Buradasınız
İşçilerin Borç Yükü Artıyor, İcra Dosyaları Kabarıyor
Enflasyon, hayat pahalılığı, düşük ücretler, alım gücünün düşmesi, işsizlik… Emekçilerin yaşamı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde ev kiraları almış başını giderken okulların açılmasıyla birlikte işçi aileleri nasıl geçineceklerini kara kara düşünüyorlar. Büyük bir lütufmuş gibi sunulan Temmuz ayındaki asgari ücret zammı çoktan erirken emekçilerin sırtındaki borç yükü katlanarak artıyor.
Bugün sokakta herhangi birini çevirip ay sonunu nasıl getirdiğini sorsak, cevap “kredi kartı ve borçla” olacaktır. Ücretler daha cebe girmeden buharlaşıp uçarken, kredi kartı kullanmayan neredeyse kalmadı. Birden fazla kredi kartı kullanmak zorunda kalanların sayısı da az değil. Son yıllarda “borcu borçla kapatmak” en sık başvurulan yol oldu ve giderek daha da yaygınlaştı. Ama aslında emekçiler borcu borçla kapatamıyor sadece öteliyorlar! Çünkü borçlar kapanmıyor, aksine büyüyor. Özellikle bankalardan alınan kredi borçları katlanarak büyüyüp kâbus haline geliyor.
Bankalararası Kart Merkezi yani BKM’nin Temmuz ayında açıkladığı verilere göre yaklaşık 84 milyon nüfusluk Türkiye’de kredi kartı sayısı 92 milyonu aşmış durumda. Yine aynı verilere göre geçen yıl Temmuz ayıyla kıyaslama yapıldığında kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeleri kartlarla yapılan ödemeler yüzde 109 artarak yaklaşık 317 milyar lira olurken, bu tutarın yaklaşık 249 milyar lirası kredi kartlarından yapılan ödemelerden oluşuyor. Yani hem kredi kartı sayısında hem kredi kartıyla yapılan alışverişlerde sıçramalı bir artış var. Peki ya borçlar?
Kredi kartı borçlarını ödeyemeyip yasal takibe düşenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Mayıs 2022 itibariyle bu sayı 4 milyonu aşmıştır. Yasal takibe düşmeyenlerin durumu ise çok da farklı değil. Tüketici Birliği Federasyonunun “Cüzdanımızda Ne var?” başlıklı araştırmasına göre kredi kartı kullananların yüzde 33’ü hesap özetinin tamamını ödeyememektedir. Yine aynı araştırmaya göre 36 milyon kredi kartının limiti daha dönem bitmeden dolmaktadır. Üstelik kredi kartıyla yapılan harcamalar lüks ihtiyaçlara yönelik değil, temel ihtiyaç maddeleri için yapılan harcamalardır. İşçi aileleri artık markette, manavda, hatta pazarda dahikredi kartı kullanmak zorunda kalıyorlar.
Kredi kartı kullanımının yanı sıra ihtiyaç kredisi alanların sayısı da artmış durumda. İktidarın çok övündüğü ekonomi politikalarından biri olan faiz oranlarının düşürülmesiyle birlikte, geçinemeyen milyonlara kredi yolu işaret ediliyor. Bankalar sürekli arayıp ihtiyaç kredisi ya da nakit avans teklifinde bulunuyorlar. Ceplerinde parası olmayan milyonlar kredi çekmek zorunda bırakılıyor. İhtiyaç kredisinde en yüksek artış gösteren il yüzde 36 ile İstanbul olurken, Kocaeli ve Ankara gibi büyük şehirler de benzer durumdalar.
