Buradasınız
Birleşir ve Güçleniriz Diye Korkuyorlar!

Çeşit çeşit korkuyla doludur yaşamlarımız. Meselâ aç kalmaktan, işsiz kalmaktan korkarız. Patronlar sınıfı bu korkularımızı öyle bir kullanırlar ki, kölece çalışmaya boyun eğer, üç kuruş ücrete razı geliriz. İşsiz kalma korkusunun, aç kalma korkusunun esiri oluruz da yüreğimizden taşıp gelen sözler gırtlağımızda düğümleniverir, yutarız. Patronlar sınıfı bilincimiz kör, ellerimiz itaatkâr olsun ister. Bundandır ki bin bir çeşit korku tohumu ekerler yüreklerimize… Öyle ki çoğu zaman kendi korkularını dahi toplumun genelinin korkusu haline getirirler. Bizi kendimizden, kendi gücümüzden korkuturlar.
“Ya patron iflas ederse ya işsiz kalırsam?” diye düşünür birçoğumuz… “Daha çok çalışırsam, canımı dişime katarsam, patronum daha fazla kazanır ve işsiz kalmam” diye safça kandırırız kendimizi. Fakat daha çok kazanan patronun işçilere daha fazla ücret verdiği görülmüş şey değildir. Patronlar yeni makineler alır, yeni fabrikalar kurarlar ama bunun biz işçilerin yaşamında daha çok sömürülmenin dışında bir etkisi yoktur. Hatta bir bakarsın güvendiğin dağlara kar yağmış da buluvermişsin kendini kapının önünde… İşçinin hak almasının yolunun mücadeleden geçtiğini kavramasını istemez patronlar, kendisinin lütfedip işçiye ekmek verdiğine inanmasını isterler. “Ben size ekmek veriyorum” masalını anlatmaları bundandır. Acaba kim kime ekmek veriyor? Kimin emeğidir buğdayı un, unu ekmek haline getiren?
Ciddi bir ekonomik krizin içinden geçiyoruz ve patronlar sınıfı krizin faturasını biz işçilere ödetiyor. Tam da böylesi kritik bir dönemde “aynı gemideyiz” lafları eksik olmuyor. Peki, gerçekten de patronlarla işçiler aynı gemide mi? Değil kardeşler, olsa bile onlar kaptan köşkünde keyif çatarken biz makine dairesinde cefayı yükleniyoruz! On yıllardır bizim ürettiğimiz nimete bizi ortak etmeyen patronlar, kriz kapıyı çalınca külfete ortak etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle hep bir ağızdan “aynı gemideyiz” türküsünü çığırıyor, bizim de bu türküye eşlik etmemizi istiyorlar. Gözümüzü açmamızdan ve “Krizin Faturası Patronlara!” dememizden korkuyorlar. “Aynı gemideyiz, batarsak hep birlikte batacağız” diyerek kendi korkularını toplumun genelinin korkusu haline getiriyorlar, farkına varalım!
Bugün sendika, mücadele gibi kavramlar çoğu işçiye öcü gibi geliyor. Neden? Egemenler tarafından öyle belletiliyor da ondan! İktidar sahipleri mücadele eden işçiden korkarlar. Dünyanın öte ucunda da olsa mücadele eden işçi ve emekçiler, egemenlerin yüreklerini titretir. Çünkü korku gibi mücadele de bulaşıcıdır!
Meselâ Sarı Yelekliler… Hatırlayalım, bıraktık Fransa’yı Türkiye’de bile nasıl da öcü olarak gösterildiler. Peki, kim bu sarı yelekliler, ne istiyorlar? Fransa’da haklarını isteyen, bunun için haftalardır sokağa çıkan işçi ve emekçilerdir. Asgari ücretin arttırılmasından emeklilik yaşının düşürülmesine, emekçilerden daha az ama zenginlerden daha çok vergi alınmasına kadar çokça haklı talepleri var. Öyleyse biz Türkiyeli emekçiler, Fransa’daki Sarı Yeleklilerden neden korkalım? Bizim de haklarımız için onlar gibi mücadeleyi yükseltmemiz gerekmiyor mu? İşte efendiler tam da bundan korkuyorlar. Hak arama mücadelesinin bu topraklara da sıçramasından, buradaki işçi ve emekçilerin de kendi yeleklerini kuşanmasından korkuyorlar. Unutmayalım, mesele renk meselesi değil, “yelek” meselesi yani sınıfsal kimlik meselesidir! Egemenler, sınıfsal kimliklerimizi kuşanarak mücadele etmemizden ölesiye korkuyor, işte bu korkularını bizim yüreklerimize de zerk etmeye çalışıyorlar, bilelim!
Egemenler, korkmakta haklı kardeşler. Çünkü zulümle, zorbalıkla sürdürdükleri bir sömürü sisteminden, kapitalizmden nemalanıyorlar. Her şeyi üreten milyarlar bu sistemde açlığın ve yoksulluğun pençesinde kıvranırken, bir avuç asalak zevk-ü sefa içinde yaşıyor. Bir gün gelip de bu devranın dönmesinden, bu bezirgân saltanatının yıkılmasından korkuyorlar. İşte zaten bu yüzden bizi baskılarıyla korkutup yıldırmaya çalışıyorlar. Lakin artık yeter! Yüreklerimize giydirilen korkuyu söküp atalım kardeşler! Korkuyu yere çalmanın ve alın terimizi çalanlara karşı örgütlenmenin ve mücadele etmenin vakti gelmedi mi?
Krizi Bir de İşçilere Sor
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...