Buradasınız
Biri “Taşeron Öğretmen” mi Dedi?
İşsiz bir eğitim işçisi
Öğretmenlik denilince hepimizin aklına saygın bir meslek gelir. Öyle ya, senelerce okuyup eğitimci olmak için mesleğe atılmış kişilerdir onlar. Fakat dostlar, pek çok işkolunda olduğu gibi eğitimin de taşeron boyutu var maalesef.
Ücretli öğretmenler de, taşeronluğun her türlü eziyetinden nasibini alır. Günlerce Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gider gelirsiniz ve sonra “bir okul çıksa da çalışsam” diye telefon beklemeye başlarsınız. Haftada otuz saati dolduracağım diye bazen iki okulda birden çalışırsınız. Daha da kötüsü kendi branşınızda otuz saat dolmuyorsa, “resim, müzik, hangi ders varsa veririm. Onları da yazın Müdür Bey” dersiniz. Hangi dersin öğretmeni olduğunuzu bir süre sonra siz de unutursunuz. Sanki sizi bu meslekten soğutmak için her şey yapılmıştır. Hâlbuki binlerce kişi KPSS sınavlarında ter dökmüş, kadrolu olmak için elde avuçta olanı dershanelere akıtmış, bir umut, atama beklemektedir. Sizse, bu atama boşluklarını dolduran taşeronlar olarak sömürünün diğer ayağında ezilip durursunuz. Çalışmaya başlasanız bile ertesi gün işten çıkarılmayacağınızın garantisi yoktur. Diken üstünde derslere girer, “aman bir şey çıkmasın da bu yıl işsiz kalmayayım” deyip durursunuz. Ama maalesef çoğu kez böyle olmaz.
Ben de bir süredir bu işi yapıyordum. Diğer birçok ücretli öğretmen gibi, bana ihtiyaçları bitince işsiz kaldım. Oysa çalışırken, girdiğim ders başına ücret almam gerekirken, işten atılmakla tehdit edilip, veli toplantılarında, diğer boş derslerde vs. görevlendiriliyordum. Bunların hiç biri için beş kuruş alamıyordum tabii. Sigorta deseniz hak getire. Sözleşmeniz Milli Eğitim ile fakat “okul müdürü ne derse o” sistemi işler okulda. İtiraz ettiğinizde ise karşınıza müdürün asık suratı ve tek cevap çıkıyor: “Ama siz öğretmensiniz. Özverili olmalısınız.” Yani aslında çaktırmadan “işinize gelirse” diyorlar. Özveri dedikleri şey açıkça “bedavadan çalış ve sesini çıkarma”dır.
Hayır. Sesimizi çıkarmalıyız elbette. Bu sorunları yaşayanlar sadece biz değiliz. Milyonlarca işçi farklı işlerde çalışsalar da her gün benzer sorunları yaşıyor. Birlikte yaşadığımız sorunların üstesinden gelmek için birlikte sesimizi yükseltmeliyiz.
Ben İşçi Sınıfıyım
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...