Buradasınız
Hendek’in Hesabı Sorulmazsa Yenileri Olacak!
Sakarya’nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında 3 Temmuzda meydana gelen patlama sonucunda 7 işçi yaşamını yitirmiş 126 işçi ise yaralanmıştı. Ayrıntılar belirginleştikçe işçilerin bir kez daha sermayenin kâr hırsının kurbanı olduğu ortaya çıktı. Hendek’teki iş cinayeti, kapitalizmin sömürü çarklarının işçilerin canı ve kanı pahasına döndüğünü, bu sistemde insan hayatının sudan ucuz olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun utanmazlıkta sınır tanımayıp işçileri suçlarken, bugün yine bu fabrikaya ait atık malzemelerin kontrollü imha edilmesi sırasında patlama meydana geldi ve üç asker yaşamını kaybetti.
Hatırlanacaktır, bu iş cinayetiyle kapitalizmin gerçek yüzünü ortaya koyan olaylardan biri MÜSİAD’ın “moral yemeği” olmuştu. Türkiye’nin en büyük patron örgütü olan MÜSİAD’ın temsilcileri, fabrikanın sahibi ve aynı zamanda MÜSİAD Sakarya Temsilcisi Yaşar Coşkun için daha enkazdan dumanlar tüterken moral yemeğinde buluşmuştu. Yemekli etkinliğe ilişkin yükselen tepkiler sonrasında muktedirler birbirine girdi.
Patlamanın hemen ardından düzenlenen ve tartışmalara yol açan etkinliğe ilişkin konuşan fabrika sahibi Yaşar Coşkun, toplantıyı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan’ın organize ettiğini, yeri ise belediyenin ayarladığını açıkladı. Bu sözlere Hendek Belediyesi’nden yalanlama geldi. “O yemekle ilgili hiç bir alakamız ve bilgimiz yok” başlıklı açıklamada Yaşar Coşkun’un kullandığı ifadelere karşı “Külliyen yalandır” denildi. Belediye yaptığı açıklamada Coşkun’un sözlerine “gündem saptırmak, eleştirilere bizleri de ortak etmek amacıyla kurgulanmış oyundur” şeklinde karşılık verdi.
Muktedirler, yükselen tepkiler sonrası paçayı kurtarmak adına birbirine düşedursunlar ateş yine işçilerin ocağına düşmüş oldu. Yedi sınıf kardeşimizi yitirdik; yedi anne, baba, eş, kardeş, çocuk toprağa düştü. Patlama sonrası acılı aileler tehdit edilirken, gazetecilere bilgi vermeleri sürekli olarak devletin kolluk güçleri tarafından engellendi. Sermaye sınıfı, bir kez daha gerçekleri işçilerle birlikte toprağa gömmek istedi. Fakat sağ kurtulan işçilerin ve işçi ailelerinin her şeye rağmen aktardığı bilgiler işçileri adeta parçalara ayıran patlamanın göz göre göre geldiğini ortaya çıkardı.
Patron tepkiler sonrası tutuklandı ama yetmez!
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında ilk etapta fabrika müdürü, iki ustabaşı ve fabrikanın sözleşmeli iş güvenliği uzmanı gözaltına alınıp tutuklandı. Sermaye sınıfı bu iş cinayetinin faturasını da birçok iş cinayetinde olduğu gibi iş güvenliği uzmanı, ustabaşı, mühendis gibi kişilere yıkmak istedi, fakat yükselen tepkiler sonrası fabrikanın sahiplerinden Yaşar Coşkun da tutuklandı.
Fabrikanın sahipleri suçludur! İşçiler gerekli uyarıları yapmış fakat kâr hırsı yüzünden onlar kıllarını dahi kıpırdatmayarak en ufak önlemleri dahi almamışlardır. Büyük Coşkunlar fabrikasının sahipleri mühendislere ve ustabaşlarına makinelerin ve ürünlerin ısınmış olmasına rağmen “üretimi arttırın” talimatları yağdırmış, iş güvenliği uzmanına mobing uygulayıp tehdit etmişlerdir. Peki, tek suçlu onlar mıdır? Hayır! Bilindiği gibi aynı fabrikada son 11 yılda pek çok işçinin yaralanıp hayatını kaybettiği 8 patlama daha meydana gelmişti. Önlemler alınmadığı gibi denetimler de yapılmamış ve gereken cezalar verilmemişti. Patlamalar sonrası yapılan tek şeyin fabrikanın tabelasının değiştirildiğini ve böylece AKP’ye yakınlığıyla bilinen patronun itibarının korunduğunu biliyoruz. Tüm bu süreçte sermaye sahibini koruyup kollayan devletlûlar da birincil derecede suçludur. Her iş cinayetinde olduğu gibi Hendek’teki patlama sonrası da katliamı “doğal afet” diyerek normalleştirmeye çalışanlar, kader-fıtrat diyenler, kayıt dışı çalışmayı gözlerden gizlemek adına “patlama sırasında içeride misafir işçiler de vardı” şeklinde akıllara durgunluk veren açıklamalar yapanlar suçludur. Türkiye’yi her gün 5 işçinin çalışırken hayatını kaybettiği bir ülke haline getirenler suçludur.
Patronun Soma katliamı sonrasında olduğu gibi 3-5 yılla paçayı kurtarmaması ve sorumluluğu bulunan herkesin cezalandırılması için işçi sınıfının örgütlü tepki vermesi gerekiyor. Daha fazla sınıf kardeşimizi iş cinayetlerine kurban vermemek için muhakkak örgütlülüğümüzü büyütüp güçlendirmemiz gerekir. Unutmayalım ki dün Soma’da, Ermenek’te, Torunlar İnşaat’ta, Davutpaşa’da, MarmaraPark’ta gerçekleşen iş cinayetlerinin hesabını soramadığımız için bugün Hendek’te 7 kardeşimizi yitirdik. Bunun hesabını soramazsak yenileri de olacak! Bilelim ki işçi sınıfının birliğini sağlaması ve iş cinayetlerinin hesabını sorması; Sebahattin Tepeçınar, Havva Çelik, Halis Yılmaz, Muhammet Çanakçı, Muhammet Aygün, Erhan Ateş ve tüm iş cinayetlerinde yaşamını yitiren kardeşlerimizin vasiyetidir de!
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- Gayrettepe’de 29 İşçinin Ölümü Protesto Edildi
- Beşiktaş’ta İşçi Katliamı: 29 İşçi Hayatını Kaybetti
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Öğrenci Olmak: KYK Kredisi ve Motokuryelik
- İSİG Meclisi: Son 11 Yılda 671 Çocuk İşçi İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybetti
- 2023’ün İş Cinayetleri Bilançosu: 1932 Can!
- Çocuklarımızın Canı Hiçe Sayılıyor
- Yangın Değil İhmal Can Aldı
- Onun Oğlu Suda Yüzme de Bilmezdi…
- Artık Acılarda Birleşmek İstemiyoruz!
- İşçiler Ölüyor Sorumlular Hesap Vermiyor!
- Davutpaşa Davası Yeniden Görüldü Ama Yine Adalet Yok
- Madenlerden Denizlere Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Tosyalı Demir Çelik’te İş Cinayeti
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...