Buradasınız
Kabul Etmiyoruz, Etmeyeceğiz!
Esenyurt’tan bir emekçi

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, son dönemde yaşanan sorunların ekonomik kriz olarak nitelenemeyeceğini savunurken, maaşları ödeyemez duruma gelen patronların işçi atmaması için hükümetin işsizlik fonundan kendilerine destek vermesini talep ettiklerini söylemişti. Ekonomide yaşanan durumu “kriz” yerine, “darboğaz” diye değerlendirmişti. Sanki ekonominin darboğaza girmesi kriz değilmiş gibi!
Arkadaşlar şu anda zor durumda olan bir patronu örnek alalım. Türkiye’nin patronlar kulübünde 28. sırada olan Ali Ağaoğlu, yaptığı büyük inşaat projeleri ve ailesi ile yaşadığı magazinsel hayatla sürekli gündemde olan bir patron. Oğlu 18 yaşına girince altına Lamborghini araba çeken, kızına da 18. yaş hediyesi olarak 500 bin avroya özel tasarım araba alan bir iş adamı. Oğlunun kendinden habersiz 30 bin dolara sürat teknesi aldığına sinirlenip, tekneyi paramparça ettirmişti. Kızının 300 bin avroluk gelinlik giydiği Çırağan Sarayındaki düğünü, düğün hediyesi olarak 8 milyon dolarlık köşk hediye etmesi basına yansımıştı. Bu şatafatlı yaşamları örneklendirebileceğimiz onlarca zengin işadamı ve patron var. Hepsi bir araya gelip işçileri iliğine kadar sömüren, asgari ücrete üç kuruş zam gelince öldük battık diyen iş adamları. Bizlerin sırtından, emeğimizi çalarak zevkusefa içersinde yaşayan patronlar sınıfı bunlar.
O zaman bizimle zenginliklerini paylaşmayan, yasal olan haklarımızı sınırlayarak vermeyen patronlar, şimdi gözlerini bize ait olan işsizlik fonuna dikmişler. Patronlarla birlikte hareket eden iktidar fedakârlık yapmamızı istiyor. Ücretlerimizden kesilen primlerle oluşturulan, işsiz kaldığımızda bize verilmesi gereken parayı istiyorlar. Eğer patronların bu talebi yerine getirilirse maaşlarımızı, bizlerden kesilen ücretlerle yani bizim paramızla ödeyecekler. Peki bizim yaşanan ve gittikçe derinleşen krizde suçumuz ne? Gece gündüz çalışıyoruz. Cumartesi Pazar nedir bilmiyoruz. Senelik izinlerimizi kullanamadık, bayram tatillerini fabrikalarda çalışarak geçirdik. İş kazalarında binlerce arkadaşımız öldü veya sakat kaldı. Ağır koşullarda çalışıp meslek hastalıklarına yakalandık, bedensel ve ruhsal bozukluklar yaşadık. Ekonomik olarak patronlar daha çok zenginleşti, bizler yoksullaştık. Geleceğimiz bankaların ipoteği altına girdi. Bütün işçiler bankalara borçlu hale getirildi. Aldığımız ücretler açlık sınırının altında. Bırakın lüks harcama yapmayı yaşamamız için ihtiyacımız olan temel tüketim ürünlerini alamayacak hale geldik. Şimdi bizden fedakârlık yapmamızı istiyorlar.
Sadece fonu yağmalamakla bitecek mi? Tabi ki hayır. Bunun arkasından var olan haklarımız daha da törpülenecek veya tamamen ortadan kaldırılacak. Kıdem tazminatlarımıza şimdiden göz diktiler. Krizi bahane edip ücretlerimizi yükseltmeyecekler, ücretlerimizden kesintiler artacak, ödediğimiz vergileri yükseltecekler. Zorunlu Bireysel Emeklilik sigortası yeniden yapılandırılıyor. İşçilerin 3 yıl boyunca BES’ten çıkmaması için planlar yapıyorlar. Kamuda esnek çalışma saatleri uygulaması, performans düşüklüğü bahanesi ile işten atmalar yasallaşıyor. Kısacası yarattıkları krizin faturasını bize ödetmek için bütün yöntemleri uygulayacaklar. Kendilerinin yarattığı kriz için fedakârlık yapmamızı isterken yerlilik, millilik ve inancımız üzerinden duygularımızı okşamayı ihmal etmiyorlar. Yıllarca emekçileri böyle kandırdılar. 16 yıldan beri verilen sözlerin hiç birini tutmadılar.
Artık kendi içimizdeki tartışmaları çekişmeleri bırakıp bir arada olmaktan başka çaremiz yok, büyük bir saldırı altındayız. Buna karşı birlik olmaktan, mücadele etmekten başka şansımız yok. Sessiz kalmak, mücadeleden geri durmak bize hiçbir fayda sağlamaz. Onlar nasıl bir arada örgütlü hareket edip bizlere hayatı zindan ediyorlarsa, bu saldırılara karşı bizim de bir arada, örgütlü olmamız mücadele etmemiz gerekiyor.
İşsizlik fonundan patronlara para verilmesini kabul etmiyoruz!
Krizi bahane edip patronların bizleri işten atmasını kabul etmiyoruz!
Patronları krizden çıkarmak için var olan haklarımızın törpülenmesini veya ortadan kaldırılmasını kabul etmiyoruz!
İşte Açıklıyorum: Kriz Yoktur!
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...