Buradasınız
Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!

Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm meydanlarda yankılandı. Bu sloganlar, işçi ve emekçilerin birliğe, dayanışmaya, örgütlü olmaya duyduğu ihtiyacı sembolize etti. UİD-DER’in her sektörden işçilerden, emekçi kadınlardan, emeklilerden, gençlerden, işçi çocuklarından oluşan kıpkızıl korteji “Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!” pankartıyla yürüdü. Çünkü Türkiye’de ve dünyada işçi ve emekçilerin özlemlerinin hayat bulması ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle mümkündür.
Uluslararası kurumların raporlarına göre Türkiye’de nüfusun en zengin yüzde 10’luk kesimi toplam servetin yüzde 68’inden fazlasına sahip. Türkiye’nin en zengin 100 kişisinin serveti son 4 yılda 28 milyar dolar arttı, 128,5 milyar dolara ulaştı. Öte yandan ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 25’e geriledi. İşçilerin yüzde 60’tan fazlası asgari ücret ya da biraz üzerinde gelirle yaşam mücadelesi verirken asgari ücretin alım gücü adeta yere çakıldı. Türkiye’nin toplam nüfusu 86 milyon civarındayken herhangi bir işte istihdam edilenlerin sayısı 35,4 milyon civarında kaldı. Her 10 gençten 6’sı işsiz. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri pahalanmaya ve niteliksizleşmeye devam ediyor. Bu manzaraya ranta ve yağmaya dayalı politikalar, adam kayırmacılık, kurumların, yasaların içinin boşaltılması, şiddetin, suçun, mafyatik örgütlenmelerin güçlenmesi, suçluların cezasız bırakılması, hapishanelerin hakkını arayan insanlarla dolması gibi sorunlar eşlik ediyor. Ekonomik, siyasal ve toplumsal alandaki içinden çıkılmaz sorunlar, krizler büyümeye devam ediyor. Bu koşullarda işçi ve emekçilerin yaşam mücadelesi giderek zorlaşıyor.
Ama iktidarın dümenindeki rejim, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul eden bu çarkların dönmeye devam etmesini istiyor. Kendi çıkarlarını, kendi bekasını her şeyden daha önemli görüyor. Bu refleksle giriştiği tehlikeli hamlelerin bedelini işçi ve emekçilere ödetiyor. Haliyle toplumda oluşan öfke ve tepki büyüyor. Rejim ise toplumdan yükselen her bir muhalif sesi, her bir itirazı bastırmaya çalışıyor. Yurtta verilen kötü yemekleri protesto eden öğrenciden işten atıldığı için direnişe çıkan işçiye, şiddete hayır diyen kadından öğrencimi serbest bırakın diyen öğretmene hak arayanları, adalet isteyenleri, zulme tepki gösterenleri en büyük düşman olarak görüyor. Cezalandırmak, ezmek, yok etmek istiyor. Rejimin bu tutumu, eşyanın tabiatı gereği, her alanda yansımasını buluyor, her alanda ağır sonuçlar yaratıyor.
Burada birkaç örnek vermekle yetinelim. Uzun yıllar Türkmenistan’da Çalık Holding’e bağlı bir tekstil fabrikasında çalışan, tazminatı ödenmeden işten atılan, dava açıp kazandığı halde tazminatı 10 yıl boyunca ödenmeyen Erol Eğrek’i düşünelim. Eğrek, 9 Mayısta Şişli’nin göbeğindeki şirket binasının önünde 10 koruma tarafından dövülerek öldürüldü. Çalık Holding ve korumaları bu cüreti nereden aldı? Geçtiğimiz yıl Oba Makarna’da 5 işçinin ölümüyle sonuçlanan patlamayı hatırlayalım. Bilirkişi raporları, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını, işçilere baskı yapıldığını ortaya koydu. Patlamanın ardından firmanın değeri düşen hisse senetlerini satın alarak büyük kâr sağladığı, işçilerin canı üzerinden servet kazandığı ortaya çıktı. Peki nasıl oldu da Oba Makarna patronları ceza yerine ihracat başarı ödülü aldı? 19 Mart protestolarında polisin gençlere nasıl saldırdığını, halktan toplanan vergilerle finanse edilen TRT’nin adalet isteyen oyuncuları nasıl işten atıp karaladığını, traktörleriyle eylem yapan çiftçilerin nasıl cezalandırıldığını, parti temsilcilerinin, devlet bürokratlarının muhaliflere nasıl tehditler savurduklarını düşünelim. Tüm bunlar nasıl bir siyasal ve toplumsal iklimin ürünü? Saydığımız örnekler suçlunun güçlü, zalimin muktedir, zorbanın iktidar olduğu bir çürümüşlüğün yansımaları değilse nedir?
