Buradasınız
Önyargı ve Suriyeliler Meselesi

“Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan çok daha zordur” demiş büyük bilim insanı Einstein. Gerçekten de insanlar önyargılı davrandıklarını kabul etmezler. Önyargılarını en doğru düşünceleri gibi sahiplenir, ısrarla savunurlar. Egemenler, emekçilerde önyargılar yaratmak ve bizi körleştirmek isterler. Çünkü bizim için körleştirici olan şey onların ekmeğine yağ sürer, bizleri yönetmelerinin yoludur bu. Onlar “böl parçala yönet” taktiğini ustaca kullanır, bizi birbirimize düşürürler. Hedef şaşırtır, böylelikle sömürü düzenlerini korurlar. Bugün Suriyeliler konusunda yaratılan önyargılar tam da bu amaca hizmet ediyor.
Bugünlerde “Suriyeliler” sorunu üzerine işyerlerinde türlü tartışmalar oluyor. Ne yazık ki bu tartışmalarda genellikle önyargılar doğruların yerine konuluyor. Meselâ işsizliğin artmasının ve ev kiralarının yükselmesinin ana sorumlusu Suriyelilermiş gibi bir düşünce var. Keza devletin ve kamunun tüm olanaklarının Suriyelilere aktarıldığı söyleniyor. Oysa Türkiye’de Suriyelilerden önce de işsizlik oranları ve ev kiraları fazlasıyla yüksekti. Geçim derdi, yoksulluk, işsizlik, yüksek kira ve fatura giderleri biz işçi ve emekçiler için hiç de yeni sorunlar değil. Ama siyasi iktidar ve patronlar, elbette bu gerçekleri dile getirmiyorlar.
Bugün Türkiye’de üç buçuk milyondan fazla Suriyeli bulunuyor. Bu insanlar ülkemize durup dururken gelmediler. Suriye’de tam 8 yıldır kanlı bir savaş yaşanıyor. Suriye’yi ölüm kusan silahların, patlayan bombaların, eli kanlı katliam çetelerinin pençesine düşürenler; yüz binlerce insanın ölmesine ve milyonlarca insanın da yaşadığı topraklardan kopmasına neden oldular. Türkiyeli egemenler sınır kapılarını açarak Suriyelilerin Türkiye’ye gelmesini teşvik ettiler. Çünkü yüz bin kişi sınırı aşarsa Birleşmiş Milletlerin Esad rejimine müdahale edeceğini hesaplıyorlardı. Bu plana göre, Esad rejimi kısa sürede devrilecek, Türkiye Suriye’de söz sahibi olacak ve Suriye halkının da minnettarlığını kazanacaktı. Fakat bu plan boşa çıktı. Savaş bitmedi, sınırı geçenlerin sayısı milyonları buldu.
Bir dönem Suriyeli göçmenler Avrupa ülkelerine akın ettiler. Bu akını durdurmak isteyen Avrupa Birliği, Türkiye’deki siyasi iktidarla pazarlık masasına oturdu. Suriyelilerin Türkiye’de tutulması karşılığında Türkiye’ye milyarlarca avro para verdi. Suriyeliler için çok masraf yapmakla övünen Türkiyeli egemenler, bu paranın çok az bir kısmını Suriyelilere aktardılar. Ama bu gerçeği bilmeyen ve devletin kaynaklarının Suriyelilere aktarıldığını düşünen emekçilerin tepkisi karşısında gerçeği gizlediler. Yoksul Türk ve Arap emekçilerini birbirine düşürmenin koşullarını yarattılar.
