Buradasınız
Kameraların Ortaya Çıkardıkları
Sarıgazi’den bir metal işçisi

Ben metal sektöründe çalışan bir işçiyim. İşyerimizde teknoloji adına küçük ama bizim hayatımız açısından büyük bir adım atıldı. Fabrikadaki her bölüme kameralar takıldı ve fabrikanın her metrekaresi gözleniyor. Kameraları “iş güvenliğinin bir parçası gereği takıyoruz” dediler bizlere. Sanki iş kazası geçirdiğimizde kameralar bizim yardımımıza koşacak! Gerçek sebepleri ve kameraların gizlediklerini fabrikada yaşadıklarımız üzerinden anlatayım.
Her zamanki gibi yapacağımız iş hakkında konuşmak üzere bir araya geldik. Çünkü verilen işi daha iyi yapabilmek, planlamak için fabrikada çoğu zaman birbirimize danışırız. Kameralar takılmadan önce de böyle yapardık. Ama kameralardan sonra durum değişti. Bir akşam iş çıkışına doğru müdür geldi ve bizimle bir toplantı yapacağını söyledi. Toplantı dediğin karşılıklı konuşmayla olur. Tabiî ki bu toplantıda bir tek müdür konuştu biz dinledik. Neymiş efendim, geçen gün genel müdürle toplantı halindeyken, monitörü açmış bir de ne görmüş? Birkaç işçi bir araya gelmiş, sohbet ediyorlarmış. Neden bir araya geliyor muşuz? Onun bildiği en fazla iki işçi bir araya gelirmiş. İş hakkında iki dakika konuşur, ayrılırmış. Üç işçi bir araya gelirse, başka şeyler konuşurlarmış. Bir daha böyle şeyler olsun istemiyormuş. Yanlış anlamamalıymışız, “kamera bizi gözetliyor” diye düşünmemeliymişiz. Her yerde böyle yapılıyormuş. Yapacak bir şey yokmuş! Aslında müdür, ne düşünüyorsa hepsini bize anlatıverdi. Onun konuşmasından sonra anladık ki kameralar can güvenliğimiz için değil, patronun mal ve kâr güvenliği içinmiş!
Müdürün konuşmalarının ardından çıkarttığımız bir ders var. Onlar üç işçinin yan yana gelmesini istemiyorlar. Çünkü bir araya gelen işçiler iş hakkında da konuşur, sorunlarından da konuşur. Çözüm arayışına girer. Onlar işte bundan korkuyorlar. Çünkü bal gibi biliyorlar; baskı yaptıkça biz de bu baskılara karşı kendimizi korumaya başlayacağız. Fabrikada özellikle de son dönemlerde geçmişte elimizde olan haklarımızın birçoğunu aldılar. Örneğin ikramiye ve çay saati molamız vardı, kaldırdılar. Aslında onların bu baskısı bizi birbirimizden uzaklaştırmadı. Aksine daha fazla yakınlaştırdı. İnanıyorum ki er ya da geç bizim patronların korktukları başlarına gelecek.
“Kendimle Gurur Duyuyorum”
Her Şey Bizim Olmalı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...