Buradasınız
Facebook ve İşçiler: Nasıl Bir Sosyalleşme?

Gerçek hayattaki gerçek sosyal ilişkiler, etraflarında farklı imaj oluşturmaya çalışan kişileri kolayca ele verir. Yüz yüze bakan, iç içe yaşayan insanlar birbirlerini kolayına aldatamaz. Gerçek dünyada insanların birbirlerini sınama ve birbirlerine güvenme imkânı vardır.
Facebook ve Twitter gibi sanal sosyal ağlar, işçiler açısından da “sosyalleşmenin” neredeyse vazgeçilmez aracı haline geldi. Bu ağlarda iletişim kuran insanların çoğu birbirini tanımıyor. Birbirlerini tanıyan işçiler açısından da neredeyse tüm iletişim, sanal âlem üzerinden sürebiliyor. Yaşanmış bir durumu nakledelim: Bir akşam otobüste bir kadın işçi, başka bir kadın işçi ve onun kızıyla karşılaşıyor. Hâl hatır soruyorlar birbirlerine. Kızı olan kadın diğerine soruyor: “Eve mi gidiyorsun?” O cevaplıyor: “Yok işe gidiyorum.” Diğeri tekrar soruyor: “Gece vardiyasında mısın?” Kadın cevaplıyor: “İşten geldim, şimdi de ek işe gidiyorum. Kız dershaneye gidiyor, çalıştığımız yetmiyor…” Kadının kızı soruyor: “Abla sizin soyadınız neydi? Senin kızını “feyse” (Facebook) ekleyeceğim, konuşuruz. Kadın, “ben onun ‘feysini’ kapattım, dershaneye gidiyor” diye cevaplıyor. Eskiden çocuklar ders çalışsın diye dışarıya salınmazdı. Şimdi ise Facebook hesapları kapatılıyor. Bu örnek, gerçek arkadaşlıkların yerini sanal arkadaşlıkların aldığını ve sanal âlemde ne kadar çok zaman geçirildiğini açıklıyor.
Durum öyle bir hal aldı ki, işçiler işyerinde değil de işyeri adı üzerinden Facebook’ta tanışıyorlar. İşyerlerinde bir muhabbetleri olmayan işçiler, ilişkilerini sanal âlemde sürdürüyor ve pek çok şey “paylaşıyorlar.” Bu, çalışma koşullarının da bir sonucu olarak işçilerin nasıl birbirinden koptuğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca onlar, Facebook’ta olmak istedikleri kişiler oluyorlar. Kendi hâllerinden, yaşamlarından hoşnut olmayan işçiler, hayallerini Facebook’ta “gerçekleştiriyor!” Böylece kendilerini kandırarak tatmin oluyorlar.Facebook’ta dolaşanlar “arkadaş” listesine yüzlerce kişiyi ekleyebiliyor. İnsanlar “sanal arkadaş”larına nasıl görünmek istiyorsa, kendilerini öyle tanıtıyorlar. Bu ağlarda sundukları kişilikleri, tipleri, alışkanlıkları, meslekleri, hayatları gerçekte var olandan giderek uzaklaşabiliyor. Gerçek hayattaki gerçek sosyal ilişkiler, etraflarında farklı imaj oluşturmaya çalışan kişileri kolayca ele verir. Yüz yüze bakan, iç içe yaşayan insanlar birbirlerini kolayına aldatamaz. Gerçek dünyada insanların birbirlerini sınama ve birbirlerine güvenme imkânı vardır. Arkadaşlık böyle gelişir. İnsan elini bir kez bile sıkmadığı, gözlerinin içine bakmadığı birine gerçekten güvenemez. Gerçek dünyada arkadaşlar birbirlerine karşı sorumluluk taşır. Oysa “sosyal” ağlarda edinilen sözde arkadaşlara karşı sorumluluk taşımaya gerek yoktur. Hoşuna gitmeyen bir durum olduğunda biri diğerini “arkadaş” listesinden siler, kendi sayfasına erişimini engeller, olur biter.
Peki, neden işçilerin yaşamında bu kadar kolay kabul gördü bu sanal sosyalleşme? Tüm insanlar açısından sosyalleşme önemli bir ihtiyaçtır. İnsanlar mutluluklarını, acılarını, hayatlarında olup bitenleri birileriyle paylaşmak ister. Anne babalar; çocuklarıyla ilgili dertlerini, çevrelerinde yaşanan olayları anlatarak sohbet ederler. Gençler; sevdikleri, âşık oldukları kişileri anlatırlar birbirlerine, işyerlerindeki sıkıntıları paylaşırlar, geleceğe dair planlarını konuşurlar. Ancak bunun için zaman ve para lazım. Şimdi işçi aileleri hepten kendi içlerine gömülmüş durumda. Uzun saatler çalışan, yorgunluğa rağmen bayramlarda bile fazla mesaiye giden işçilerin, aileleriyle de bağları kopuyor. Evlerini geçindirebilmek için çalışıp didinen işçiler, çocuklarının yüzlerini unutuyorlar. Evlerine misafir gelebileceği düşüncesi bile onları korkutuyor. Genç işçiler açısından durum daha vahim.
Teknolojinin gelişmesi insanlık açısından çok önemlidir. Ama kimin elinde olduğu ve nasıl kullanıldığı da önemlidir. Şirketler, internet üzerindeki web sitelerinin yanı sıra sosyal ağlar üzerinden de ürünlerini tanıtıyor, satıyorlar. Facebook’un borsadaki hisselerinin değeri 100 milyar dolar! Sosyalleşme sanal olabilir, ama patronların kasasına akan sermaye son derece somut, gerçek!
Gerçek dostluklar kurmak için gerçek yaşama dönmeliyiz. İşyerindeki arkadaşlarımız, komşularımız, mahalledeki tüm işçiler gerçek. Sanal hesaplara hapsedilen isimler ise yalan! İşçiler gerçek dostluklar kurabilmek için, hak ettikleri zamanı ve ücreti almak için mücadele etmeliler. Yaşamlarından hoşnut olmayan işçiler, kendilerini farklı tanıtmak yerine hayal ettikleri gibi yaşamak için örgütlenmeli ve bu yaşamı değiştirmeye girişmeliler.
- Everest’e Tırmanmak da Sınıfsal!
- Filler, Karıncalar ve Kıssadan Hisse
- “Bu Sene Hiç Kiraz Yediniz mi?”
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...