Elbette bu çürümüşlük sadece Türkiye’ye özgü değil. Bugün tarihsel tıkanıklık ve çürüme çağında olan kapitalizm kendi suretinde bir dünya yaratıyor. Tüm dünyada yoksulluk, işsizlik çığ gibi büyüyor, pek çok ülkede baskıcı, otoriter rejimler işbaşına geliyor, adaletsizlik, eşitsizlik nice can yakıyor, nice ülkede emekçiler emperyalist savaş cehennemini yaşıyor. Dünyanın bu kaotik manzarasına, ekonomik, siyasal, toplumsal krizlere, her alanda büyüyen çürümeye bakarak umutsuzluğa kapılanlar, değişimin imkânsız olduğunu düşünenler olabilir. Güçsüzlük ve çaresizlik duygusuyla kaderine rıza gösterenler olabilir. Bir parti yerine öteki partinin, bir rejim yerine öteki rejimin iktidara gelmesinin çözüm olacağını zannedenler olabilir. İşçi sınıfının Enternasyonal Marşında dile geldiği gibi bizleri kurtaracak olanın kendi kollarımız olduğuna inanmayıp ehvenişer görünen çözümlere prim verenler olabilir. Ama bu tür düşünceler sadece yanlış değil tehlikelidir de. Düşünelim; “dünyanın hali böyle” deyip elimiz kolumuz bağlı durmamız, insanlığın saplanıp kaldığı bu bataklıktan çıkışı olamayacağına inanmamız, çözümü yanlış adreslerde aramamız kimin ekmeğine yağ sürer?
Dünyanın ve Türkiye’nin manzarasından çıkarılacak tek bir sonuç var: İnsanlık saplanıp kaldığı kapitalizm bataklığından kurtulmalıdır ve bu görev işçi sınıfının omuzlarındadır. Dünya işçi sınıfının örgütlülük ve bilinç düzeyi olarak gerilere savrulmuş, henüz toparlanamamış olması bu gerçeği değiştirmez. Unutmayalım ki her şey karşıtıyla birlikte vardır ve değişim kaçınılmazdır. En coşkun nehirler bile dağ doruklarında eriyen karların oluşturduğu küçücük sızıntıların birleşmesiyle oluşur. Kış ne kadar uzun sürerse sürsün, bahar gelir, karlar erir, nehir yatakları dolar taşar. Sınıflar mücadelesi de böyledir. Dünya işçi sınıfının sömürüye, yoksulluğa, adaletsizliğe, emperyalist savaşa karşı mücadelesi durdurulamaz. İşçi sınıfının 2000’li yılların başından bu yana kıtadan kıtaya, ülkeden ülkeye yayılan isyanları, 1 Mayıs meydanlarında farklı dillerde ifade edilen ortak özlemler işçi sınıfının potansiyelini ortaya koyuyor. Önemli olan gün gelip hava döndüğünde, bu potansiyel harekete geçtiğinde, işçi sınıfının kendi bağrından kendisine yol gösterecek olan öncülerini çıkarabilmiş olmasıdır. Varmak istediği hedef konusunda net ve kararlı olmasıdır. Sonuç alacak şekilde örgütlü ve güçlü olmasıdır.
Bugün için ne kadar mütevazı görünürse görünsün, gelecek için umut yaratan çabalar, işçi sınıfının bilinç düzeyini, örgütlülüğünü, mücadelesini ileri taşımak için ortaya konulan çabalardır. İşyerlerinde, fabrikalarda, sendikalarda sabırla, kararlılıkla büyütülen örgütlülük, büyüyen umut demektir.
Şeytanla Dost Olunmaz!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Kalkedon’da Mayıs Yağmuru
- Yağmur Olduk Haykırdık: Yaşasın İşçilerin Birliği!
- İnançta Umutta Sınıfımızın Saflarında!
- UİD-DER ile Yürümek
- Umut Örgütlü Mücadelede: 1 Mayıs 2025 Kadıköy
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- Gençlik Mücadeleyle Büyüyor
- 1 Mayıs’ta Coşkuyla Dolduk
- “Umut Örgütlü Mücadelede”
- 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Safında UİD-DER’deydik!
- UİD-DER Saflarında Doğru Hedefe
- 1 Mayıs’a Ailece Katılmak
- Kadıköy 1 Mayıs’ında Yükselen Ses: “ARTIK YETER!”
- Her Şeye Rağmen Bu 1 Mayıs’ta da Alanları Doldurduk
- 1889’dan 2025’e, Bugünlerden Geleceğe 1 Mayıs
- Dünya İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Tek Yumruk: Kemer Sıkma Politikalarına, Baskılara, Emperyalist Savaşa Hayır!
- 1 Mayıs 2025: Türkiye’nin Dört Bir Yanında Değişim İsteği Yankılandı!
- UİD-DER’le 1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede!
- İstanbul’da On Binler 1 Mayıs’ta Alanlarda Buluştu
- Haydi, 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....