“Suriyeliler” deyince farklı bir kültürden olan, farklı bir dil konuşan, yaşamı alt üst olmuş, çoğu sevdiklerini kaybetmiş 3-4 milyon insandan bahsediyoruz. Bunlar başına gelenlerin nedenini tam kavrayamayan, baş edemediği bombalardan kaçtığı, sevdiklerini korumak için başka bir ülkeye göç ettiği için suçlanan, aşağılanan insanlar... Patronlar onları en kötü koşullarda çalıştırabilecekleri ucuz işgücü olarak görüyorlar. Ev sahipleri hayvanın bile barınmayacağı izbe yerleri Suriyelilere fahiş fiyatlarla kiralamaktan utanmıyor. Hırsızlık, taciz gibi olaylarda hiç düşünmeden Suriyeliler sorumlu ilan ediliyor. Kavgalar, linç olayları artıyor. Savaşın, gökten yağan bombaların, IŞİD gibi kanlı katliam çetelerinin dehşetini yaşamamış kimi emekçiler, “Suriyeliler niye vatanlarını savunmadılar? Ülkelerine geri dönsünler” diyebiliyor. Suriyelilere karşı nefret dolu sözler kullanabiliyor. Elbette bu nefret Suriyelilerde de bir tepki yaratıyor. Hal böyle olunca sorun giderek büyüyor.
Bir ülkeye birden bire 4 milyon insanın gelmesi, kaçınılmaz olarak ev kiralarını da artırır işsizliği de! Peki, emekçiler tepkilerini doğru adrese mi yöneltiyorlar? Suriyelileri kölece koşullarda çalıştırıp ücretleri düşük tutan patronlara karşı örgütlenmeyi düşünüyorlar mı? Suriyelilerin varlığının istismar edilmesine ve ev kiralarının bu denli yükseltilmesine karşı mücadele etmek, siyasi iktidarı önlem almaya itmek gerekmiyor mu? Başka bir dil ve kültüre sahip milyonlarca insanı kaderine terk eden, herhangi bir yerleştirme ve entegrasyon planı olmayan, göçmenlerin aç ve sefil bir şekilde büyük kentlere yığılmasının önünü açan bu iktidar değil mi? Kabul edelim ki Suriyelilerin bugünden yarına ülkelerine dönmeleri söz konusu değildir. “Suriyeliler evlerine dönsün” demek çözüm değildir. İşçiler olarak, doğru noktalardan tepki vermeliyiz. Bunun için de önce sorunun kaynağını doğru tespit etmeli, Suriyeli emekçilerin sınıf kardeşimiz olduğunu kabul etmeliyiz!
Emek Tadında Bir Dünya
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Kadının Yükselişi İnsan Soyunun Yükselişidir!
- Asıl Sen Kimsin?
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- İktidar, Toplum ve Emekçilerin Duygu Birliği
- Kurtuluş İşçi Sınıfının Birlik ve Mücadelesinde!
- İşçi Dayanışması 170. Sayı Çıktı!
- Kapitalizmin Klasiği: Sorumlusu Değilsin Ama Suçlusu Sensin!
- Açgözlülük Sermaye Sınıfına Özgüdür!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- Mavi Gökyüzü Altında Özgürdük 1 Mayıs’ta
- İşçi Sınıfı İçin Tek Yol Var: Birlik, Dayanışma Güven ve Cesaret!
- İşçi Dayanışması 169. Sayı Çıktı!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- 1 Mayıs: O Ateş Hâlâ Yanıyor ve Büyüyor!
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Kadının Yükselişi İnsan Soyunun Yükselişidir!
- Asıl Sen Kimsin?
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- İktidar, Toplum ve Emekçilerin Duygu Birliği
- Kurtuluş İşçi Sınıfının Birlik ve Mücadelesinde!
- Kapitalizmin Klasiği: Sorumlusu Değilsin Ama Suçlusu Sensin!
- Açgözlülük Sermaye Sınıfına Özgüdür!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- İşçi Sınıfı İçin Tek Yol Var: Birlik, Dayanışma Güven ve Cesaret!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- 1 Mayıs: O Ateş Hâlâ Yanıyor ve Büyüyor!
- Savaş ve Ekmek
- İşte Kafiye: Yalanlar Farklı, Tuzak Aynı!
- Bizleri Kurtaracak Olan Kendi Kollarımızdır!
