Buradasınız
İşçilerin Gazetesi İşçi Dayanışması 100. Sayısında

İşçi Dayanışması gazetesi, elinizdeki nüshasıyla birlikte 100’üncü sayısına ulaşmış oluyor. UİD-DER tarafından aylık olarak yayınlanan İşçi Dayanışması, 8 senedir hiç ara vermeden işçilerle buluşuyor. İşçi Dayanışması’nın diğer tüm gazetelerden temel bir farkı var: İşçi Dayanışması’nda yer alan tüm yazıları işçiler kaleme alıyor, düzenliyor ve yayına hazır hale getiriyorlar. Yani elinizde, baştan sona işçilerin emeğiyle yoğrulan ve hayat bulan bir işçi gazetesi var. Ve bu gazete, 8 yıldır aralıksız çıkıyor; fabrikalarda, atölyelerde, mahallelerde, evlerde işçilerle buluşuyor. İşçi Dayanışması, işçileri küçümseyenlere meydan okuyor ve en başta UİD-DER’liler olmak üzere işçilere gurur veriyor.
Her gazetenin, derginin ya da televizyon kanalının savunduğu fikirler vardır. Daha açık yazarsak, her gazete ya da basın organı bir fikrin savunucusudur. Fikri olmayan, amacı olmayan bir basın organı olamaz. Peki, şu an yaşadığımız toplumda fikirleri belirleyen nedir? Meselâ toplumun patronlar ve işçiler biçiminde sınıflara bölündüğü; bir tarafta alın teri akıtan ve üretenlerin, öte tarafta ise alın terine el koyanların olduğu bir düzende, tüm toplumun çıkarlarını ifade eden bir gazete olur mu? Olmaz, olamaz!
Konuyu biraz daha açalım: Kapitalist sömürü düzeninde işçilerin emeği olmadan, emek ürüne dönüşmeden hiçbir zenginlik ortaya çıkmaz. Milyonlarca işçi gece gündüz arılar gibi çalışıyor, didiniyor, üretiyor ve ortaya muazzam bir zenginlik çıkıyor. Ancak emek harcama sürecinde, üretmede hiçbir rolü olmayan sermaye sınıfı (patronlar), tüm bu zenginliğe el koyuyor. Çünkü patronlar üretim araçlarının, yani makinelerin, hammaddelerin, fabrikaların mülkiyetini ellerinde tutuyorlar. Kapitalist sömürü düzeni buna imkân veriyor. Böylece toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan işçiler ve aileleri yoksulluk içinde yaşarken, bir avuç insan zenginlik deryasında yüzüyor.
Peki, bu sömürü düzeninin efendileri, yani şu bildiğimiz asalaklar, bu sefahat düzeninin değişmesini isterler mi? İstemezler! Yine soralım: Böyle bir düzende, patronların kurduğu televizyon ve gazeteler kimin görüşlerini savunur; topluma, işçilere hangi görüşleri aşılarlar? Doğal olarak egemen sınıfın, yani sermaye sınıfının! Görüleceği üzere, sınıflardan ve onların çıkarlarından bağımsız fikirler yoktur, dolayısıyla tüm toplumun çıkarlarına hitap eden televizyon, gazete veya medya kuruluşu da yoktur.
Bu sonuçtan da anlaşılacağı üzere İşçi Dayanışması, bir işçi gazetesi olarak, işçi sınıfının çıkarlarını ve dünya görüşünü savunuyor. İşçilerin bir sınıf olduğunu dile getiren İşçi Dayanışması; tüm işçileri sömürüye ve ezilmeye karşı çıkmaya, bir araya gelmeye, birleşmeye, bilinçlenmeye, sınıf dayanışmasını büyütmeye; sendikal, siyasal ve ekonomik hakları için mücadele etmeye çağırıyor. İşçi Dayanışması, insanın insanı sömürmediği, savaşların, her türlü ezme ve ezilme ilişkisinin son bulduğu, kadınların şiddet görmediği, insanın özgür ve mutlu olduğu bir dünya için mücadele ediyor. İşçilerin bu düşünceler etrafında toplanmasını hedefleyen İşçi Dayanışması, işçilerin sesi ve kürsüsüdür.
Hangi millet, din veya mezhepten olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar tüm dünyanın işçileri kardeştirler. Türk, Kürt veya İngiliz, işçilerin çıkarları ortaktır. İşte bu bakış açısıyla yayın yapan İşçi Dayanışması, işçi sınıfının uluslararası bir sınıf olduğunu, tüm dünyada işçilerin birleşmesi gerektiğini haykırıyor.
Hangi sermaye gazetesi toplumdaki sınıfsal farklılıklara, çelişkilere, işçilerin sömürülmesine, haksızlığa dikkat çekiyor? Hangi sermaye gazetesi veya televizyonu, işçileri bu sömürü düzenine karşı mücadele etmeye ve onu değiştirmeye çağırıyor? Hiçbiri! Sermaye medyası, toplumdaki tüm gerçeklerin üzerini örtmek, emekçi halkın bilincini bulandırmak, uyutmak amacıyla yayın yapıyor. Sömürü düzenini, sömürüyü, haksızlığı, adaletsizliği işçilere bir kader olarak benimsetmek istiyor. Diziler, reklamlar, haberler hep bu amaca hizmet ediyor. Meselâ işçiler haklarını aradıkları zaman işçilerin mücadelesi karalanıyor ve hatta işçiler “terörist” olmakla suçlanıyor. Ne de olsa medya, sahibinin sesidir.
Her ay 150’ye yakın işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor. Yalnızca 2015’te 1735 işçi iş kazalarında yaşamını kaybetti. Peki, kim sorumlu? Elbette gerekli güvenlik önlemlerini almayan patronlar ve işyerlerini gerektiği gibi denetlemeyen AKP hükümeti… İş kazalarının ve işçilerin ölmesinin sebebi patronların kâr hırsı ve açgözlülüğüdür. Tam da bundan dolayı sermaye medyası, iş cinayetlerine yer vermez, vermek zorunda kaldığında ise bu gerçekleri açıklamaz.
Sermaye sınıfı ve ona hizmet eden hükümet, yıllardır işçilerin haklarına saldırıyor. Meselâ geçtiğimiz günlerde kiralık işçilik yasası Meclis’te kabul edildi. Sermaye medyası, işçilerin bir köle gibi kiralanmasını getiren bu yasayı “müjde” olarak sundu! Keza işçilerin iş güvencesini ortadan kaldıran kıdem tazminatını fona devretme planları da “müjde” olarak sunuluyor. Yani gerçekler temelinde değil, patronların çıkarları temelinde haber yapılıyor.
İşte işçi sınıfının sesi İşçi Dayanışması, tüm bu gerçekleri işçilere açıklıyor, patronların yalanlarını teşhir ediyor. Tam da bundan ötürü, bu gerçekleri kavrayan her işçi, İşçi Dayanışması’na sahip çıkmalıdır. İşçi Dayanışması tüm fabrikalarda, atölyelerde, sendikalarda, işçi mahallelerinde işçilerin kürsüsü haline gelmeli, tüm işçilerin sesi olmalıdır. İşçi Dayanışması gazetemize sahip çıkalım, büyütelim!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
Son Eklenenler
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...