Buradasınız
İşte Türkiye’de Fon Gerçeği

Hükümetin kıdem tazminatını fona devretmek istemesi, bugüne kadar kurulan fonları ve bu fonların nasıl yok edildiğini bir kez daha gündeme getirdi. Büyük iddialarla, işçilerde yaratılan umut ve beklentilerle kurulan fonlar, amaçları dışında kullanılmış ve yağmalanmıştır.
İlk kurulan fonlardan biri, kısa adıyla KEY yani Konut Edindirme Yardım Fonudur. 1987’de Turgut Özal iktidarı döneminde kurulan KEY, işçilerin konut sorununu çözeceği iddiasıyla pazarlanmıştı. Ancak KEY sayesinde tek bir işçi bile ev sahibi olamadı. Emlak Bankasının kontrolü altında olan KEY, bir taraftan hükümetin kullanımına açılırken, öte taraftan da iktidar, patronlar ve bürokrasi eliyle hortumlandı. KEY kesintileri 1995’te son buldu. İşçilerin ücretlerinden yapılan kesintilerle oluşturulan fonun içi boşaltıldı ve bir kabuğa dönüştürüldü. 1999’da patlak veren Emlak Bankasındaki yolsuzluk, KEY’in büyük ölçüde hortumlandığını gözler önüne serdi. Yolsuzluğun ayyuka çıkması üzerine, fonda biriken paranın sahiplerine ödenmesine karar verildi. Ancak 1987’den 1999’a kadar biriken para hortumlandığı için kimi işçiler 1 lira kimileri ise en fazla 500 lira alabildiler.
KEY’den bir yıl sonra kurulan bir başka fon ise, kısa adıyla Tasarruf ve Teşvik Fonuydu. Mart 1988’de kurulan ve Nisan 2003’te tasfiye edilen fonun akıbeti de KEY’den farklı olmadı. İşçilerin ücretinden kesintilerle oluşturulan tasarruf fonunda biriken muazzam miktarda para; bütçe açıklarında kullanıldı, hortumlandı ve yağmalandı. 2003’ten sonra nema adı altında geri ödenmesine karar verilen fondan işçilerin cebine ise, bir aylık mutfak masrafı bile girmedi.
Fonların nasıl yağmalandığını, hortumlandığını veya patronlara peşkeş çekildiğini İşsizlik Sigortası Fonunun kullanılma biçimi çok net bir şekilde anlatıyor. İşsizlik fonunun amacı, işsizlik süresi boyunca işçinin geçinebileceği bir gelir elde etmesidir. Fakat işçilerin bu fondan yararlanmasının önüne pek çok engel konmuş durumda. İşçilerin çoğu işsizlik fonundan yararlanamazken, AKP hükümeti bu fonda biriken muazzam miktarda parayı dilediği gibi kullanıyor ve patronların kasasına aktarıyor. İşsizlik fonu; işsizliği azaltma ve işgücünü nitelikli hale getirme adı altında patronlara peşkeş çekiliyor. Meselâ 7 Şubatta sözde istihdam seferberliği başlatan hükümet, işsizlik fonundan 11 milyar lira kaynak aktardı. Ancak bu da yetmemiş olacak ki hükümet, işsizlik fonunda biriken 105 milyar liranın yarısını kullanma kararı aldı. Böylece işçilerin parası büyük miktarlar halinde patronlara aktarılmış olacak.
Lakin hükümet ve sermaye sınıfı dur durak bilmiyor. Son derece düşük olan işçi ücretleri yeni fonlarla ve kesintilerle daha da kuşa çevrilmek isteniyor. İşçilere sorulmadan, işçilerin iradesi yok sayılarak oluşturulan BES bu gerçeğin ifadesidir. Hükümete göre zorunlu bireysel emeklilik sigortasıyla tüm işçiler, güya ikinci bir emeklilik hakkına kavuşmuş olacaklar. Oysa bu kocaman bir yalandır ve amaç işçilerin bilincini bulandırmaktır. BES’in ne olacağını anlamak isteyen işçilerin daha önceki fonlara bakması yeterli olacaktır.
Sırada ise kıdem tazminatı fonu var. Kıdem tazminatını fona aktarmak isteyen hükümet, işçilerin iş güvencesini yok etmek istiyor. Hükümet, fonla birlikte tüm işçilerin kıdem tazminatı alacağını iddia ediyor. Oysa fonla birlikte işçilerin işten atılmasını frenleyen mekanizma ortadan kalkmış olacak. Diğer taraftan kurulacak kıdem fonu 10 yıl boyunca işçilere kapalı olacak. 10 yılını dolduran işçi ise, ancak belirli koşullarla fondaki parasının bir miktarını alabilecek. Üstelik kıdem fonu üzerinde işçilerin hiçbir söz ve denetim hakkı olmayacak. Kıdem fonunun da aynı işsizlik fonu gibi yağmalanacağı bir sır değil.
Peş peşe yeni fonları gündeme getiren hükümetin amacı büyük fon havuzları kurmaktır. Böylece işçilerin ücretlerinden kesilen bu fon havuzları sayesinde bütçe açıklarını kapatabilecek, borçlanma için bu fonları garanti olarak gösterebilecek, yatırım adı altında kullanabilecek ve patronlara peşkeş çekecek. Bu durum, işçi sınıfının neden bu fonlara karşı durması, mücadele etmesi ve kıdem tazminatına sahip çıkması gerektiğini gözler önüne seriyor.
15-16 Haziran’da Emekçi Kadınlar
İşsizlik ve Gençlik
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/