Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor

19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot ederek sürdüren üniversite öğrencileri, kendilerini suçlu ilan eden, karalayan şirketleri boykot etme kararı almışlardı. Gençlerin boykot kararına destek veren CHP, protesto eylemlerini görmezden gelen yandaş medya kuruluşlarının ve bağlı şirketlerin de içinde olduğu bir boykot listesi yayınladı. Son olarak gençlerin önünü açtığı ve muhalefetin de destek verdiği 2 Nisandaki genel tüketim boykotu kararı alındı.

Rejim boykota tahammülsüzlüğünü artan saldırılarla gösterdi. Öğrencilerin ders boykotuna destek verdiğini açıklayan Eğitim-Sen’in yöneticileri hakkında ev hapsi kararı verildi. Rejimin sözcüleri, yandaş sermayedarlar ve gazeteciler boykotu “ekonomiye darbe” olarak nitelendirdi, iktidara destek verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Nisandaki tüketim boykotuna sosyal medya üzerinden destek verenlerle ilgili “nefret ve ayrımcılık”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla soruşturma başlattığını duyurdu. Ardından boykota destek paylaşımı yapanlar gözaltına alındı, bazı oyuncular TRT’nin dizi kadrosundan çıkarıldı, X hesapları erişime kapatıldı.

Boykot çağrısını WhatsApp durumunda paylaşan bir işçi de işten çıkarıldı. Antep’te bulunan Eruslu Global’e ait Ecoplast fabrikasında çalışan Cüneyt Tişkaya, Evrensel gazetesine verdiği röportajda “Aylar önce hakkımda hiç kabahatim olmadan tutulan tutanak üzerinden o kadar zaman geçmesine rağmen şimdi önüme çıkarılıyor. Boykot paylaşımı yaptığımı fabrikadaki yöneticiler de görmüş Whatsappta. Boykotu desteklediğimi görünce işten çıkarıldım” dedi.

3 Nisan sabahı aralarında oyuncuların da olduğu 11 kişi boykotu destekledikleri için evlerinden gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar yurtdışına çıkış yasağı konarak adli kontrolle serbest bırakıldı. Sanatçılar, siyasi partiler, sendikalar gözaltılara tepki gösterdi. Oyuncular Sendikası, boykotun anayasal hak olduğunu vurgulayarak işten atılan, gözaltına alınan oyuncuların yanında olduğunu açıkladı. Sinema Emekçileri Sendikası Sine-Sen de baskılara ve gözaltılara karşı bir açıklama yayınlayarak “susmuyoruz” dedi. Pek çok sanatçının, tiyatronun, sendikanın, derneğin imzacısı olduğu metinde “son sözümüz tüm film sektörüne” denilerek şu ifadelere yer verildi: “Gücün hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde kendini dayatmasına bireysel olarak karşı koyamayız. Hâkim gücünü kötüye kullananlara karşı tek mücadele yolumuz; sendikalar, meslek birlikleri, dernekler gibi emek ve meslek örgütlerinde var olmak, sesimizi olabildiğince gür çıkartmaktır. Birlikte daha güçlüyüz.”

Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak isteyen rejim, toplumu zapturapt altına almak için baskı ve saldırılarını giderek daha ileri düzeylere taşıyor. Her itirazı, her demokratik tepkiyi, her haklı eylemi büyük bir suçmuş gibi lanse etmeye çalışıyor. İşçi ve emekçilerden, toplumdan en ufak bir itiraz, en ufak bir eleştiri olmadan en ağır her alanda yıkım politikalarını hayata geçirmek istiyor. Ama bu ağır baskılar karşısında toplumda tepki birikmemesi, gün gelip bu tepkinin çeşitli kanallarla kendini açığa vurmaması imkânsızdır. Önemli olan bu saldırılara birlikte karşı durabilmek için işçiler olarak örgütlenmek, birlikte hareket etmektir.