Buradasınız
Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?

Adaletsizlik, eşitsizlik, hak gaspları, düşük ücretler, artan vergiler, yükselen enflasyon, hayat pahalılığı, derinleşen yoksulluk… Sorunlarımız büyük, sıkıntılarımız dağ gibi birikti. Peki, bu sorunları sadece biz mi yaşıyoruz, dünyada neler oluyor? Belki bazılarımız “Ben kendi derdimle boğuşuyorum, bana ne dünyanın derdinden” diye düşünüyordur. Ama gelin, biz yine de Türkiye’den çıkıp dünyayı dolaşalım ve dünya meydanlarından yükselen seslere kulak verelim. Bunu yaptığımızda kendi sorunlarımızla dünya işçi sınıfının sorunları arasında kopmaz bir bağ olduğunu göreceğiz. Dilleri farklı, dinleri, kültürleri farklı milyonlarca insanın aslında aynı dili, işçi sınıfının dilini konuştuğunu göreceğiz. Birbirimizden binlerce kilometre uzakta olsak da bizi birleştiren şeylerin ayıran şeylerden çok daha güçlü olduğunu göreceğiz.
Önce yanı başımızdaki İran’a uğrayalım. İran’da emekliler alanlara çıkmış, emekli maaşlarının yükseltilmesini talep ediyorlar. Çünkü enflasyon yükseldiği halde maaşları aynı oranda arttırılmamış. Şimdi de bir metal fabrikasına gidelim. İş güvenliği önlemlerinin alınmadığı bu fabrikada bir iş cinayeti yaşanmış. Metal işçileri öfkeli… Çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve iş güvenliği önlemlerinin alınması talebiyle eylem yapıyorlar. İran’dan çıkıp İsrail’e gidelim. Tam 7 aydır ülkenin neredeyse tüm kentlerinde yüz binlerce emekçi meydanlarda protesto gösterileri düzenliyor ve ırkçı-faşist Netanyahu hükümetine karşı hep birlikte haykırıyorlar: “Otoriterlik değil demokrasi istiyoruz!”
Gelin şimdi “demokrasinin beşiği” denilen Avrupa ülkelerine uzanalım. En sıcak yazlarından birini yaşayan Avrupa’da meydanlar da sıcak! Fabrikalarda şalterleri indiren, tramvayları, metroları durduran, adliyelerde, hastanelerde iş bırakan yüz binler Avrupa’nın dört bir yanında Flamanca, İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Almanca sloganlarla çınlatıyor meydanları! Düşük ücretleri, emeklilik hakkının gasp edilmesini, hayat pahalılığını, otoriterleşmeyi, adaletsizliği protesto ediyorlar.
Belçika’da gösteri hakkını kısıtlamak isteyen hükümeti protesto ediyor emekçiler. İtalya’da başkent Roma’da “Sağlık Haktır”, “İnsanlar Aç”, “Savaşa Hayır!” haykırışlarını duyuyoruz. İngiltere’de aylardır hayat pahalılığına, sefalet ücretlerine karşı grev dalgası yükselten emekçiler yine meydanlara çıkmışlar. Çünkü hükümet grev hakkını kısıtlamak amacıyla yasa yapmaya girişmiş. Emekçilerse pankartlarıyla, dövizleriyle bir araya gelmiş, “grev hakkını koru!” diye haykırıyorlar. Fransa’da 17 yaşında bir gencin polis tarafından katledilmesi bardağı taşıran son damla olmuş, emekçiler öfke seli olup akmış sokaklara! Tıpkı üç sene önce ABD’de patlak veren George Floyd protestolarında olduğu gibi adalet istiyorlar.
Sadece Avrupa mı? Arjantin’de yüksek enflasyonu, eriyen ücretleri, hükümetin kemer sıkma politikalarını protesto eden emekçiler Buenos Aires meydanında buluşmuşlar. Çin’de yüzlerce fabrikada on binlerce işçi işten atmaları, tazminat haklarının gasp edilmesini, ücretlerinin ödenmemesini protesto ediyor. Hangi kıtaya gitsek, yüzümüzü nereye çevirsek haksızlıklara karşı işçilerin öfkesini görüyoruz, farklı dillerde aynı talepleri duyuyoruz. Sanki hepsiyle aynı dili konuşuyoruz. Bu bize bir şey anlatmıyor mu?
Demek ki dünyada sistematik bir adaletsizlik var. Demek ki karşımızda bir zulüm düzeni var ve bu zulüm düzeninde aynı acıları çeken yüz milyonlarca insan var. Bu düzenin adı kapitalizmdir. Kapitalizmde işçi ve emekçiler olarak eziliyor, sömürülüyor, acı çekiyor, adaletsizliğe uğruyoruz. Karşımızda ise patronlar ve onların hükümetleri, iktidarları var. Bize dayatılan koşullara itiraz ettiğimizde karşımıza dikiliyorlar; polis gücüyle, yasalarla, mahkemelerle, karalama kampanyalarıyla, yalanlarla sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Dünya emekçileriyle taleplerimizi, mücadelemizi ve gücümüzü birleştirmeyelim istiyorlar. Milliyetçiliği körükleyerek, bizi birbirimize düşmanlaştırarak, birimizin rengini diğerine üstün sayarak ayrıştırıyorlar.
Oysa biz talepleri, özlemleri, kaderi ortak büyük bir sınıfız! Kaderimizi değiştirmek istiyorsak, sorunlarımızı çözmek istiyorsak birbirimize sırtımızı dönemeyiz, “bana ne” diyemeyiz. Aksine bir araya gelmek, sesimizi ve mücadelemizi kapitalizme karşı birleştirmek zorundayız. Aynı coğrafi sınırlar içinde yaşadıklarımızla değil aynı hayatı, aynı sorunları yaşadıklarımızla “biz” olduğumuzu görmek zorundayız. İşçi sınıfının önderleri bundan 175 yıl önce “Bütün ülkelerin işçileri birleşin!” diye seslenmişlerdi dünya işçi sınıfına. Bugün dünya meydanlarından yükselen sesler bu çağrının ertelenemeyecek bir ihtiyaç ve aynı zamanda görev olduğunu anlatmıyor mu? Bu çağrıya kulak vermenin, zulüm düzenini yıkmak için birleşmenin zamanı gelmedi mi?
Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...