Buradasınız
“İş Çok, İşçi Yok”muş!
İşsizlik arttıkça, patronların ve hükümetin yalanları da artıyor. Bu ara sıkça duymaya başladık: “İş var, işçi yok”, “işçiler iş beğenmiyor!” Peki, gerçekte böyle mi?
Türkiyeli sanayiciler, geçtiğimiz Ekim ayında Ekonomi Bakanı ve aynı zamanda işadamı olan Zafer Çağlayan’a yabancı işçi sipariş etmişti. Kendi ülkelerinde savaştan, açlıktan, sefaletten kaçan, Türkiye’de en ağır ve pis işlerde uzun saatler boyunca sigortasız, güvencesiz, izbe koşullarda çok ucuza çalışan kaçak işçilerin çalışmasının yasallaşmasını “rica eden” patronların imdadına Çalışma Bakanı yetişmişti. Türkiye’de resmi rakamlara göre 2 milyon 600 bin işsiz olmasına rağmen, Çalışma Bakanı Faruk Çelik şöyle demişti: “İşsizlik yok, iş beğenmeme var, işçiler iş bulamıyorum dememeli.” Kendisi de bir patron olan Faruk Çelik’in tuzukuru ne de olsa. Patronlar ve onların temsilcileri ne işçilerin halinden anlar ne de işçilerin çıkarını düşünürler. Aynı Faruk Çelik, geçen gün de çıkıp asgari ücretin yüksek olduğunu söylemedi mi? Bakana göre “800 lira büyük para!”, “İşçiler neden geçinemiyorlarmış ki?”. Eminiz ki, bu yazıyı okuyan işçi kardeşlerimiz gereken cevabı vereceklerdir!
patronların ve hükümetin amacı, “iş var ama işçi yok” yalanıyla ucuz işçiliğin önünü açmaktır.
“İş var işçi yok” yalanıyla patronların dile getirdiği, ucuz kaçak işçiliğin önünün açılması talebi hayata geçirilmiştir. Suriye’de savaştan ve ölümden kaçarak Türkiye’ye sığınan mültecilere göz diken patronların arzusu yasallaşmış oldu. Mart ayından itibaren çalışmaya başlayacağı söylenen 40 bin işçi, sömürücü patronlara emanet. Burada önemli bir noktanın altını çizmek isteriz: İşçi sınıfının uluslararası bir sınıf olduğuna inanan, işçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadelesini savunan işçiler olarak, göçmen işçilerin Türkiye’de çalışmasına kesinlikle karşı değiliz. Bu göçmen işçilere hiçbir hak verilmeden düşük ücretlerle çalıştırılmalarına ve bu işçilerin diğer işçilerin ücretlerini aşağıya çekmek için kullanılmalarına karşıyız. Ama patronların ve hükümetin amacı, “iş var ama işçi yok” yalanıyla ucuz işçiliğin önünü açmaktır.
Sermaye politikacıları yalandan kimsenin ölmediğini iyi biliyorlar. Malûm, işsizlik büyüdükçe tepki de büyüyor. İşçileri her yolla, işsizliğin genel bir sorun olmadığına inandırmak istiyorlar. Son müjde Başbakan Yardımcısından geldi. Ali Babacan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işsizlik verilerini hesaplama yöntemini değiştireceğini açıkladı. TÜİK, iş bulmak isteyip de son birkaç aydır iş aramayan “ümidi kırık işsizler”i artık işsiz saymayacak, böylece işsizlik 1 puan düşecekmiş! 2014 itibariyle son 1 ay iş aramayana “ümidi kırık işsiz” denecek. Uzun süre iş arayıp iş bulma inancını yitiren işsizler, işsizlik istatistiklerine eklenmeyecek. Böylece rakamlar düzeyinde işsizlik oranı düşecek! Sonra da utanıp sıkılmadan çıkıp işsizliğin düştüğünü propaganda edecekler. İşçileri işsizliğe mahkûm eden, onların iş bulma ümidini kıran, bunalıma sokan, intihara, cinnete sürükleyen egemenlerin cibilliyeti budur işte!
İşsizlik korkusu ölümden beter! Kriz nedeniyle işsizlik korkusu yaşayan işçiler sigortasız, güvencesiz, güvenliksiz, çok düşük ücretlere çalışmaya razı ediliyorlar. TÜİK raporlarına göre yaklaşık 9 milyon işçi kayıt dışı yani sigortasız çalışmaktadır. Taşeronluk sistemiyle işçilerin sosyal haklarına el konulmuş durumda. Düşük ücreti, sosyal hakların olmamasını, 12-14 saate varan uzun ve yorucu çalışma koşullarını kabul etmemek işçilerin hakkı değil mi? İşçilerin, patronların ve hükümetin dayattığı kölelik koşullarında çalışmayı reddetme ve sağlıklı koşullarda çalışmayı talep etme hakları yok mu?
Resmi rakamlara göre bile 2,5 milyondan fazla işsiz var. Sendikaların rakamlarına göre ise gerçekte işsiz sayısı 5 milyonu aşmaktadır. Bu işsizlerden birisi kölelik koşullarında iş bulduğunda ve bu şekilde çalışmayı kabul etmediğinde patronlar “gördünüz mü, işçiler iş beğenmiyor” yaftasını yapıştırıyor, işçileri psikolojik baskı altına alıyorlar. Bu şekilde, çalışan işçiler de baskı altına alınmakta ve her türlü dayatmayı kabul etmeleri istenmektedir.
Patronların ve hükümetin yalanını, hilesini hurdasını açığa çıkartacak ve işlevsiz kılacak olan işçilerin örgütlü gücüdür. İşçiler örgütlü ve bilinçli olurlarsa, bu tip yalanlara kanmaz ve kendi hakları için alnı ak, başı dik bir şekilde mücadele ederler.
Fabrika Kızı
İşçilerin Sordukları/10
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...