Buradasınız
Kapitalizmin Tanrılarına Kurban Edilen İşçiler
Tuzla’dan bir gıda işçisi
Herkesin büyük bir zevkle yediği çikolata ve şeker gibi gıda maddeleri üreten büyük bir fabrikada çalışıyorum. Hangi fabrikada çalışırsak çalışalım, bütün ürünleri bizler üretiyoruz… Yani dünyadaki zenginlik, biz ücretli kölelerin alın teri ve kanı pahasına yaratılıyor. Marketlerde ışıl ışıl renkleriyle yerlerini alan şeker ve çikolatalar, aslında onları üreten işçiler açısından yoğun çalışma saatlerini, düşük ücretleri, en önemlisi de onu üretirken feda edilen parmakları ifade ediyor.
Her geçen gün ömrümüzden bir parça daha çalan fabrika, yıllardır biz işçileri değirmen gibi öğütüyor. Bu kez de sıra çalıştığım bölümdeki arkadaşımdaydı. Makineye bakım yaparken parmağını makineye kaptırarak kaybetti. Makine kopan parçayı tamamen öğüttüğü için, parmak yerine dikilemedi. Bu olay bizler için ayda bir tekrarlanan iş kazalarından sadece bir tanesiydi. Maliyetleri düşürmek, çalışan sayısını azaltmak, kârı arttırmak patronun tek gayesi… Bu süreçte böyle kazaların olması ise patron açısından son derece doğal! Çözüm ise çok basit, iş kazası geçiren işçiyi işten çıkarmak!
Patronları bu kadar pervasızlaştıran ise, biz işçilerin bilinçsiz ve örgütsüz oluşudur. Bizler her konuda olduğu gibi bu iş kazalarında da kendi sınıf perspektifimizden bakmalıyız. Ne yazık ki, olan onca iş kazasından sonra bile, çalıştığım fabrikadaki işçi arkadaşlarım bu kazaları önlemek üzere tedbir aldırtmak yerine, olaya patronların bakış açısıyla yaklaşıyorlar. İşçiler olanları sorgulamak bir tarafa, işten çıkmamak ve kaza geçirmemek için yanındakinin nelerle boğuştuğuyla dahi ilgilenmiyor. Ve tüm bunlar sendikalı bir işyerinde yaşanıyor. İşyerinde patronun temsilcisi gibi iş yapan sendika temsilcileri ise vaktini yemekhanede çay içerek geçiriyor. Aslında bu da şunu gösteriyor ki, bir işyerinde işçiler ne kadar dağınık, bilinçsiz ve örgütsüz ise kendi öz örgütleri olan sendikalar da, o kadar bürokrasinin kontrolünde olur.
Kapitalistlerin daha fazla kâr elde etme dürtüsü bizleri daha kötü koşullarda yaşamaya ve çalıştırmaya mahkûm ediyor. Dünyada her üç dakikada bir işçi, iş kazası veya sağlıksız iş koşullarının neden olduğu meslek hastalıkları sonucunda yaşamını yitirmektedir. Hem de bu kazaların önüne geçebilecek teknolojik olanaklar sınırsızken. Fakat kârlarına kâr eklemek isteyen patron açısından maliyetli olduğu için gerekli tedbirler alınmamaktadır.
Tüm bunların bizim kaderimiz olmadığını anlamak için kaçımızı daha bu uğurda kurban vereceğiz? Olanları sorgulamak, değiştirmek için sıranın bize mi gelmesi lazım? Bizlere bu yaşamı reva gören, bizim kanımız canımız üzerinden sefa süren bu asalaklar sınıfını ortadan kaldırmadan bu kahrolası sistem değişmeyecek. Bu sistemi değiştirecek olan güç ise işçi sınıfının ellerinde duruyor. İşçi sınıfı bu elleri tek yumruk yapıp egemen sınıfın kafasına indirdiği gün, dünyayı geri dönüşsüz bir değişime uğratacak, özgür yarınları yaratacaktır.
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
Son Eklenenler
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...