Buradasınız
“Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
İstanbul Anadolu yakasından bir grup genç

Geçtiğimiz günlerde işçiler ve gençler olarak bir araya gelip “Yüzücüler” filmini izledik. İki kız kardeşin Suriye’de başlayan savaştan kaçıp Almanya’ya gidiş “yolculuğunu” anlatan film, insanların savaş cehenneminden kaçıp kurtulmaya çalışırken yaşadığı zulmü gözlerimizin önüne serdi.
Filmdeki karakterler savaşın kendilerinin yaşadığı yere gelmeyeceğini sanırlar başlangıçta ancak savaş alevleri yaşadıkları yere de sıçrar. Artık onların da yanı başında bombalar patlamaya başlar. Yusra ve Sarah kız kardeşler de Suriye’de yaşamanın artık tehlikeli olduğunu ailelerine anlatıp Almanya’ya gitmeye ikna ederler. İki kız kardeş kuzenleriyle beraber önce İstanbul’a gelir, buradan da Almanya’ya uzanan umut yolculuğuna başlarlar.
Türkiye’den Yunanistan’a geçmek için bota binmeye karar verirler. Yusra ve Sarah’ın kuzenleriyle birlikte bindikleri botun motoru kısa bir süre sonra durur ve denizin ortasında çaresizce kalırlar. İnsan tacirleri, 5-10 kişilik botlara bindirdikleri onlarca insanı denizin ortasında kaderlerine terk edip kaçarlar. Üstelik bu tehlikeli yolculuk için kişi başına 1000 dolar almışlardır. İki kız kardeş yüzücü oldukları için bottan atlayarak ağırlığı azaltmaya çalışırlar. Bottaki mühendis ise motordaki sorunu çözer ve saatler sonra tekrar yolculuğa başlarlar. Umut yolcuları kendi birlik ve mücadeleleriyle denizde ölmekten kurtulmuşlardır.
Yunanistan’a vardıklarında ise su dahi satın alamazlar. Çünkü dükkân sahipleri sığınmacılara su bile satmak istemez, onları hor görürler. Umut yolcularının hepsinin hayali kendilerini kabul edecek bir ülkeye varmaktır. Yunanistan’dan Almanya’ya gitmek için de insan tacirlerine para verip yola çıkanlar vardır ama başarılı olamazlar. Onları Almanya’ya götüreceğini iddia eden insan tacirleri hepsini başka bir yere götürüp bırakır.
Uzun uğraşların sonunda iki kız kardeş kuzenleriyle birlikte Almanya’ya varırlar. Yusra hayalindeki Rio olimpiyatlarına mülteciler kategorisinde katılır ve yarışmayı kazanır. Ablası Sarah ise yüzmekten vazgeçip Yunanistan’ın Girit Adasına geri döner ve umut yolculuğuna çıkan mültecilere bir nebze olsun yardım edebilmek için bir sivil toplum örgütünün faaliyetlerine katılır.
Film sığınmacıların yaşadıklarının yalnızca bir kısmını gösteriyordu. Ama bu bile onların yaşadığı zulmü, çileyi, çaresizliği anlamak için yeterliydi. Her türlü kışkırtmaya, kutuplaştırılmaya rağmen insanlar birbirini koruyor ve bu yolda sahip çıkıyorlardı. Ölümle burun buruna kaldıkları umut yolculuğunda Eritre, Somali, Afganistan, Suriye, İran ve daha pek çok ülkeden insan kader birliği yapmış ve karşı karşıya kaldıkları pek çok tehlikeyi birlik ve beraberlik içinde, dayanışma içinde aşmış, hayatta kalabilmişlerdi. Bu sahneler bizlere şunu gösterdi: Dünyanın neresinde olursak olalım biz emekçilerin birbirimizle bir sorunumuz yok. Savaşı, milliyetçiliği, düşmanlığı kışkırtan egemenlerdir ve onların tuzaklarına düşmemeliyiz. Ancak birlik ve beraberlik içinde el ele verirsek bize reva görülen yaşamı değiştirebilir ve yeryüzünde gerçek bir cennet kurabiliriz.
Filmde Sarah’ın ve Yusra’nın babası kızlarını iyi birer yüzücü olarak yetiştirmiş ve hep “kendi kulvarında kendin için yüz” öğüdünü vermişti. Filmin sonunda Yusra olimpiyatlara katıldığında Sarah, babasının öğüdünü hatırlatıp bunun yanlış olduğunu söylemişti kız kardeşine. Sadece kendisi için değil savaşta kaybettikleri tüm arkadaşları için, Ege ve Akdeniz’in mezar olduğu herkes için, kadınlar ve çocuklar için yüzmesini istemişti. Esasında Sarah kardeşinin tüm insanlığın sorunlarını kendi sorunları olarak görmesini, bireysellikten, bencillikten kurtulmasını ve bütünü görmesini istemişti. Bugün bizler de gençler olarak tüm insanlığın yaşadığı sorunları görmeli ve bunu değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Bizim kulvarımız da işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir. Bir gün eninde sonunda insanlığın hayallerinin gerçekleşeceğini ve kazanacağımızı biliyoruz…
Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
“Depremin Yaraları Sarılıyor” mu?
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
Son Eklenenler
- Sabahın ilk anlarına değin usulünce bekledikleri güneşin, en uzun huzmeleri mahallerinden içeri girdiğinde onlar çoktan bulut gibi yüklenmişlerdi. Öyle üstünkörü değil, öyle aniden değil, yarım yamalak değil; biriktirmiş de planlamış da gelmişlerdi...
- Geçtiğimiz günlerde ana-baba-oğul UİD-DER’li iki dostumu konuk ettim, içten bir sohbet eşliğinde zaman su gibi aktı. Bu vesileyle hem eskiye hem bugüne dair düşündük, konuştuk. Onlar gittikten sonra aklımda şu soru yankılandı: Nasıl oldu da aynı...
- İzmir Kemalpaşa’da grevde olan Petrol-İş üyesi Temel Conta işçileri, patronun grev kırıcılığını tespit ettirmek için açtıkları davanın duruşması öncesi Bayraklı Adliyesi Ek Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. İstanbul Şişli Belediyesi...
- İnsanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya özleyen, böyle bir dünyayı kurabilecek tek güç olan örgütlü işçi sınıfının mücadelesine inanan, o mücadelede yer alan nice şair, yazar, sanatçı var. Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal bu sanatçılardan ikisidir....
- Tuzla’da bulunan Reckitt Benckiser’de Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler 27 Mayısta greve çıktılar. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak grevci işçileri mücadelelerinde yalnız bırakmıyoruz. Grevlerinin 17. gününde işçi kardeşlerimizi tekrar...
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...