Krediye başvuranların çoğu düşük limitli kredi çekenlerden oluşuyor. Bu durum ihtiyaç kredilerinin ev, arsa gibi taşınmaz malların alınması için değil, temel ihtiyaçlar için çekildiğinin göstergesidir. Yeme içme, elektrik, doğalgaz, su faturaları, okul masrafları, ulaşım ücretleri ve dahası… Bir insanın yaşayabilmesi için en asgari düzeydeki ihtiyaçlarını karşılaması bile borçsuz mümkün görünmüyor. Temmuz ayı açlık sınırı 7 bin liraya dayanmışken, yoksulluk sınırı 22 bin lirayı aşmışken asgari ücrete mahkûm edilen işçilerin önünde borç dağlarının yükselmemesi mümkün olabilir mi?
Peki ya kredi borçlarını ödeyemeyenler? Kredi borçlarını ödeyemeyen ve haciz işlemleri için icraya verilen kişi sayısı da her geçen gün artmaktadır. 2021’in sonunda yaklaşık 22,5 milyon olan icra dosyası sayısı 2022 Temmuz itibariyle 24 milyonu aştı. İcra dosyası bulunan çalışanların maaşları daha ceplerine girmeden üçte biri kesiliyor. Patronlar icralık durumda olan çalışanlarının nereye borcu olduğu da dâhil çeşitli bilgilere sahip olabiliyor. Bu durum işçiler üzerindeki baskıyı daha da arttırıyor.
İşçiler için sefalet tablosu ağırlaşıyor, yıkımın boyutları genişliyor. Elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 20’lik zamlar kışın nasıl çetin geçeceğinin habercisi. Kiraların yeni dönemde artacağı biliniyor. Bu ağır tabloya rağmen siyasi iktidar “sabır” tavsiyeleri veriyor. Sermaye sahipleri kârlarını daha da arttırmaya bakıyor. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı emekçilerin yoksulluğunu arttırırken, bankalar ve tekeller kârlarını katlayarak arttırıyorlar. Yüzde 700’lere varan kârlar açıklayan bankaların kimin parasıyla zenginleştiği emekçilerin borç dağlarından belli oluyor. Emekçilerin kursağındaki lokmayı çalanlar ülkedeki ekonomi tablosundan pek memnunlar! İktidarın dağıtmaya çalıştığı sahte umutlar artık gerçekleri gizleyemiyor. İşçiler yoksulluğun çığ olup geldiğini görmek ve bu duruma karşı güçlerini birleştirmek, bulundukları her yerde dayanışmayı büyütmek, yani örgütlenmek zorundadır.
İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Sendika Düşmanlığına, Ücret Gaspına Karşı İşçi Mücadeleleri
- Kemal Türkler’i Anıyoruz, Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı Anlayışına Sahip Çıkıyoruz
- Örgütlü Olan Kazanır!
- Körlükten Nasıl Kurtuluruz?
- Eti Krom İşçilerinin Mücadelesi Kazanımla Sonuçlandı
- Belediyelerde İşten Atma Saldırısına Karşı İşçilerin Mücadeleleri Devam Ediyor
- KESK ve Emekli Örgütlerinden Türkiye Genelinde “Sefalete Teslim Olmayacağız” Eylemleri
- Sağlık Çalışanlarından Eylem: Kadına Şiddete Hayır!
- Elektrik Kaçağıyla Ölmek Kaza Değil Cinayettir!
- Eti Krom Patronunun Tutumu Ne Anlatıyor?
- Sendikal Baskılar Sürerken Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- TÜİK’in Kayıp Sepeti
- Türk-İş, DİSK ve Hak-İş’ten Ortak Basın Açıklaması
- Çorlu Tren Katliamının 6. Yılında Hayatını Kaybedenler Anıldı
- İsrail’in Gazze Katliamı Dokuzuncu Ayında Protesto Edildi
- Göçmenlere Yönelik Irkçı Saldırılar Protesto Edildi
- Sivas Katliamı’nın 31. Yılında Hayatını Kaybedenler Anıldı
- İstanbul’da “Kayyuma Geçit Vermeyeceğiz” Mitingi
- Sendikalardan Asgari Ücrete Zam Talebiyle Eylem
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
Son Eklenenler
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...