Buradasınız
İşçilerin Sorunlarına Kim Sahip Çıkacak?
İşçilerin dünya kadar sorunu var. İlk elden şunları sayabiliriz:
Ücretler düşük; milyonlarca işçi ya asgari ücret ya da onun biraz üzerinde bir ücret alıyor. İşçiler gelirlerini artırmak için sürekli fazla mesailere kalıyorlar. Ailelerinin yüzünü göremiyor, sosyal yaşamdan kopuyorlar. Geçim sıkıntısı işçilerin belini büküyor, hayatı zehir ediyor.
Çalışma saatleri alabildiğine uzun. Haftalık çalışma süresi 70-75 saate kadar çıkıyor. Zaten gerektiği gibi beslenemeyen işçiler, uzun çalışma sonucunda tükeniyorlar.
Patronlar, daha fazla kâr elde etmek için gerekli iş güvenliği önlemlerini almıyorlar. Bu nedenle her ay ortalama 100 işçi iş kazalarında yaşamını kaybediyor, çok daha fazlası sakat kalıyor. Patronlara göre iş güvenliği için harcanan para çöpe atılmış kâr demektir. Onlar için önemli olan işçiler değil sermayedir.
Kısa süreli sözleşme, sigortasız ve sosyal haklar olmadan çalışma demek olan taşeronluk sistemi almış başını gidiyor. AKP hükümeti, taşeronluk sistemini genişleten bir yasa hazırlamış durumda. Bu yasa kabul edildiğinde taşeronlar tüm işleri yapabilecek ve taşeronun girmediği işyeri kalmayacak.
İşsizlik çığ gibi büyüyor, resmi rakamlara göre üç milyon işsiz var.
Patronlar ve AKP hükümeti, kıdem tazminatını bir fona devrederek ortadan kaldırmak istiyorlar.
İşçilerin sendikalaşmasını zorlaştıran yasalar yerli yerinde duruyor, sendikalaşan işçiler işten atılıyorlar.
Bu listeyi uzatmak mümkün, eksik olanları siz tamamlayın.
Peki, işçilerin bu kadar sorunu varken, bu sorunlar neden gündeme gelmiyor? Neden bu sorunlar Meclis’te tartışma konusu olmuyor? Neden AKP, CHP ve MHP gibi partiler bu sorunlara sahip çıkmıyorlar?
Her işçi kardeşimiz bu soruları kendine sormalı ve cevap aramalıdır.
İşçilerin sorunları basit, gündeme alınmayacak sorunlar mı? Elbette değil.
Milyonlarca işçi ve onların ailelerini kapsayan, toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının sorunlarından söz ediyoruz. İşçilerin emeği olmadan hiçbir şey yerinden kıpırdayamaz, üretim olmaz, toplum aç kalır.
O halde, on milyonlarca insanı ilgilendiren sorunlara neden sahip çıkılmıyor?
Öncelikle şu hususun altını çizelim: AKP, CHP ve MHP gibi partiler işçilerin sorunlarına sahip çıkmazlar. Çıkmazlar, çünkü bu partiler patronların kâr düzeninin hizmetkârıdırlar.
Bu partiler, patronların çıkarları için kurulmuşlardır.
Bu partiler, egemen sömürücü sınıfın çeşitli kesimlerini temsil etmektedirler.
İşte bu nedenle işçilerin sorunlarına sahip çıkmaz, bu sorunların çözülmesi için mücadele vermezler. Bazen, birbirlerini sıkıştırmak ve özellikle de seçimlerde oy toplamak için işçilerin bazı sorunlarını çözeceklerini vaat ederler. Ama seçimler bitince işçileri unuturlar.
Bugün işçilerin güçlü örgütleri olmadığı için, işçilerin yaşadığı sorunlar gündem olmuyor ve üzeri kolayca örtülüyor.
Bilhassa AKP, CHP ve MHP eliyle toplumda yaratılan yapay kutuplaşma, işçilerin sorunlarını bastırıyor, gözlerden ırak kalmasına neden oluyor.
