Buradasınız
İşçinin İşçiyle Kavgası Olur mu?
Grev ve sendikalaşma deneyimi yaşayan işçiler, öncesinde birbirlerine selam dahi vermediklerini, birbirlerini doğru dürüst tanımadıklarını, küskün veya kavgalı olduklarını dile getirirler. Yıllar boyunca aynı fabrikada çalışan, birlikte yemek yiyen, ailelerinden çok birbirlerini gören işçilerin bu denli yabancı olmalarının sebebi nedir?
İşçilerin hak almak için patronlarla değil de, incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden dolayı birbirleriyle kavga etmelerinin temel nedeni birlik olamamaktır. İşçilerin birbiriyle rekabete düşürülmesi patronların çok sık başvurdukları, işçilerin de çok sık aldandıkları bir oyundur. Bölünen ve sınıf temelli bir bakış açısına sahip olmayan işçiler, yaşadıkları acı ve ıstırabın gerçek nedenini fark edemezler. Örneğin zam dönemlerinde işçilerin ücretlerine beş on lira farklı farklı zam yapan patron, bu durumun işçiler arasında kıskançlığa neden olacağını adı gibi bilir. Aynı işi yaptıkları halde ücretlerinin küçük de olsa farklı olması, işçileri birbirine düşman eder. İşçilerin “hemşericilik” ve “mezhepçilik” temelinde bölünmeleri de patronların körükledikleri ayrımlardan biridir. “Prim ve performans ödülleri”, “ayın işçisi” gibi işçileri yarıştıran ve rekabete sokan uygulamalar da, gerçekte işçilerin birbiriyle olan bağlarını koparma amacı gütmektedir.
Patronlar karşısında birlik olamayan, yani örgütsüz ve bilinçsiz olan işçiler, sürekli diğer işçilere diş bilerler. Kendisi dışındaki işçilerin “çıkarcı”, “yalaka”, “ispiyoncu olduğu” gibi abartılı düşüncelere kapılırlar. Birbirlerinin açığını bulup dedikodu malzemesi yaparlar. Rapor alan, yemekten 3 dakika geç dönen, tuvalete diğer işçilere nazaran nispeten sık çıkan, cep telefonuyla konuşan işçiler, patronlardan önce işçiler arasında eleştiri konusu olur. Bu hal ve gidişat sinirlerin yıpranmasına, ilişkilerin bozulmasına neden olduğu gibi, hiçbir işçiye herhangi bir yarar sağlamaz. Sonuçta patron tam da böylesi bir düzende ücretleri yükseltmez, çalışma koşullarını ağırlaştırır, sağlık ve güvenlik tedbirlerini umursamaz olur. İşçiler durumu düzeltmek için mücadele etmek zorunda olduklarını fark ettiklerindeyse aradaki rekabet ve kavgaları aşmaları, başarıya ulaşmaları çok zor olur.
Böylece işçiler, şu fıkradaki gibi ibretlik duruma düşerler: Cehennemde her bir kuyunun başında bir zebani nöbet tutuyorken, bir kuyunun başında kimsenin nöbet tutmadığını fark edenler olur. Bunun nedenini sorduklarında “bizim o kuyunun başında durmamıza gerek yok, çünkü onların içinden biri kurtulmak için yukarı çıksa diğerleri paçalarından tutup kendileri aşağıya çekiyor” diye cevap alırlar. Bu örnek çok şey anlatıyor. Sınıfını, safını, yani yerini bilmemek, birlik olmamak! Bu durum; ücretlerin düşmesinin, iş saatlerinin artmasının, taşeronlaştırmanın yaygınlaşmasının, kölelik bürolarının yasalaşmasının ve sendikalı işçi sayısının düşmesinin nedenlerini de özetliyor.
Türkiye işçi sınıfı bu duruma birden bire düşmedi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlenmelerini dağıttı. Sermaye yanlısı hükümetler sürekli patronlar lehine çalıştı. Sendikaları ele geçiren bürokrat sendikacılar, patronların koltuk değneği görevini üstlendiler. Öncü ve mücadeleci işçiler planlı bir şekilde işten atıldılar. İşçiler arasında doğru fikirleri yayan, birlik olmaya çağıran işçiler olmayınca moraller bozuldu, umutlar kırıldı ve hayaller söndü gitti. Bu durumda fabrikaları dolduran 12 Eylül sonrasının genç işçi kuşakları, geçmişteki mücadelelerden ve deneyimlerden habersiz kaldılar. İşçileri din, dil, ırk temelinde böldükçe bölen patronlar tarihlerinde hiç kazanmadıkları kadar çok kazanmaya başladılar.
En başa dönersek işçiler grevler örgütlediklerinde, hakları için birlik olduklarında birbirinin düşmanı değil sınıf kardeşi olduklarını çok çarpıcı bir şekilde yeniden kavrıyorlar. Kol kola yürüyüşler, hep beraber söylenen türküler, çekilen halay ve horonlar, zorlukların birlikte aşılması da gösteriyor ki, insanı insan yapan rekabet değil dayanışmadır. Bizi bugünkü durumdan kurtaracak olan şey sınıf bilinci ve birlik olmaktır. O halde patronların yalan, hile ve adatmalarıyla sınıf kardeşlerimizle kavgayı bırakıp, sınıf dayanışmasına güç verelim.
Bir Eşit midir Bire?
DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
Son Eklenenler
- 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma Katliamının 10’uncu yılında Soma ve İstanbul başta olmak üzere pek çok yerde eylemler yapıldı. Somalı madenciler anıldı, iş cinayetleri protesto edildi. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri...
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.