Buradasınız
İşçi Sınıfı Köleliği Kabul Etmeyecek!

15 bin metal işçisi, düşük ücret zammını ve kötü çalışma koşullarını kabul etmeyerek 29 Ocakta greve çıktı. Ancak AKP hükümeti aynı gün grevi yasakladı. Güya işçilerin grevi, “milli güvenliğe” zarar veriyormuş! AKP, daha önce de lastik, havayolu, cam ve maden işçilerinin grevini aynı gerekçeyle yasaklamıştı. Hiç kuşku yok ki hükümetin “milli güvenlik” dediği şey, sermayenin güvenliğinden başka bir şey değildir. Grevin yasaklanması için hükümete başvuran patronların, yasak kararından sonra AKP’ye teşekkür etmeleri de bu gerçeği gözler önüne seriyor. İşçiler ne zaman haklarını arasalar karşılarında AKP’yi buluyorlar. Çünkü daha önceki hükümetler gibi AKP de sermayenin hizmetkârı olan bir hükümettir. Bu sermaye hükümeti, işçilerin en demokratik hakkı olan “grev hakkını” gasp etmiştir, çalmıştır.
AKP, iktidara geldiği günden beri işçi sınıfının haklarına saldırıp duruyor. Taşeronluk sistemini yaygınlaştıran, esnek çalışma biçimlerini yasalaştıran, emeklilik yaşını yükselten AKP hükümetidir. Son 12 yılda 14 binden fazla işçi iş kazalarında ölmesine rağmen, AKP hükümeti işyerlerini ciddi bir şekilde denetlemiyor, patronların kuralsızlığına göz yumuyor. AKP’nin amacı sermaye sınıfı için dikensiz gül bahçesi yaratmaktır. Türkiye, aynı Çin gibi ucuz işgücü cenneti haline getirilmek, sermaye sınıfının rekabet gücü arttırılmak isteniyor. Bu nedenle bir taraftan işçilerin mücadelesi engellenirken, öte taraftan da işçi ücretlerini aşağıya çekecek ve patronların kârlarını yükseltecek düzenlemeler gündeme getiriliyor.
Geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu yeniden işçilere “müjde” verdi. Bu sermaye hükümeti ne zaman işçilerin haklarına saldırsa, “müjde” diye bas bas bağırıyor. Güya kıdem tazminatı bir fonda toplanacak ve tüm işçiler kıdem tazminatı alacak! Duy da inanma! Madem AKP tüm işçilerin kıdem tazminatı almasını istiyor, o zaman ilk iş olarak şu taşeronluk belâsını yasaklasın, işyerlerini denetlesin ve kıdem tazminatı vermeyen patronlara ağır cezalar getirsin. Gerçek şu ki AKP ve patronlar, uzun bir süredir kıdem tazminatını bir fona devrederek işçilerin elinden almak istiyorlar.
İşçiler AKP’nin zerre kadar umurunda değil. AKP, kıdem tazminatını yok ederek patronların yükünü hafifletmek ve işgücü maliyetlerini azaltmak istiyor. Nitekim Davutoğlu, “müjdeli” konuşmasında bunu söylemeyi ihmal etmedi. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle patronlar, 30 günlük ücret üzerinden değil 10 ya da 15 günlük ücret üzerinden prim ödeyecekler. Yani işçilerin kıdem tazminatının yarısı çalınmış olacak. Ayrıca İşsizlik Fonu için patronlardan kesilen prim azaltılacak ve yüzde 2’lik prim tutarı binde 5’e indirilecek. Daha da önemlisi, tazminat yükünden kurtulan kapitalistler, istedikleri zaman işçileri kapının önüne koyabilecekler. Yani neresinden baksan patronlar için bal kaymak!