AKP, toplumu kutuplaştırmak amacıyla dindar ve dindar olmayan ayrımı yapıyor; insanların dini duygularını sömürerek mütedeyyin kesimleri arkasına yığmaya çalışıyor. 11 yıldır iktidarda olmasına, devletin dümenine oturmasına ve kendi patronlarını Karun kadar zengin etmesine rağmen ağlıyor. “Bizi iktidar yapmak istemiyorlar, bizi iktidardan düşürmek istiyorlar” diyerek mağdur rolü oynuyor.
Başörtüsü yasağını tam olarak kaldırmayarak, başörtüsünü kendi siyaseti için kullanmaya devam ediyor.
İnsanların yaşam tarzına müdahale eden AKP, “dediğim dedik çaldığım düdük” misali toplumun her alanını kendi arzuları temelinde düzenlemek istiyor. Demokratik hakkını arayan herkesi polis copuyla ve gazıyla susturmaya çalışıyor. Baskı ve zorbalığa tepki gösterenleri “terörist” ilan ediyor. Böylece hem devlet zorbalığını hem de gerçek sorunları gözlerden saklamış oluyor.
Patronlar sınıfının bir kesimi ve CHP ise, AKP’yi sıkıştırmak için bu kutuplaşmadan yararlanıyorlar. CHP, toplumun laik kesimlerini ve Alevileri arkasına alacak şekilde bir siyaset izliyor. Seçkinci bir dil kullanıyor, toplumun diğer kesimlerini umursamıyor, yapay kutuplaşmayı derinleştiriyor.
MHP, Kürt düşmanlığı yapıyor. Toplumu Türk ve Kürt karşıtlığı temelinde ayrıştırmaya, milliyetçiliği kullanarak oy toplamaya çalışıyor.
Tüm siyaset yapay kutuplaşma/cepheleşme üzerine kurulmuş durumda.
Utanmadan demokrasiden dem vuran bu partiler, toplumu bölüyor ve karşılarına aldıkları kesimlerin haklarını umursamıyorlar. Eğer bu partiler gerçekten demokrat olsalardı, toplumdaki sorunları istismar etmez, tüm demokratik sorunları çözmek için çalışırlardı.
Yaratılan yapay kutuplaşma hiçbir şekilde işçilerin çıkarına değildir. Zira bu kutuplaşma işçileri bölmekte ve karşı karşıya getirmektedir. Oysa asıl kutuplaşma işçi sınıfı ve patronlar sınıfı temelinde vücut bulmalıdır: Onların sınıfı ve bizim sınıfımız, onların çıkarları ve bizim çıkarlarımız! Biz işçiler kendi çıkarlarımız için bir sınıf olarak birleşebilmeliyiz.
Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni, başörtülü ve başı açık demeden tüm işçiler ele ele vermeli ve bize dayatılan bu yapay kutuplaşmayı aşmalıyız.
Biz işçi sınıfıyız; buna göre hareket etmeli, sorunlarımızı gündeme getirmek için yapay ayrımları ortadan kaldıracak bir siyaset izlemeliyiz.
Biz UİD-DER’li işçiler olarak ilan ediyoruz: Gerçek demokrasinin savunucusu işçi sınıfıdır. Toplumun hiçbir kesimi kendi yaşam biçimini diğerine dayatamaz. Toplumun tüm kesimleri, hiçbir baskı olmadan kendi inançlarını yaşayabilmelidir: Tüm inançlara özgürlük!
Alevilerin talepleri demokratik bir haktır ve karşılanmalıdır.
Başörtüsü yasağı kaldırılmalı, başörtüsü üzerinde devam eden tartışmalar son bulmalıdır.
Kürt halkının demokratik talepleri yerine getirilmeli ve barış sağlanmalıdır.
Tüm bu talepler demokratik taleplerdir ve bu taleplerin yerine getirilmesi işçilerin çıkarınadır. İşçiler bu sorunlara sahip çıkar ve çözülmesi için mücadele verirlerse, patron partileri toplumu kutuplara/cephelere bölemezler.
İşçilerin sorunlarına ancak işçi örgütleri sahip çıkabilir. Aynı UİD-DER gibi!
Tüm işçi kardeşlerimizi, toplumun tüm kesimlerinin demokratik sorunlarını sahiplenen ve işçilerin sorunlarını çözmek için azimli ve kararlı bir mücadele yürüten UİD-DER saflarında birleşmeye çağırıyoruz.
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...