Buradasınız
Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
Tuzla’dan bir öğretmen

Son bir yıldır okulumdaki öğretmen arkadaşlarımdan birkaçı yurtdışına gitmenin yollarını arıyor. Çünkü artık Türkiye’de yaşamak istemediklerini söylüyorlar. Onlardan birinin neredeyse tek gündemi bu oldu. Hangi konu konuşulursa konuşulsun o mutlaka konuyu yurtdışına gitmek gerektiğine, Türkiye’de yaşanmayacağına bağlıyordu. Onunla bu konu üzerine birkaç kere sohbet ettik. Bu baskıcı iktidar altında yaşamaktan bıkmış, değişim istiyor, her konuda özgürlük istiyor, daha iyi koşullarda yaşamak istiyor. Tabii ki buraya kadar dillendirdiği sorunlarında ve taleplerinde sonuna kadar haklı! Ama artık burada bir değişimin olacağına inanmıyor ve etrafındaki insanlara umutsuzluk yayıyordu. Bir defasında, bu değişimin kaçmakla değil mücadele ederek yaratılacağı üzerine sohbeti açtığımda zaten mücadele ettiğini, sessiz kalmadığını, CİMER’e rahatsız olduğu mevzuları bildirdiğini söyledi. Erdoğan’ın konuşmalarından rahatsız olduğunda bile bunları CİMER’e şikâyet ediyormuş. Elinden geleni yapıyormuş! “Bunları, yurtdışına gittiğinde bak ben baskı görüyorum diye yazmıyorsun değil mi?” diye sorduğumda “yok canım niye onun için yapayım?” dedi ama bu cevabı verirken gözlerindeki gülümseme başka şeyler anlatıyordu! Neyse, bu arkadaşım son bir yıl içinde artık bizi bıktıracak derecede yurtdışına kapağı atma muhabbetleri yaptı durdu. Avrupa’da garson olur, temizlikçi olur, tuvalet temizliği olur, ne iş olsa yapacakmış. Yeter ki Türkiye’den kurtulsun... Aklı olan da oraya gitmeliymiş!
Bir gün öğretmenler odasına girdiğimde bu arkadaşımızın bir grup genç öğretmenle Suriyeliler üzerine hararetli bir tartışmaya girdiğini gördüm. Neden ülkemize gelmişler, neden burada ucuz işçilik yaparak işimizi elimizden alıyorlarmış, kültürümüzü geriye çekeceklermiş, orada neden savaşmamışlar da kaçıp gelmişler? Ben grubun biraz dışında durup sohbeti dinlemeye ve Avrupa’ya kaçma isteği malum bu arkadaşı hayretle izlemeye başladım. O benim bakışımı görüp benim ters bir şey söylemek istediğimi anladı ve “haksız değil miyim, yalan mı söylediklerim?” dedi. Ben de “yoo yalan değil söylediklerin, onlar da tıpkı senin yapacaklarını yapmışlar, burada ucuz işçilik yapmasalar iyiymiş. İşimizi elimizden almasalar iyiymiş, savaşıp orda kalsalarmış iyiymiş” dedim. “Senin yapacakların derken neyi kastediyorsun? Bunların benimle ne ilgisi var?” diye sordu. “Unuttun mu sen de buradan, kendi ülkenden kaçıyorsun ya!” dedim. “Sen de Avrupa’ya gittiğinde seninle ilgili olarak oradakiler de aynı şeyi söyleyecek. Oraya gittiğinde ne iş olsa yapacaksın, hayatta kalmak için çok ucuza da olsa çalışacaksın. Ve senin için, niye orada mücadele etmedi diyecekler” diye ekledim. “İyi ama burada bir savaş yok ki” dedi. “İyi ya zaten bir savaş bile olmadan kaçıyorsun. Bir de savaş olduğu halde canını kurtarmak için kaçanlara bir ton laf söylüyorsun!” dedim. “Ayrıca burada savaş olmasa da seni canından bezdiren birçok sorun olduğu için kaçıyorsun. Öyle değil mi? Oysa kaçmak yerine bu sorunların çözümü için ne yapabilirim diye niye kafa yormuyorsun?” Birden durdu ve adeta dondu. Birkaç saniye öylece kaldı. “Öyle yapıyorum değil mi?” dedi. Ders zili çaldığı için muhabbetimizi o kadarıyla kesmek zorunda kalmıştık.
