Buradasınız
Emek Sömürüsü Nedir, Kimler Emeği Sömürür?
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz haftalarda patronların “emek sömürüsü” yaptığını söyledi. Erdoğan, kayıt dışı işçi çalıştıran, asgari ücretin bile altında ücret veren, işçileri işten atan patronları, “çalıştıracaksın, hakkını da vereceksin” sözleriyle azarladı. Başbakanın bu tavrı karşısında insanın “helal olsun başbakana”, “tam da işçi dostu” diyesi geliyor, fakat gerçekler hiç de öyle değil işçi kardeşler.
Erdoğan patronlara, kaçak işçi çalıştırmayın, işçileri işten atmayın ve asgari ücretin altında ücret vermeyin diyor. Peki, başbakan bütün bunları neden söylüyor? Başbakanın amacı önümüzdeki dönemde yapılacak referandumda ve seçimlerde işçi ve emekçilerden yeniden oy almaktır. Yani başbakan bir yandan işçilerin güvenini kazanarak AKP’ye oy vermelerini istiyor, diğer yandan da mücadele etmenize gerek yok, ben sizin haklarınızı da patronlardan söke söke alırım diyerek bizleri mücadeleden uzak tutmaya çalışıyor.
Ancak kardeşler, başbakanın söylediklerine aldanmamalıyız. Asgari ücret almakla, sigortalı olmakla ve bir işte çalışmakla sömürü ortadan kalkmaz ki! Besbelli ki başbakana göre, bir patron eğer işçiye asgari ücret veriyor ve vergi kaçırmıyorsa “emek sömürüsü” yapmıyor, işçinin hakkını veriyor demektir. İşte kardeşler burada bir aldatmaca söz konusudur.
Patronların kâr düzeninde patron ile işçi sözde eşittir. Verilen ücret emeğin karşılığı olarak görülür. İşçi emeğini sunmuş, patron da buna ücret ödemiştir. Yani hakkaniyetli bir alışveriş söz konusudur! Ücret böylece işçinin emeğinin karşılığı olarak görülüyor. Bundan dolayıdır ki, Anayasanın 55. maddesi şöyle başlar: “Ücret emeğin karşılığıdır”. Bu tam bir aldatmacadır. Eğer ücret emeğin karşılığı olsaydı patronlar hiçbir zaman sermayelerini büyütemezler ve lüks içinde yaşayamazlardı. Ücret, işçinin patrona sattığı 8 saatlik işgününün yalnızca bir kısmının karşılığıdır.
Öncelikle şunu çok iyi bilmeliyiz ki, bu sistemde işçinin işgücü, patronlar için sadece bir metadır. Bir televizyonun fiyatı nasıl belirleniyorsa işgücünün fiyatı da öyle belirleniyor. Bir malın fiyatı, o malın üretimi için gereken maliyete eşittir. Bu maliyetin içinde işçiye verilen ücret de vardır. Bunun anlamı şudur: Bize ödenen ücret, bir gün boyunca aç kalmamak ve ertesi gün yeniden fabrikaya gelmek üzere verilen ücrettir. Bu ücret işçi sınıfının örgütlü gücüne ve mücadelesine bağlı olarak yükselir veya Türkiye’de olduğu gibi sefalet ücreti olarak kalabilir. Ancak ister Avrupa’da, ister Amerika’da, isterse Afrika’da olsun işçilere ödenen ücret hiçbir zaman onların emeğinin tam karşılığı olamaz
Patron şunu çok iyi bilir ki, işçi, bir günün sonunda maliyetinin çok çok üstünde bir değer yaratır. İşte patron da bu nedenle işçiyi işe alır. İşçinin sömürüsü de burada başlar. Aksi takdirde ne işçi ne de patron olurdu. Patronlar dünyanın neresinde olursa olsun, işçilerin emek-gücünü herhangi bir mal gibi satın alırlar. Biz işçiler aldığımız ücretin karşılığını bir işgünü içinde çok kısa bir zamanda üretiriz, ama bunu yaptık diye fabrikadan ya da işyerinden çekip gidemeyiz. Çünkü patrona işgücümüzü 8 saatliğine satmışızdır. İşte geriye kalan sürede patrona karşılıksız olarak çalışırız ve gerçekte emek sömürüsü budur. Çünkü patron emeğimizin karşılığını vermez, bunu kâr diyerek sermayesine katar. Örneğin bir tekstil işçisi gün boyunca 10 pantolon üretmiş olsun, günün sonunda işçinin alacağı ücret olsa olsa bir pantolonun fiyatına denktir. Geriye kalan 9 pantolonun iki ya da üçünü diğer masraflar için ayırsa bile, diğer pantolonlardan elde edeceği para patrona sermaye olarak kalacaktır. Böylece işçiler karın tokluğuna çalışırken, patronlar işçinin ödenmemiş emeğine el koyarak sermayelerini büyütmektedirler.
