Buradasınız
Emekçi Kadınlar: “Bizim Birbirimize İhtiyacımız Var!”
Gebze’den bir grup emekçi kadın

Koronavirüs gerekçesiyle sokağa çıkma yasakları yaygınlaştı. Milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamı aynı kısır döngüde geçiyor: Evden işe, işten eve! Emekçi kadınlarsa bu süreçte hepten eve kapatılmış durumdalar. Bir tarafta artan ev işleri, diğer tarafta uzaktan eğitim çilesi nedeniyle kadınlar boğulduklarını söylüyorlar. Ailelerinden, dostlarından uzaklaştıklarında yaşamlarının daha da zorlaştığını dile getiriyorlar. Ama yan yana gelen emekçi kadınlar sorunlarının ağırlığı altında ezilmezler. Birbirlerini dinledikçe, yaşamlarının da, sorunlarının da ne kadar benzer olduğunu fark ederler. Tam da bu sebeple, Gebzeli bir grup emekçi kadın olarak bir araya geldik. Hem sağlığımızı hem de moralimizi ve direncimizi yükseltmek için sohbet ettik. Duygularımızı ve düşüncelerimizi de sizlerle paylaşmak istedik.
İnsan ancak içinde yaşadığı toplumla birlikte var olabilir. Ama virüsün yayılmasını önlemek bahanesiyle uygulanan yasaklar, insanın en temel özelliğine, yani toplumsal varlığına saldırıyor. İnsanları yalnızlaştırıp güçsüzleştiriyor. Mesela metal işçisi bir kadın günlerinin nasıl geçtiğini şu sözlerle anlatıyor: “Tek yaptığımız şey işe gidip çalışmak. Onun haricinde evde olmak zorundayız. Bu ikisi arasında kalmak insanın psikolojisini çok etkiliyor.” Bu sözleri destekleyen başka bir emekçi kadın ise “Evde kalıp durmadan dizi izleyelim, kafayı yiyelim istiyorlar. Eve kapana kapana insan başka bir insanla karşılaştığında ne konuşacağını bilemez hale geldi, yolda yürümeyi unuttu” diyor.
Uzaktan eğitim ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle çocuklarının ve kendisinin nasıl etkilendiğini şu sözlerle anlatıyor bir kadın: “Çocuk artık kardeşine bakmıyor, bıktı. Okumayı öğrenmesi lazım ama onunla ilgilenemiyorum ki. ‘Bak kızım, ben kardeşinle ilgilenmeliyim. Bu nedenle dersini kendin yapacaksın’ diyorum. Ona güzelce nasıl çalışması gerektiğini anlatıyorum. Kontrol edeceğimi söylüyorum ve tüm gün yemekti, bulaşıktı, bebekti, deliler gibi dolanıyorum. Akşam kontrol ediyorum çocuğu. Bazen dersten bunalıyor ‘ben kardeşime bakacağım’ diyor, bazen de kardeşinden bıkıyor ‘ders yaparım daha iyi’ diyor. Çocuklar o kadar usandı ki. Bu yüzden hep soruyorlar ‘anne, biz ne zaman dışarıya çıkacağız?’ diye. Çok üzülüyorum.”
İki çocuk annesi olan bir kadın giriyor söze: “Üzülecek o kadar çok şey var ki. Mesela markete gidip yağ, çay, makarna, süt aldım geçenlerde. 380 lira para verdik. Kasada o kadar şaşırdık ki, poşete baka baka, ‘hani biz şimdi ne aldık ki’ diye söylene söylene eve geldik eşimle. Tencereye ne koyup pişireceğiz? Makarna. Hayat çok zor, çok pahalı her şey.” Evet, gerçekten de hayat emekçiler için çok zor. Ama “yoksulluk sorun olmaktan çıktı” diyebilmek bir bakan için çok kolay mesela. Doğruluyor genç bir kadın ve ekliyor: “Midemize ekmek giriyorsa aç değilmişiz, öyle de söylemişlerdi.” Öyle ya, “tok açın halinden ne anlar?” diye boşuna söylememişler. İnsanlar evlere kapatıldığında, işçilerin ve ailelerinin sorunları yok sayıldığında güllük gülistanlık olmuyor her şey.
Tıpkı bir emekçi kadının dediği gibi: “Bir gerçek var. İnsanlar sosyal bir varlıktır. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Mesela benim karşı komşum öğretmen, onunla kahve saatlerimiz vardı önceden. Şimdi gelip de benimle bir kahve içmeye vakit bulamıyor. Bütün gün ya derste ya da çocuğunun dersinde. Ben ona gidip İşçi Dayanışması bültenindeki yazılardan öğrendiklerimi anlatıyorum. Bana, ‘bir güneşi görünce, bir de seni görünce mutlu oluyorum’ diyor.” Başka bir kadın, “Çocuklarımız UİD-DER’de hem bize hem de kendilerine verilen değeri çok derinden hissediyorlar. Açıp sizin videolarınızı izliyorlar. Canlı derste öğretmeni korona üzerine konuşurken oğlum ‘Öğretmenim bunu bilinçli yapıyorlar. Bunu bir döngü haline getirmişler. Hep aynı şeyleri söyleyip bizi kandırmaya çalışıyorlar’ dedi. Çocuk böyle anlıyor, hissediyor, sayenizde yüreklerindeki umut dipdiri. Çocuklarımızın yüzünde mutluluk açtırdığınız, bizim içimizdeki çürümeye dönmüş umudu yeşerttiğiniz için çok teşekkür ederim” diyor.
Emekçi kadınlar ve işçiler olarak bir kez daha söylemek istiyoruz: Dayanışma güçlendirir! Çünkü ekmeğimize, sağlığımıza, umudumuza ve çocuklarımıza sahip çıkacak olanlar bizleriz. Bizler bir araya geldikçe, tüm kaygı ve korkuları fırlatıp atacağız. Cesaret ve umutla adım adım yürüyeceğiz gelecek güzel günlere. Çocuklarımızın yüzleri mücadelemiz güçlendikçe aydınlanacak. O yüzden bizim bize, bir arada olmaya ihtiyacımız var.
Fransa: Eğitim Emekçilerinden Grev
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...