Buradasınız
15-16 Haziran’da Emekçi Kadınlar

1970 yılının 16 Haziran sabahı, günlerden Salı. Polis telsizlerinden şu bilgiler veriliyor: “Levent ve çevresindeki bütün fabrikalardaki çalışan işçiler işi bıraktı, efendim. Hepsi kapılardan çıkıyor, efendim... Bazılarının ellerinde sopalara takılmış kartonlar var... Yazıları okuyamıyorum... Şimdi birisini seçebildim, efendim. ‘Sendikamız anamız, feda olsun canımız’ yazıyor... Evet, anaları sendikaymış efendim. Birisinde ‘Demirel istifa’ yazılı... Hepsi Tekfen Fabrikasına doğru yürüyor efendim...” “…Hayır ellerinde bir şey yok. Bazılarının elinde sopa var, pankart astıkları sopa gibi şeyler efendim. Kadın işçiler öne geçti, efendim.”
O sabah yürüyüşe, kadın işçilerin yoğun olduğu Levent ve çevresindeki fabrikalardan akın akın işçi katılıyordu. Bir önceki günden de çok işçi vardı yürüyüşte. Hele kadın işçilerin sayısı iyice artmıştı. Ağır baskı ve sessizlikle geçen uzun yılların ardından, 1960’larda buz kırılmış, yol açılmıştı. 16 Haziran, tam on yıldır yükselişte olan işçi hareketinin yakaladığı bir doruktu. Bu tarih, Türkiye’deki emekçi kadınların da mücadelede o güne dek ulaştığı en yüksek zirveydi.
1970 Haziranına gelinceye kadar işçiler fabrikalarda iyice güçlenmişlerdi. Kıpır kıpırdı işçiler ve patronlar sınıfına karşı örgütlüydüler. DİSK ve onun belkemiği Maden-İş Sendikasında örgütlü metal işçileri, patronlar sınıfına karşı her yerde mücadele etmekte ve söke söke haklarını almaktaydılar. O yıl Haziran ayı çok daha sıcak geçecekti. Fabrikalar gürül gürül, makineler tıkır tıkır işlemekte, işçiler kadın, erkek durmadan çalışmaktadır ama patronlar sınıfı huzursuzdur. Çünkü açgözlülükle sömürdükleri, insan yerine koymadıkları işçilerin öfkesi iyice büyümektedir. Patronlar enselerinde işçilerin soluklarını hissetmekte, servetlerini kaybetmekten ölesiye korkmaktadırlar.
Dönemin sermaye iktidarı, işçi sınıfının bu gücünü kırmak için onun birliğini dağıtmaya karar verdi. Patronlar ve hükümet, DİSK’e karşı saldırıya geçti. DİSK’i etkisiz hale getirmek için yasa çıkarmaya kalkıştı. İşçilerin örgütünü yok etmeden sömürüyü rahatça devam ettiremeyeceklerinin farkındaydılar. Ama işçi sınıfı buna boyun eğmedi ve 15-16 Haziran günlerinde İstanbul ve Kocaeli’nde yer yerinden oynadı. İşte o sıcak günlerde kadın işçiler de cesurca mücadelenin ön saflarında yer aldılar.
O güne kadar kadın işçiler talepleri için birlikte mücadele etmişlerdi. Grevlerde, dayanışma komitelerinde hep yana yana olmuş, omuz omuza vermişlerdi. Yükselen işçi hareketi tüm toplumu etkilemiş, emekçi kadınlar da giderek daha etkili biçimde mücadele içinde yer almışlardı. O yıllarda başını DİSK Maden-İş’in çektiği grev ve fabrika işgalleri artarken, emekçi kadınlar ise bu mücadelelerin başarıya ulaşması için grev ve dayanışma komitelerinde yer almaya başlıyorlardı. Grev ve direniş alanlarına ziyaretler örgütlüyor, işçilere destek sunuyorlardı.
1970’ler boyunca çok daha fazla sayıda emekçi kadın, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) gibi mücadele örgütlerinin çatısı altında bir araya gelmeye devam etti. Maden-İş’in örgütlü olduğu fabrikalar başta olmak üzere, işçi eğitimlerine katılan kadın sayısı arttı. Mücadeleye katılan kadınlar bir yandan sınıf bilinciyle donanırken bir yandan da bunu işçi mahallelerine taşıdılar. Okuma-yazma bilmeyen emekçi kadınlara okuma-yazma öğrettiler. Her bir grev ve direniş alanını kendi mücadele alanları yaptılar. Oralara ziyaretler örgütlediler, dayanışma ağları kurdular. Çalışan kadınların en yakıcı ihtiyaçlarından biri olan kreş hakkı için kampanyalar örgütlediler. Eşit işe eşit ücret mücadelesi verdiler. Patronlar sınıfının kadını yok sayan, gerici propagandasına karşı durdular. İşçi sınıfına yönelik faşist saldırılara karşı mücadele bayrağı açtılar. Yani sadece sendikal hak ve çıkarları için değil, daha güzel bir dünya, eşit ve özgür bir gelecek için de korkusuzca ileri atıldılar.
O günlerin mücadelelerinden ders çıkarıp, bu günden gelecek günlere hazırlık yapmak gerek. 15-16 Haziranı var eden ve 1970’lerdeki mücadeleleri örgütleyen emekçi kadınların bize bıraktığı mirasa sahip çıkalım.
