Buradasınız
İşsizlik, Yoksulluk ve Çaresizlik
Pendik’ten bir işçi

Yoksulluğumuz büyümeye devam ediyor. Ekonomik krizle birlikte biz işçilerin yaşamı daha da zorlaşmaya devam ediyor. İşsizliğin artmasıyla birlikte insanlar ev kiralarını ödeyemez hale gelip sokağa atılıyorlar.
Şanlıurfa’da evinin kirasını ödeyemediği için oturduğu evden çıkmak zorunda kalan 55 yaşındaki Kâzım Polat günlerdir bu soğuk kış gecelerinde bir parkta yere serdiği battaniyeye sarılarak ısınmaya çalışıyor. Mahalle sakinleri bu adamın yanına gidip durumu anlamaya çalışıyorlar. Neden sokakta kaldığını soruyorlar. O da anlatıyor; “İki oğlum, bir kızım, üç çocuğum var. İki oğlum küçük olduğu için, birisini halasına diğerini ise ablasına bırakmak zorunda kaldım. Kızım evli ancak, eşi engelli ve kendilerini zor geçindirdiği için onların da huzurunu kaçırmak istemedim. Allah onların da yardımcısı olsun. Kiralar çok pahalı, ödeyemediğim için perişanım, mecburen parkta yatmak zorundayım, başka çarem yok” diyor. İşsiz olan Polat hurdacılık yaparak geçimini sağlıyormuş. Ama artık iş de yok diyor. “Benden başka kimsem de yok” diye ekliyor. Mahalle sakinleri adamcağıza yemek götürüyorlar. Yemek götürenlerden biri, “bu nasıl insanlık, vicdansızlık bu” diye tepkisini dile getiriyor.
Aylarca işsiz kalıp, bir çıkış yolu bulamadığı için insanların intihar ettiklerini duyuyoruz. Semt pazarlarında meyve-sebze tezgâhlarının kalkmasını bekleyip, geriye kalmış çürük, kötü durumda olan sebzeleri toplayanları fazlasıyla görür olduk. İnsan ister istemez soruyor “bu nasıl vicdansızlık?” diye. Ama bu soruyu kime ya da kimlere sormalıyız? Bu soruların muhatabı bizleri bu hale getiren bu düzenin egemenleridir. Bir tarafta çatlayıncaya kadar yiyip içen patronlar sınıfı, diğer tarafta akıl almaz bir yoksulluk içinde yaşayan işçi sınıfı. Yaşadığımız bu düzende adalet sadece kâğıt üzerinde yazılı. Gerçekte ise, adaletin hiçbir şekilde olmadığını hayatımızın her alanında yaşıyor ve görüyoruz. Patronlar sınıfı ekonomik kriz olduğunda biz işçilerden hep fedakârlık yapmamızı beklerler, daha çok çalışıp az ücret almamızı isterler. Zaten az olan aşımızı daha da azaltmanın derdine düşerler. Çünkü onlar lükslerinden fedakârlık yapmak istemezler. Krizin bedelini bize ödetmek isterler. Sanki krizi biz çıkartmışız gibi! İnsanlar sokakta kalmış, aç kalmış, ya da ölmüş onların zerre kadar umurlarında değildir. Onlardan vicdanlı olmalarını beklemek beyhude bir çabadır. Bu düzen egemenlerin çıkarları üzerine kuruludur. Gerisi teferruattır. Sorunları yaratan bu sistem, yarattığı sorunlara çare olabilir mi?
Bu krizi biz yaratmadık ve bedelini de bize ödetmelerine izin vermemeliyiz. Hayatın zorluklarıyla baş etmeye çalışan biz işçi ve emekçiler sorunlarımıza ortak çözüm bulmak için bir araya gelmek zorundayız. Başımıza bir iş geldiğinde ilk yardıma koşan yine kendi sınıfımızın insanları oluyor. Çareyi bulacak olan sınıf da bizim sınıfımız, yani işçiler. Yani dert de bizde derman da bizdedir. Yeter ki birlik olup gücümüzün farkına varalım.
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...