Buradasınız
Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Esenyurt’tan bir metal işçisi
Haksızlıklar karşısında susmayanlar için söylenen bir söz vardır, “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” Bu topraklarda nice yazar, çizer, aydın, devrimci ve demokrat kişiler burjuvazinin ve faşist rejimlerin hedefi haline gelmiş, ama aydınlık günlere olan inançlarıyla burjuvazinin tüm zorbalığına inat doğruyu söylemekten ve yazmaktan vazgeçmemiştir. Yazdıkları ve söylemleriyle, dönemin iktidarının oklarını üzerine çeken isimlerden birisi de Fakir Baykurt olmuştur. Bu topraklardaki birçok aydın gibi onun da birçok kitabı toplatılmış, basılması yasaklanmış, arkasından bir sürü entrikalar çevrilmiş, birçok soruşturmaya uğramıştır.
Fakir Baykurt, yaşamı boyunca birçok kitaba imza atmıştır. Yazdığı kitaplarda, özellikle Anadolu’yu, Anadolu insanının çektiği zorlukları, ağalık sistemini, topraksız köylülerin yaşadığı sıkıntıları, içe kapalılığın getirmiş olduğu cehaleti, mistik inancı, aynı zamanda umudu ve direnci ele alır. Genel hatlarıyla ele alacak olursak, kabuğunu çatlatmakta olan bir civciv gibi, yüzlerce yıldır geleneksel köylülükten işçiliğe geçişi kitaplarıyla, tarihe bir dipnot gibi düşer Fakir Baykurt.
Fakir Baykurt “Gece Vardiyası” kitabında, işçiler içerisinde bulunarak, onları ve gurbetçileri dinleyerek edindiği deneyimleri kitaplaştırmıştır. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte Avrupa yerle bir olmuş, her yer tam bir enkaza dönmüştür. Özellikle bu enkazın kaldırılması ve Almanya’nın ayakları üzerine dikilebilmesi için yoğun ucuz işgücüne ihtiyaç vardır. Bu ucuz işgücünü karşılayan ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Anadolu’da yoksulluğu iliklerine kadar yaşayan köylü, orağını, sabanını toprağını bırakarak düşmüştür Alamanya yollarına.
Alman patronların fabrikalarında gece vardiyasında özellikle Türkiyeli işçiler çalışmaktadır, çünkü Türkiyeli işçiler bu duruma itiraz edememektedir, çünkü birçoğunun oturma izni bile yoktur. Göze batmamak ve birkaç mark fazla kazanmak için canlarını dişlerine takmaktadırlar. Göçmenler içerisinde yaşanan yoğun iş kazaları karşısında işveren hiçbir şey yapmaz. Her işçinin gömleğinin yakasında bir tane muska vardır, iş kazalarına önlemek içindir bunlar. Türkiyeli yarı köylü yarı işçiler; hak hukuk, sendika, yasa vs. bilmedikleri, bilseler de o koşullarda bu haklarını kullanamadıkları için tercih edilirler. İşçiler arasında bir sınıf bilincinin olmaması Alman sermaye sınıfının işini daha da kolaylaştırır. Alman işçiler ise, Türk işçilere düşman gözüyle bakar, onların gelmesiyle ellerinden işlerinin alındığını, her şeyin sorumlusunun göçmen işçiler olduğunu söylerler, her yer de. Türkiyeli işçiler bir defa kolay kolay ev bulamazlar, bulsalar da köpek bağlasan durmaz yerlere çok yüksek kiralar ödemek zorunda kalırlar. Bazı evlerde birkaç aile, bazı evlerde tek odada 6 ile 8 kişi kalırlar. Alman egemenler hem göçmenleri sömürür hem de tepkileri yatıştırmak için hedef gösterirler. Halk arasında şunlar konuşulur: Efendim bir kere Türkler çok çocuk yapıyordur, deve gibi kaşınıyordur, bütün parklarda fokur fokur nagile içiyorlardır, pis kokuyorlar, Alman kültürüne uyum sağlayamıyorlardır ve benzeri.
İşte bugün sokakta, herhangi birinin savaş mağduru Suriyeli göçmenlere söylediklerini Alman işçiler de onlarca yıl Türkler için söylemiştir. Zaman içerisinde Alman işçilerin sendikalaşma mücadelesinde göçmen işçiler de yerlerini almaya başladıkça Türkiyeli işçilere karşı olan ön yargılar kırılmaya başlamış, grevlerde, direnişlerde bu işçiler yumruklarını birleştirmişlerdir. İşte bu süreç Türkiye’den giden işçilere de sendikayı, mücadeleyi, sınıf dayanışmasını öğretmiştir. Bu sınıf dayanışması ve mücadele, göçmen işçilerdeki memleket hasretini bastırmış, Alman patronlara yaltaklanmaya son vermelerini sağlamış, onları köylülükten işçiliğe çekmiştir.
Bugün yaşadığımız topraklarda da başta Suriyeli olmak üzere göçmen işçiler, neredeyse aynı sorunları yaşamakta ve aynı suçlamalara maruz kalmaktadırlar. Egemenler onları suçlamakta ve böylece işçi sınıfının gerçek düşmanının kendileri olduğunu gizleyebilmektedirler. Biz işçi sınıfının mücadeleci kesimlerine düşen görev, göçmen işçileri dışlamak değil tersine mücadele zincirinin bir halkası haline getirmek için çaba harcamaktır. 1999’da Almanya’da, yakalandığı pankreas kanseri sonucu yaşamını kaybeden Fakir Baykurt, geride bıraktığı değerli eserleriyle unutulmayacak yazarlar listesinde yerini almıştır.
Yargı Kararları ve İşçi Mücadelesi
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- Petrol-İş Gebze Şubesi tarafından yeni örgütlenen Tarkett Turkey Zemin Kaplama’da toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev baladı. Dev-Sağlık İş Sendikasının toplu sözleşme hakkının gasp edilmesine karşı Çalışma Bakanlığı...
- Çalıştığım işyerinde mavi yakalısından beyaz yakalısına birçok işçi borsada para kazanmaya çalışıyor. Sürekli borsayı takip ediyor, hangi hissenin değerleneceğini, hangisinin alınıp hangisinin satılması gerektiğini tartışıyor. Kimi gün neşeli...
- TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu ve Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Sakarya Hendek’te Oba Makarna fabrikasında 15 Eylülde gerçekleşen patlamayla ilgili basın açıklaması düzenledi. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan...
- Konak’tan Basmane Kapılar tarafındaki mücadeleci sendikalara sınıf mücadelesinin kılavuzu İşçi Dayanışması götürmek için yürüyordum. Zihnimde haklarımız için verdiğimiz mücadeleler, işten atılmalarımız, gözaltılar, hakkımızda açılmış davalar ve...
- Düşük ücretler, sağlıksız, havasız, güvenliksiz ortamlarda çalışmak zorunda kalmak, zaten üç kuruş olan ücretini dahi zamanında alamamak, bir robot gibi gece gündüz demeden çalışmaya, fazla mesai yapmaya zorlanmak… Çoğu zaman yetersiz, sağlıksız,...
- Çarşıda, pazarda, markette, mağazada ekonomik yıkımın, yüksek enflasyonun, hayat pahalılığının yansıması olan fiyat etiketlerini görüyoruz. Güne kahvaltı yerine adeta iğneden ipliğe her şeye gelen zam haberleriyle başlıyoruz. Zaten normal bir...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...