- Örgütlüysek Değerliyiz
- Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
Son Eklenenler
- Tarihte birçok büyük kriz/buhran dönemleri yaşanmıştır. Eski olanın çürüyüp toplumun gelişmesinin önünde yıkıcı bir engele dönüştüğü ama yeni olanın da doğamadığı krizli, çalkantılı, sancılı dönemler… Var olan düzenin çivisinin çıkması, üretimin...
- Bursa’da faaliyet gösteren TMK Kataforez Teknik Metal Kaplama Fabrikasında işçilerin Türk Metal Sendikasına üye olmasının ardından 24 Haziranda 7 işçi işten atıldı. Sendikal örgütlenmeyi engellemek için işten atma saldırısına başvuran işveren,...
- 25 Haziranda Afrika’nın Sahra altı bölgesinden gelen yaklaşık 2000 göçmen Kuzey Afrika’daki İspanya toprağı olan Melilla kentine girmeye çalışırken Fas sınır güvenliğinin müdahalesiyle izdiham yaşandı. En az 37 göçmen can verdi, yüzlerce göçmense...
- Şili’de devlete ait madencilik şirketi Codelco’da çalışan yaklaşık 50 bin işçi greve çıkarak 20 yılın ardından ilk ulusal çapta madenci grevini gerçekleştirdi. Grev kararı, hükümetin ülkenin ana bakır rafinelerinden biri olan Ventanas tesisinin...
- Bizim mahallede namı “elhamdülillah” olarak bilinen, haline her daim şükreden Songül hanımın “şükür edecek neyimiz kaldı?” sözleri sağanak yağıştan evvel çıkan fırtına gibi, dilden dile tüm mahalleye yayılmış. Düne değin Songül hanımı her şeye...
- Emekçiler, insanı işsiz ve yoksul bırakan, ezip aşağılayan bu sistemde yaşamak istemiyorlar. İşçi sınıfı yeterli bir örgütlülüğe ve sağlam bir önderliğe kavuştuğunda emekçi isyanları mutlaka hedefine ulaşacak ve kapitalist düzen yıkılacak!
- Gebze Organize Sanayi Tembelova Mevkii’nde bulunan güneş paneli üretimi yapan Smart Solar fabrikasında çalışan işçiler 6 ay önce Birleşik Metal-İş Sendikası 1 No’lu şubede örgütlendiler. Ama Smart Solar yönetimi işçilerin sendikal haklarını...
- Basın ve meslek örgütleri, “Dezenformasyon yasası” olarak bilinen sosyal medya ve internet haberciliğini zapturapt altına almak üzere getirilen “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifini protesto etti. “Sansür...
- Ekvador’da emekçiler yoksulluğa, artan hayat pahalılığına ve hükümetin IMF ile yaptığı anlaşmayla hayata geçirdiği ekonomik saldırılara karşı ayağa kalktı. Brüksel’de kamuda ve özel sektörde çalışan 80 bine yakın işçi, artan hayat pahalılığına karşı...
- İngiltere işçi sınıfı hayat pahalılığına, toplu işten çıkarma saldırılarına, artan enflasyon ve eriyen ücretlere karşı “Artık yeter” dedi ve meydanlara aktı. İngiltere İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (TUC) “Daha iyisini talep ediyoruz” sloganıyla...
- 2022 yılının başında patronun düşük zam dayatmasını kabul etmeyerek iş durduran ve bunun neticesinde 2 bin 500 lira zam alan Alpin Çorap’ta işçi kıyımı yaşanıyor. İstanbul/Kâğıthane’de bulunan Ormoteks’te çalışan 5 işçi sendikalaştığı için işten...
- İşyerlerinde devam eden baskılara, işçilerin makine yerine konmasına ve ağır çalışma koşullarına zıvanadan çıkan hayat pahalılığı ve eriyen ücretler eşlik ediyor. Bu koşullar birçok işyerinde işçileri mücadeleye itiyor; sendikalaşan işçiler...
- 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Bu 9 yılda çok sayıda işyerinde iş güvenliği uzmanlığı yaptım, iş güvenliği eğitimleri verdim. Tüm iş güvenliği uzmanlarının çok iyi bildiği ve nefret ettiği “bana bir şey olmaz” cümlesini defalarca...