Bir hafta kadar sonra bu arkadaşımız öğretmenler odasında yüksek lisans eğitimi almak istediğini yüksek sesle duyurmaya başladı. Yüksek lisans eğitiminin kendisini ne kadar geliştireceğini, yurtdışında yapmak istediğini, hem bu sayede İngilizce dışında Almanca öğrenme fırsatı da elde edeceğini söyleyince anladım meseleyi. Yüksek lisansını Almanya’da yapmak istiyormuş. Evet, o sohbetten sonra öğretmen arkadaşımın anladığı tek şey yurtdışına gitmenin uygun bir kılıfını bulmak olmuştu. En azından bundan sonra uluorta gitmenin propagandasını ve göçmen düşmanlığı yapmaz. Birilerinden laf yiyebileceğini düşünüp, bu kadar pervasız ve sorumsuz davranmaz. Ahkâm kesmeye kalkmaz. Böyle insanlar kendilerine ayna tutulmadığında başkalarını da kendi bataklıklarına çekmekten çekinmiyor. Maalesef toplumda mücadeleyi öne çıkaran anlamlı bir muhalefet olmadığında, mücadele ederek sorunların çözüleceğine inancı olmayanların daha sonra ne olacağını düşünmeden, kaçmaktan başka bir yol haritası olmuyor. En kötüsü de sesleri doğruya inananların sesinden daha fazla çıkıyor. Oysa yaşadığımız bu zorlu süreçte doğru yolu gören bizlerin sesi daha fazla çıkmalı. Söylediğimiz doğruları yapanlar olmasa bile toplumu yanlışa sürükleyenlerin sesini bastırabiliriz diye düşünüyorum.
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, Tüm Emekliler Sendikası ve Emekliler Dayanışma Sendikasının çağrısıyla 10 Aralıkta, Ankara’da “Büyük Emekli Mitingi” gerçekleştirildi. Anıt Park’ta yapılan mitinge emekli sendikalarının çeşitli illerdeki şube ve temsilciliklerinden...
- Emekliliğe hak kazanma sürecinde staj ve çıraklık süreleri dikkate alınmayan, işe giriş tarihleri ileriye atılan ve EYT kapsamına giren binlerce emekçi Kartal Meydanı’nda düzenlenen mitingde bir araya geldi. Türkiye’nin pek çok ilinden emeklilik...
- İngiltere’de emekçilerin Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ve emperyalist savaş karşıtı kitlesel gösteriler devam ediyor. İşçiler, emekçiler, lise ve üniversite öğrencileri, sendikalar ve sosyalist örgütler Filistin halkıyla dayanışmayı...
- Almanya ve Belçika’da demiryolu işçileri, ABD’de hemşireler, düşük ücretlere, eksik istihdama, ağır çalışma koşullarına, uzun iş saatlerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına, güvencesiz çalışmaya, baskılara karşı grev ve...
- DİSK, 8 Aralıkta, Ankara Genel-İş Sendikası salonunda gerçekleştirdiği basın toplantısıyla “gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” talebiyle yürüttüğü mücadele programını ve taleplerini duyurdu. DİSK Genel Başkanı Arzu...
- Metal işkolunda yetkili işçi sendikaları ile patron örgütü MESS arasında 2023-2025 yıllarını kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve 22 Kasımda yapılan beşinci toplantıda arabulucu süreci başladı. Sendikamız Birleşik...
- Siyasi iktidarın sözcüleri, işçi sınıfını yalan bombardımanına tutmuş durumda. Diğer taraftan çalışma ve yaşam koşulları alabildiğine ağırlaşıyor. Hâl böyle olunca da artık içiler için huzur ve mutluluk hayal oluyor, günün büyük bölümü üç kuruşa...
- Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyelerinin görevden alınması üzerine hekimler ve sağlık çalışanları 7 Aralıkta İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ana girişinde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. “Biz TTB’yiz, Görevimizin...
- Direnişin 10. günü olan 6 Aralıkta, yönetimin sabah vardiyası için içeri işçi almasına itiraz eden direnişçi işçilere jandarma müdahale etti. Coplarla darp edilen ve üzerlerine biber gazı sıkılan 21 işçi, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen,...
- İlkokula henüz başlamadığım zamanlarda köye gider orada uzun süre kalırdım. Kerpiç evde, akşamları mum ışığında otururduk. Çok eski bir tarih değil, 80’li yılların ilk yarısı ama bizim köyümüz henüz elektrikle tanışmamıştı. Anneannem akşamları bana...
- Merhabalar. Ben kurumsallaşmış bir marketler zincirinde, sendikal haklara sahip bir işçiyim. Yaptığım iş nedeniyle yaşadığım sorunları tahmin edebilirsiniz. Müşteriler, mağaza problemleri, patronların bitmek bilmeyen istekleri, yetersiz maaş,...
- Diyelim ki ihtiyaç duyduğumuz bir ürün ya da hizmet için peşin ödeme yaptık. Ürünü veya hizmeti alamadığımız halde ödediğimiz para bir türlü geri ödenmiyorsa ne düşünürüz? İlgili kişilerden iadeyi yapmasını isteriz, paramız iade edilmezse hukuki...
- Merhaba arkadaşlar. Yaklaşık altı aydır annemin sağlık sorunları ve sigorta hastanelerinin verdiği sözde hizmetin hayatımızı nasıl alt üst ettiğini, annemin yutkunma sorunuyla başlayan sürecimizi sizinle paylaşmak istedim.