Buradasınız
Haklarımızı Mücadele Ederek Kazanabiliriz!

Tekel işçilerinin Aralık ayının ortasından bu yana özlük hakları için sürdürdükleri mücadele, şimdiden hükümete geri adım attırmış bulunuyor. 4/C uygulamasından asla taviz vermeyeceğini söyleyen AKP hükümeti, Tekel işçilerinin “ölmek var dönmek yok” kararlılığıyla verdiği mücadele neticesinde bir değil tam iki kez taviz vermek zorunda kaldı. Bu da gösteriyor ki, işçiler örgütlenip kararlı bir şekilde mücadele ettiklerinde, karşılarında “kaskatı” duran ve taviz vermez gözüken sermaye güçlerine geri adım attırabiliyorlar.
Tekel işçilerinin, Ankara’nın kara kışına ve soğuğuna, polisin gazlı, tazyikli sulu ve coplu müdahalelerine rağmen geri çekilmeyip mücadelede kararlı olmaları hükümete geri adım attırmıştır. Ocak ayının ilk günlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hükümet adına, 4/C statüsündeki işçilerin çalışma sürelerini 10 aydan 11 aya çıkardıklarını ve işçi ücretlerine ek zam yaptıklarını açıkladı. “İyileştirmeler yaptık, mücadeleden vazgeçin” diyen bakana işçilerin yanıtı “geri dönüş yok, mücadeleye devam” demek olmuştur. Türk-İş yönetiminin her hafta Cuma günleri bir saat iş durdurma kararı almak zorunda kalması, diğer sendika konfederasyonlarının dayanışma eylemlerine destek vermesi, demokratik kitle örgütlerinin Tekel işçilerinin yanında saf tutması, yapılan yürüyüşler ve mitingler, hükümete ikinci kez geri adım attırmıştır. Şubat ayının başında hükümet, bir önceki iyileştirmelere ek olarak 4/C statüsünde çalışan işçilere yıllık izin ve kıdem tazminatı hakkını tanımak zorunda kalmıştır.
İşçilerin yasal haklarını yok eden 4/C statüsünün yapısını verdikleri mücadeleyle bozan Tekel işçileri, haklarının tamamını alma yolunda mücadele kararlılıklarını ortaya koydular. Hükümete geri adım attıran Tekel işçileri, daha şimdiden hem 4/C kölelik koşullarında çalışan 17 bin 500 işçiye hem de yarın 4/C statüsünde çalışacak binlerce işçiye önemli bir kazanım hediye ettiler. Böylece Tekel işçilerinin mücadelesi işçi sınıfının genel bir kazanımına dönüşmüş oldu.
Oysa uzun yıllardır patronlar sınıfının hizmetindeki hükümetler işçilerin haklarını gasp ederken, en ufak bir tazive dahi razı olmuyorlardı. Sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokratlar da, “yasa geçti, bundan sonra hiçbir şey yapamayız” diyerek köşelerine çekiliyor ve işçileri yalnız bırakıyorlardı. Tekel işçilerinin direngenliği ve kararlılığı sendika bürokratlarının mücadeleyi durdurmasına engel olmuştur. Görülmüştür ki, kararlı ve net talepler etrafında bir mücadele yürütülür ve dayanışma büyütülürse, geri adım atmaz denen hükümetler bal gibi de geri adım atmak zorunda kalırlar.
İşçi sınıfının mücadele tarihi, sermayenin emrindeki hükümetlere geri adım attıran nice büyük ve kararlı direnişlerle doludur. 1963 yılında kazanımla sonuçlanan Kavel Grevi, Türkiye’de yasak olan grev ve toplusözleşme hakkının kazanılmasına, bu hakkın yasal düzeyde güvenceye alınmasına kaldıraç olmuştu. DİSK’in önünü kesmek ve kapanmasını sağlamak amacıyla hazırlanan sendika yasası, 1970’de başlayan 15-16 Haziran Genel Direnişi sonucunda geri çekilmek zorunda kalınmıştı. 1976 yılında DİSK öncülüğünde yapılan “DGM’ye Hayır” eylemleriyle, anti-demokratik olağanüstü yetkilerle donatılmış Devlet Güvenlik Mahkemeleri kapatılmıştı.
1980 askeri darbesi sonrasında grevler yasak olmasına rağmen, 1986’da greve çıkan NETAŞ işçilerinin mücadelesi başarıya ulaşmış, işçiler taleplerini kabul ettirmiş ve diktatörlük rejiminin grev yasağını da parçalamışlardı. Geçmiş dönemde yasalara, yasaklara ve baskılara rağmen başarıya ulaşan bu direnişlerin ortak özelliği; işçilerin mücadelede kararlı olmaları, taban örgütlenmelerini ve sınıf dayanışmasını sağlamış bulunmalarıydı. Haklarını mücadele ederek kazanan işçilerin bu eylemleri, bugün de örnek alınması gereken çok önemli mücadele deneyimleridir.
Kardeşler!
Haklarımızın gasp edilmesine dur demek için yürüteceğimiz mücadelelerde temel şiarımız şu olmalıdır: Haklarımızı ancak mücadele ederek korur ve genişletebiliriz! Mücadele etmek biz işçileri birbirimize bağlar, dayanışmamızı büyütür. Mücadele etmek biz işçilerin kendine olan güvenini arttırır, bizleri duyarlı, saldırılara boyun eğmeyen, onurlu, toplumdaki sorunlara sahip çıkan yepyeni insanlar haline getirir. İşte bunun için de her düzeyde, her işyerinde ve mahallelerimizde örgütlenerek mücadele etmeliyiz.
Kırk Taklayla Sefalet Ücreti Cepte
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
Son Eklenenler
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...