Buradasınız
Dakikada 100 dolar kazanmak
Kıraç'tan bir işçi
Sizlerle gazete manşetlerinde övgüyle bahsedilen bir haberi paylaşmak istiyorum: “Flaş, flaş, flaş… Dakikada 100 dolar kazanmak! Evet, yanlış duymadınız, dakikada 100 dolar kazanmak!”
Burjuvaların kurduğu sistemde, burjuvazi adına çalışan bir futbolcunun kazandığı para bu. Dakikada 100 dolar, senede 50 milyon, beş senedeyse 250 milyon dolar kazanıyormuş. Peki hiç düşündük mü bu parayı veren patronlar onu nasıl ve ne şekilde kazanıyorlar? Tabii ki biz işçileri sömürerek kazanıyorlar. Bizleri gece gündüz çalıştırıp karşılığında ise komik sayılacak bir ücret ödüyorlar. Çünkü biz işçiler onların gözünde bu kadarına layığız.
Burjuvazi öyle bir çark kurmuş ki yaptığı her şey onun lehine çalışıyor ve sonuçta sermayesine sermaye katıyor. Bizlere verdiği komik ücretleri de kolaylıkla tekrar elimizden alıyor. Nasıl mı? Bir futbolcuya bu kadar parayı eğer burjuvazi veriyorsa karşılığını da alacaktır. Onu da biz işçilerin kölece çalışıp kazandığımız birkaç kuruşu gidip statlarda, kahvehanelerde ve benzeri yerlerde o futbolcuyu izlemek için verdiğimiz parayla alıyor. Bunu da öyle güzel bir şekilde yapıyor ki ruhumuz bile duymuyor. Burjuvazi reklamını o kadar iyi yapıyor ki bu tür yerlere kendi isteğimizle gitmemizi sağlıyor. Burjuvazi en büyük silahı olan milliyetçilikle bizleri nasıl birbirimize düşürüp bir araya gelmemizi engelliyorsa, birbirimize düşman ediyorsa, futbolda da aynı taktiği kullanıp sen A takımısın, sen B takımısın deyip bizleri gruplara bölüp, bu şekilde uyutup stadlarda bölücülük, ayrımcılık yapıp, kardeşi bile kardeşe düşman edip birbirlerini öldürmesine sebep oluyor. Daha sonra da bunu haber yapıp medyasıyla bizlere tekrar satıp sermayesine sermaye katıyor. Olan yine biz işçi ve emekçilere oluyor.
Arkadaşlar burjuvazi için çalışan bir futbolcu, biz işçi ve emekçilerin bir ay boyunca gece gündüz çalışıp emeğimizi patronlara satıp karşılığında aldığımız parayı bir iki dakikada alıyorsa acaba patronları ne kadar kazanıyor, hiç düşündük mü? Eğer bizler insanca yaşamak istiyorsak, sömürülmek istemiyorsak, emeğimizin karşılığını almak istiyorsak, bir araya gelip örgütlenerek yumruğumuzu burjuvazinin kafasına indirip onları alaşağı edip kendi dünyamızı kendimiz yaratmamız lazım. Tek kurtuluşumuz ancak bu şekilde olur.
Alkoç Deri’de direniş sürüyor
Haydi Dostlar 1 Mayıs'a
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...