Buradasınız
Ekmek İstiyorum Ama Gül de!
Ankara’dan bir kadın işçi

Ekmek istiyorum ama gül de! Bunun için UİD-DER’in “Düşük ücretler, uzayan iş saatlerine, taşeronlaştırmaya hayır!” kampanyasını destekliyorum.
1908’de, New York’ta, 128 kadın işçi bir fabrika yangınında kapılar üzerlerine kilitli olduğu için can verdiler. Bu katliam sonrasında gerçekleşen protesto yürüyüşünde 15 bin kadın işçi şöyle haykırdılar: “Ekmek istiyoruz, gül de!”
Bugün aradan 107 yıl geçmiş olmasına rağmen biz işçiler kadınıyla erkeğiyle iş kazalarında can veriyoruz hâlâ. Fabrikalarda, atölyelerde, inşaatlarda üzüm gibi eziyorlar bizi. Gecemizi gündüzümüze katıp çalışıyoruz evimize ekmek götürmek için, ama ne kadar çalışırsak çalışalım iki yakamız bir araya gelmiyor. Evimizin, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz yeterince. Üş kuruş para için durup dinlenmeden çalıştığımızdan ne kendimizden haberimiz oluyor ne de çoluk çocuğumuzdan. Doya doya vakit geçiremiyoruz eşimizle, çocuklarımızla, dostlarımızla.
Haftanın 6 günü en az 9,5 saat çalışıyoruz. En az 2 saat de yolda gidiyor. Bunun dışında kalan zamanı da zorunlu ihtiyaçları karşılamaya ayırıyoruz; ev işi, alışveriş vb. Akşam evde dahi olsa bir film seyretmek ya da çocuklarımızla oyun oynamak lüks biz işçiler için. Hele kadın işçilerin hayatı iki kat daha zor. Hem erkek işçilerden daha az ücret alıyoruz hem de işyerinin yanı sıra bir de evde çalışıyoruz.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi aldığımız üç kuruş paranın çoğu vergilere gidiyor. Maaşımızdan direkt kesilen vergiler dışında bir de aldığımız ekmekten, sütten, her türlü ihtiyaç maddesinden vergi kesiliyor. Çarşı pazardaki her şey zaten çok pahalı, bunlara bir de vergi ödediğimizde ayın sonunu getirmek imkânsız oluyor. Her şeyi biz üretiyoruz, kendi ürettiklerimize fahiş fiyatlara sahip olabildiğimiz yetmezmiş gibi üstüne vergi ödüyoruz. Üstelik bu toplanan vergiler sağlık, eğitim vb. ihtiyaçlarımız için karşılanacağına patronların ihtiyaçları için harcanıyor.
UİD-DER’in “Düşük ücretlere, uzayan iş saatlerine, taşeronlaştırmaya hayır!” kampanyasını desteklemek demek bütün bunlara karşı çıkmak demektir. Hem karnımızı doyurabileceğimiz ekmeği hem de kendimize, çocuklarımıza ayırabileceğimiz zamanı talep etmek demektir. Yani hem ekmek hem de gül istemektir.
Bütün kadın işçiler, bütün erkek işçiler, işsizlik girdabında hayatları cehenneme çevrilen bütün işsiz işçiler, bütün genç işçiler; herkes bu kampanyaya omuz vermeli. Nasıl ki 1876’da ABD’li işçilerin yaktığı ateş bütün dünyayı sardı ve 8 saatlik işgünü hayata geçtiyse, biz de daha yüksek ücretlere, daha kısa saatler ve güvenceli olarak çalışma hakkımızı kazanabiliriz.
Her akşam gün boyu ayakta kalmaktan ayaklarımızın ağrısından ağladığımızda, çocuğumuz bir şey istediğinde cebimizde onu alacak para olmadığını gördüğümüzde, ekmek parası için gittiği işyerinde bir işçi kardeşimizin cinayete kurban gittiğini ya da bir uzvunu kaybettiğini duyduğumuzda, her ayın başında aldığımız parayı giderlere paylaştırdığımızda yine ekside olduğumuzu gördüğümüzde, patronun yanımızdan grand tuvalet kasılarak geçip son model arabasıyla uzaklaştığını seyrettiğimizde, Suriyeli göçmen bir kız çocuğunun otobüsün egzoz dumanıyla ısınmaya çalıştığını gazete köşelerinden okuduğumuzda, hıncımız daha bir artıyor. Ama bir tek kızmak, hınçlanmak yetmez. Bu bezirgân saltanatına son vermek için örgütlü olmak gerekir. Örgütlü olup çok çalışmak gerekir. O zaman hep birlikte haykıralım, fabrika önlerinde, mahallelerde, pazar yerlerinde: “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır!”
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...