Bir diğer “müjde” ise özel istihdam bürolarıdır. Meclis’e gönderilen tasarıya göre, özel istihdam bürolarına “geçici iş ilişkisi kurma” hakkı tanınıyor ve bu bürolara işçi kiralama yetkisi veriliyor. Özel istihdam büroları işçi alacak ve isteyen şirkete 6 ayı geçmemek üzere günlük veya saatlik kiralayabilecek. İşçi, ücretini bürodan alırken, işçiyi kiralayıp çalıştıran patronun ise hiçbir yükümlülüğü olmayacak. Bir taraftan taşeronluk sistemini alabildiğine yaygınlaştıran AKP ve patronlar, öte taraftan işçi simsarlığı üzerinden esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmayla işçileri adeta köle haline getirmeye çalışıyorlar.
AKP’nin yaptığı her düzenleme işçileri vurmaktadır. Meselâ iş güvenliğine ilişkin düzenlemeleri içeren ve Meclis’e sevk edilen yasa tasarısına göre, sorumluluk önemli ölçüde işçinin sırtına yıkılmaktadır. İşçinin kişisel koruyucu donanım kullanmadığını, makine ve teçhizatın koruyucusunu etkisiz hale getirdiğini ve güvenlik kurallarına uymadığını iddia eden patron, işçiyi üç kez yazılı olarak uyaracak. Üçüncü ihtarda patron, “haklı nedenlerle” işçiyi tazminatsız olarak işten atabilecek. Oysa gerçekte üretimi arttırmak için makinelerin aparatlarını söktüren veya gerekli önlemleri almayan patronlardır. Bu düzenlemeyle birlikte patronlar istedikleri işçiyi “önlemleri almadı” bahanesiyle tazminatsız işten atacaklardır. Dahası gerçekleşen iş kazalarının ve işçi ölümlerinin sorumluluğu da işçinin sırtına yıkılabilecektir.
İşte AKP’nin müjdeleri bunlar. İnsan “alın müjdelerinizi başınıza çalın” demeden edemiyor. AKP, “durmak yok yola devam” ve “millete hizmet” sloganlarını kullanmayı pek seviyor. AKP’nin kimin için yola devam ettiğini ve “millete hizmet” denen şeyin aslında sermayeye hizmet olduğunu çok iyi biliyoruz. Milletin ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfı yoksullukla boğuşurken, AKP’nin hizmet ettiği sermaye sınıfı lükse boğulmakta, ihtişamlı bir yaşam sürmektedir. AKP’nin adalet ve kalkınması işte böyle oluyor!
Türkiye ucuz işgücü cennetine çevrilirken, AKP/patron işbirliğiyle işçilerin her türlü mücadelesi de kırılmak isteniyor. Grevleri yasaklayarak işçilerin elini kolunu bağlamayı, patronlar karşısında çaresiz bırakmayı amaçlıyorlar. İşçilerin mücadele etmesini, moral bulmasını ve toplumda hak arama bilincinin gelişmesini istemiyorlar. İstiyorlar ki işçiler gece gündüz çalışsın, haksızlıklara itiraz etmesin, düşük ücretlere ve uzun iş saatlerine boyun eğsin! İstiyorlar ki işçi sınıfı örgütsüz ve dağınık kalsın; taşeron sistemine, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasına, işçi simsarlığına, iş kazalarına ve iş cinayetlerine sesini çıkartmasın! Sermaye sınıfı ve onun hükümeti; çalışmaktan başka bir şey düşünmeyen, bol bol çocuk doğuran ve böylece taze işgücü ihtiyacını karşılayan, itaatkâr ve kanaatkâr bir işçi sınıfı istiyor. Yani işin özü, efendiler işçileri köleleştirmek istiyorlar.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar işçilerin mücadelesinin önüne geçemeyecekler. Grevci metal işçilerinin, Boydak, Söğüt Seramik ve maden işçilerinin Anadolu kentlerinden yükselttiği mücadele patronlara ve AKP’ye “dur bakalım!” ihtarı anlamına geliyor. Bu mücadeleyi büyütmeli ve Alevi Sünni, Kürt Türk demeden tüm işçiler olarak birleşip sermayenin ve AKP’nin saldırılarına geçit vermemeliyiz! Gelin hep birlikte haykıralım: İşçi sınıfı köleliği kabul etmeyecek!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...