Buradasınız
Birbirine Düşman İki Sınıf ve İki Çocuk
İkitelli’den bir metal işçisi
UİD-DER Esenler Temsilciliğinin düzenlemiş olduğu bir film etkinliğine katıldım. Film tarihsel bir dönemi anlatıyordu. 1900-1945 yılları arasında İtalya’daki toplumsal olayların nasıl geliştiği, Olmo (toprak işçisinin çocuğu) ve Alfredo (toprak sahibinin çocuğu) üzerinden anlatılmış. Sınıfsal çelişkiler o kadar iyi işlenmiş ki, insan izlediğinde, ne olursa olsun herkes kendi sınıfının sınıfsal özellikleriyle büyüyor ve şekilleniyor diye düşünüyor. Aynı günde doğan bu iki çocuğun yaşamları kendi sınıfsal özelliklerine göre gelişiyor. Birbirine düşman iki sınıf ve iki çocuk.
Ekim Devrimi, İtalyan işçi sınıfını da etkilemiştir. İtalya’da işçi sınıfı hareketi yükselmeye başlayınca patronlar sınıfı, işçi sınıfının mücadelesini bastırmak ve örgütlenmesinin önüne geçmek için Kara Gömlekliler denilen faşistleri örgütlediler. Ekim Devriminin yalnız kalmasıyla birçok Avrupa ülkesinde bu tür faşist örgütlenmeler aracılığıyla faşizm iktidara geldi. Özellikle Alman Devriminin yenilgiye uğraması, faşistlerin iktidara gelmesinin önünü daha da açtı.
İşçi sınıfı, devrimci mücadeleyle ayağa kalkıp iktidarı alamadığı durumlarda, sonuç karşı-devrimdir. İtalya’da da karşı-devrim galip geldi. İşçi-emekçiler bunun bedelini çok ağır ödediler. Birçok işçi tutuklandı, birçoğu faşistler tarafından katledildi. Tüm yaşananlara rağmen işçi sınıfı, patronlar sınıfına karşı mücadelesini sürdürdü. İtalya’da yaşanan faşizm dönemini sona erdiren yine işçi sınıfı oldu. İşçi sınıfı sonunda “efendi”yi öldürdü. Filmde Olmo’nun dediği gibi; efendi bedenen yaşamasına rağmen o artık bir ölüydü.
Filmin anlattığı dönemde, iki büyük dünya paylaşım savaşı yaşandı. Ayrıca işçi-emekçileri uçuruma sürükleyen, açlıktan ölmelerine neden olan, işsizliğin, yoksulluğun yaşandığı 1929 ekonomik krizi yaşandı. Patronlar sınıfının çıkarları için biz işçi-emekçiler, 1900’lü yıllarda savaş cephelerine gönderildik, aç kaldık, işsiz kaldık, sokaklardan cesetlerimiz kamyonlarla atıldı. Ya bu gün?
Bugün de biz işçilerden, kapitalist sistemin kendisinin yaratmış olduğu derin ekonomik krizin faturasını ödememizi istiyorlar. Birinci paylaşım savaşı başladığında işçilerden daha düşük ücrete çalışmasını isteyen patronlar, bugün de bizden aynı şeyi istiyorlar. Geçmişte olduğu gibi bugün de daha düşük ücrete, daha fazla süre çalışmamızı istiyorlar. Ücretsiz izne çıkmamızı, tüketim maddelerine daha fazla para vermemizi istiyorlar. Her gün birçok işçi kardeşimizin işsiz kaldığını, sokağa, işsizler ordusunun içine atıldığını görüyoruz. İşsizler ordusu tüm dünyada gün geçtikçe büyüyor. Sebebi ise içinde yaşadığımız bu kapitalist sistemin ta kendisi. Neden hep biz? Neden biz ödüyoruz krizin faturasını? Krizin sorumlusu biz miyiz?
Krizin sorumlusu biz değiliz, biz ödememeliyiz. Ödemek yerine ödetmeliyiz! Eğer ki birlik olmazsak, örgütlenmezsek daha çok faturalar öderiz. Fakat biz işçilerin yüreğinde, beyninde, bedeninde bir Olmo var. Yeter ki içimizdeki Olmo’yu öldürmeyelim, onu hep canlı tutalım. Hepimiz birer Olmo olalım. Patronlar sınıfına ve onun sistemine karşı Olmo gibi örgütlü savaşalım. Çünkü biz işçilerin, kapitalist sisteme karşı vereceği mücadele birlikten, beraberlikten, örgütlü olmaktan geçiyor. Bunun için “Örgütlen, Örgütle, Mücadele Et!”
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...