Elleri Var Özgürlüğün
İşte Türkiye’de Fon Gerçeği
- Adımız, Yerimiz, Sınıfımız
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Kadının Yükselişi İnsan Soyunun Yükselişidir!
- Aynı Duygularda Ortaklaştığımız UİD-DER’li Emekçi Kadınlara Selam!
- Çocuklarımızın Sağlığı ve Geleceği İçin Örgütlenelim!
- Çocuklarımızın Aşı Hakkı İçin Mücadele Etmeliyiz
- Kocaeli’den Emekçi Kadınlar: 1 Mayıs’ta Kalabalığın Değil Birliğin İçindeydik
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi 1 Mayıs’ta da Emekçi Kadınlarla Büyüdü
- Mavi Gökyüzü Altında Özgürdük 1 Mayıs’ta
- UİD-DER Kadın Komitesi: 1 Mayıs’ta Birlik, Dayanışma ve Coşkumuzla UİD-DER Kortejinde Buluşalım!
- Emekçi Kadınlar: “Biz ve Çocuklarımız UİD-DER’de Değişip Dönüşüyoruz!”
- 1 Mayıs’ta Öfkemizi Birleştirelim!
- İtalyan Emekçi Kadınların Mücadele Şarkıları
- UİD-DER’in Mutfağında Çok Emek Var
- Kapitalizmin Mezarını Kazacağız!
- Daha Güçlü Yumruklar, Daha Umutlu Çocuklar
- Savaş ve Ekmek
- Kim Konuşuyor, Kadına Yönelik Şiddeti Kim Kışkırtıyor?
- 8 Mart Bize Yol Gösteriyor
- Dünyada 8 Mart: Emekçi Kadınlar Meydanlarda!
- Kavanozu Sallayan Kim?
- Adımız, Yerimiz, Sınıfımız
- Toplum, Gençlik ve Anlam Sorunu
- Pasifik’te Bir Bulut ve Japon Balıkçısının Sözü
- Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
- Rajapaksa Hanedanlığı Yıkıldı Ama Daha Fazlası Gerek!
- Modern Sirk Evimizde, Cebimizde!
- Bitcoin Deyip Geçme!
- Emekçiler Ayakta: Kapitalizm İsyankâr Kışları Hazırlıyor!
- İşçi Dayanışması 172. Sayı Çıktı!
- Her Şey Değişir, Bu Düzen de Değişecek!
- Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürzün Dinmeyen Sesi
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Kapitalizm Hayalleri de Öldürür!
- Korkuyorlar: Türkülerden, Şafaktan ve Ümitten!
- Nedir Bu Kimsenin Beğenmediği İşler?
- Sermayenin Çarkı Dönüyor Milyonların Yoksulluğu Büyüyor
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
Son Eklenenler
- Onlar komşumuz, iş arkadaşımız. Aynı mahallede, aynı sokakta yaşıyoruz; aynı işyerlerinde çalışıyoruz. Ama kim olduklarının, adlarının, geçmişlerinin bir önemi yok. Onlar mülteci, onlar göçmen… Türkiye’de Suriyeliler, Afganlar”, Amerika’da “...
- Son dönemde dünya genelinde internet ve sosyal medyada yoğun rağbet gören bir teori var, karınca teorisi. Bu teorinin ne kadar bilimsel olduğu tartışmalıdır ama anlatı siyasal ve toplumsal alanla kesiştiği için ilgi görmektedir. Anlatı şöyle: “Gidin...
- En yakın akrabalardan işyerlerimizdeki işçi arkadaşlarımıza dek çevremizdeki insanların sözlerine kulak verdiğimizde, deryada yaşayıp deryadan bihaber olduklarını anlarız. Sıcağı sıcağına canlarını yakan ekmek fiyatının iki katına çıkmasını bile...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, işverenden ücretlerinin iyileştirilmesini talep etmiş fakat işveren bu talebi geri çevirerek...
- İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ETF Tekstil fabrikasının patronu fabrikayı kapatacağını duyurup ilk etapta 30 işçiyi işten atmış işçilere ihbar tazminatını ödemeyeceğini, kıdem tazminatının ise yüzde 70’ini ödeyeceğini duyurmuştu. İşçiler işten...
- Türkiye’de neredeyse yüzde 200’e varan enflasyon ücretleri her geçen gün eritirken işçilerin tepkisi de giderek artıyor. Her gün bir fabrikada, şantiyede, lojistik deposunda işçilerin mücadelesi başlıyor.
- Çalıştığım işyerinde arkadaşım Erman abi, televizyon kanallarının popüler yarışması MasterChef’de yapılan bir yemeği çok beğenmiş, çay molasında ballandıra ballandıra anlatıyordu. 350 gram dana bonfile, dana füme, 300 gram kestane mantarı, tereyağı...
- “Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim....
- Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.” Böyle diyordu işçi sınıfının yazarlarından...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, ücretlerinin iyileştirilmesini talep ettiler. Ancak Standart Profil yönetimi işçilerin bu...
- 1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim...
- Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan...
- İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl öncesine uzanıyor. Bu tarih içinde kısacık bir zaman dilimine yayılan ve birkaç yüzyıllık ömrü olan kapitalist sömürü düzeni, insanlık tarihinin en kanlı dönemini temsil ediyor. Yaşanan iki dünya savaşı, bugün içinde...