Buradasınız
İşyeri Temsilcileri İşçilerin Temsilcileri Olmalıdır!
Sendikalı işyeri sayısı her geçen gün azalıyor. Buna paralel olarak da işçi sınıfının kazanılmış hakları patronlar tarafından bir bir geri alınıyor. İşçi sınıfının örgütlü gücünü temsil etmesi gereken sendikalar, buna karşı gerektiği ölçüde tepki göstermiyorlar. Bunun en önemli nedeni sendikaların tepesine çöreklenen sendika bürokratlarıdır. Sendikaları adeta kendi işyeri gibi gören ve kendi koltuklarını koruma sevdasına düşen bürokrat sendikacılar, mücadeleci sendikal anlayıştan yan çizerek, uzlaşmacı sendikal anlayışı yaygınlaştırmaktalar. Sendika bürokratları, bu uzlaşmacı tutumun işyerlerinde de kök salmasına neden oluyorlar. Örneğin, işyerlerinde işçilerin temsilcisi olması gereken işyeri temsilcilerinin büyük bir bölümü, tıpkı bürokrat sendikacılar gibi uzlaşmacı bir anlayışla hareket ediyorlar. Adı işçi temsilcisi olan bu kişiler, birçok işyerinde baş gösteren sorunlar karşısında işçilerden yana değil, patrondan yana tutum alıyorlar. İşçiler sendikalı olmalarına rağmen gerçekte örgütlü olmadıkları için, daha doğrusu örgütlülük kâğıt üzerinde kaldığı için işyeri temsilcilerine ve sendika yönetimlerine müdahale edemiyorlar.
Bu durum elbette biz işçileri sendikalarımıza küstürmemeli. Gerçekler acı da olsa tüm boyutuyla bilmeli ve kavramalıyız ki çözüm üretebilelim. Sendikalarımızı kendi kişisel menfaatleri temelinde kullanan sendika yönetimlerinden temizlemek için, tabanda örgütlülüğümüzü güçlendirmekten başka bir yol yok! İşçilerin söz, yetki ve karar hakkına sahip olmasıyla sendikalarımız gerçek anlamda güçlenecektir. Bu nedenle işyeri temsilciliği ve işyeri örgütlülüğü çok önemlidir. Tüm işyeri temsilcileri işçilerin oyuyla seçilmeli, onların kararları doğrultusunda hareket etmeli, görevlerini yerine getirmedikleri takdirde işçiler tarafından görevlerinden alınmalıdırlar. Görevini işçilerden yana yapmayan işyeri temsilcisi ya da sendika yöneticisi görev süresi bitmeden görevden el çektirilebilmelidir. Ancak işçiler tabanda örgütlü olmadıkları müddetçe bu gerçekleşemez.
Diğer taraftan yasalar da işçilerin işyerlerinde söz hakkını engelliyor. Örneğin, işyeri temsilcilerini sendika yönetimlerinin atamasını dayatıyor yasalar. Bu durumda, patronla arasını bozmak istemeyen ve işyerinde kendi denetimini kurmak isteyen bürokratlaşmış sendikacılar, işçilerden yana olmayan kimseleri işyeri temsilcisi olarak atamaktalar. Kimi sendikalar ise işçiler temsilciyi seçtikten sonra atıyor. Fakat aslında burada da durum değişmiyor. Sendika yönetimleri kendi adamlarını işçilerin önüne aday olarak sürerken, mücadeleci olan işçilerin de önünü kesiyor ve hatta işçileri tehdit ederek onlara oy vermelerini engellemiş oluyorlar.
Patronların yapacağı saldırılara karşı örgütlü bir güç oluşturmak, işyerinde sendikanın güçlü olmasına bağlıdır. İşten atmalara, hak gasplarına örgütlü bir tepki verebilmek mücadele bilincinin yükseltilmesini gerektirir. İşyeri temsilcilerinin görevi işçilerin örgütlülüğünün gelişmesi, işçiler arasındaki dayanışmanın güçlenmesi ve patronlar karşısında bilinçli bir şekilde durmaları için çalışmaktır.
İşyeri temsilcileri işçilerin sorunlarını, görüşlerini, talep ve istemlerini sendikaya taşır. Fakat uzlaşmacı sendikacılık anlayışının geldiği noktada, birçok işyerinde temsilciler işveren temsilcisi gibi davranmaktadırlar. Fabrikadan işçi çıkarılacağına ya da ihtar verileceğine işyeri temsilcileri karar vererek personel müdürlerinin görevini üstlenmektedirler. Bir dönem işyeri temsilciği yapan kişilerin emekli olduktan sonra patronun personel müdürü olduğuna dair birçok örnek vardır. Böyleleri asla işçilerin çıkarını savunamaz, onların derdi işçilerin üzerinden kendi küçük çıkarlarını savunmaktır.
Sendikaların tepesine kurulan, işçilerden kopan ve kendi çıkarları için çalışan bürokratlar, daha sonra bunun mükâfatını milletvekili olarak alıyorlar. Sendika başkanları, şube başkanları ve hatta temsilciler de bir zamanlar kendilerinin yerinde olan ama vekil seçilmeyi başaran konfederasyon başkanlarına özeniyorlar. Bu nedenle bürokrat sendikacılar geleceklerini ve menfaatlerini düşündükleri için patronlarla iyi geçiniyorlar ve işçiler işten atıldığında onlara sahip çıkmıyorlar. Hatta bu işbirlikçiler, kendileri için tehdit olabilecek mücadeleci işçileri de patronlarla anlaşarak işten atıyorlar. Ancak bu işbirlikçiler sanmasınlar ki devran böyle gidecek. Tabanda örgütlülüklerini güçlendiren işçiler, sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokrat sendikacıları eninde sonunda sendikalardan def edecekler.
Sendikalarımızı bürokrasiden, koltuk sevdalısı işbirlikçilerden kurtaralım. Sendikalarımızın başına dürüst, namuslu, emeğiyle geçinen, işçilerden kopmayan, patronlar gibi yaşamaya özenmeyen mücadeleci işçileri geçirelim. Ama daha da önemlisi sendikalarımıza her daim sahip çıkalım. Seçtiğimiz işyeri temsilcilerinden başlayarak sendika yöneticilerini denetleyelim, görevini yapmayandan hesap soralım. Ancak bu şekilde sendikalar işçilerin mücadeleci örgütleri haline gelebilir.
Yıllık İzinler ve Haklarımız
Kemal Türkler’i Unutmayacağız!
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
Son Eklenenler
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...
- Bugünlerde kiminle konuşsak, herkes sorunlardan bahsediyor. Tezgâh başında, sokakta, pazarda, toplu taşımada, markette, bir hastanenin ya da bir okulun bahçesinde… Eğitimden sağlığa, kira derdinden geçim sıkıntısına, işçi ve emekçilerin gündemleri...
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...