Demek ki patronların bir işgünü sonunda biz işçilere verdiği ücret öncelikle emeğimizin bütün karşılığı değildir. Gün boyunca alınteri akıtarak ürettiğimiz ürünlerin satışından gelen para kâr diye patronların cebine iner. Bizlerin aldığı ücret, ancak ve ancak yaşamımızı yokluklar içinde sürdürmemize yetecek bir ücrettir. Patronlarsa bizim emeğimiz sonucunda ortaya çıkan malları alarak, sermayelerine sermaye katmış olurlar.
Şimdi kardeşler, eğer bizler başbakan gibi düşünerek “ücretimi alıyorum, emeğim sömürülmüyor” dersek, yanılmış oluruz. Bizler ücretlerimizin arttırılmasını, asgari ücretin insanca yaşayabileceğimiz bir seviyeye çıkartılmasını istiyoruz. Ama kardeşler, bunun yanı sıra, ücretli kölelik düzeninin de ortadan kalkmasını istiyoruz. İşte o zaman gerçekten de emek sömürüsü son bulacaktır. Sömürüye son verecek olan sermaye partilerinin sözcüleri değil, işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir.
ONLAR
Demokratik Haklarımız İçin Mücadeleye!
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...
- Libya’da 10 Eylülden bu yana etkili olan şiddetli yağış ve seller sonucunda meydana gelen felaketin boyutu giderek ağırlaşıyor. Libya’nın doğusunu vuran, 100 bin kişilik liman şehri Derne’nin büyük bir bölümünü sulara gömen sel felaketinde 10 binden...
- İsviçreli işçiler 16 Eylülde talepleri için meydanlara çıktı. İsviçre Sendikalar Federasyonu (USS) ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla Bern kentinde toplanan işçiler artan hayat pahalılığına karşı ücretlerin arttırılmamasına tepki gösterdi.
- Ben Bilecik/Bozüyük’te metal fabrikasında sendikalı olarak çalışan bir işçiyim. 2023-2025 yılları için yapılacak olan grup toplu iş sözleşmesi sürecinden geçiyoruz. Bugün oluşturulan taslak zaman zaman iyi gibi görünebiliyor. Ancak kesinlikle...
- DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası, tersane taşeronlarının sendikalarına yönelik saldırılarını protesto etmek için Tuzla Gemi Tersanesi önünde bir eylem düzenledi.
- Bu yaz gerek ülkemizde gerek dünyada sıcaklıklar artınca çalışma koşulları iyice zorlaşmıştı. Açık alanda güneşe direkt maruz kalan çalışanlarda sıcak çarpması, mide bulantısı ve başka rahatsızlıklar baş göstermişti. Benim çalıştığım şantiyede de bu...
- Ankara’da emekçi kadınlar olarak bir araya geldik, “Diren” filmini izledik. İşçi Dayanışması’nın 184. Sayısında, Emekçi Kadın köşesinde çıkan “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…” yazısında anlatılanlar üzerine filmi merak etmiştik....
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in bu dizeleri yazmasının üzerinden uzun yıllar geçti. Burjuvazi, ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere razı edebilmek için işçi sınıfını yalanla beslemeye devam ediyor. Burjuvazi işçi sınıfına sopa göstererek...
- Birleşik Metal İşçileri Sendikası Gebze 1 No’lu Şube, 17 Eylülde, sendika yöneticileri, delegeler ve çeşitli sendikalardan, emek örgütlerinden, sosyalist partilerden konukların katılımıyla 15. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. “Gelenekten...
- ABD’nin Detroit kentinde “3 Büyükler” olarak adlandırılan General Motors, Ford ve Stellantis otomobil fabrikalarında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve gitti. 15 Eylülde, Birleşik Otomotiv İşçileri...