Buradasınız
Kapitalizmin Çarkını Döndüren Küçücük Eller
Pendik’ten bir öğrenci

SSCB ve Doğu Avrupa ülkelerindeki despotik-bürokratik yapıların çökmesiyle birlikte, kapitalizm nihai zaferini haykırıyordu. Sermaye düşünürlerine göre tüm kötülüklerin “ebesi” olan bu yapılar çökmüş, tarihin sonu için en ileri sistem olan kapitalizmde karar kılınmıştı! Bu sistem savaşları ortadan kaldıracak ve yeryüzü cennetini oluşturacaktı. Ancak kapitalizm yeryüzü cennetini çocukları fabrikalarında, atölyelerinde ve bürolarında çalıştırarak oluşturuyor! Proletaryanın ve onun çocuklarının yaşayamayacağı bir yeryüzü…
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vasıtasıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) dünyada çocuk işçilikle ilgili bir rapor paylaştı. Yayınladığı rapora göre, dünyada 168 milyon çocuk işçi var. Bu, bilinen resmi rakam sadece. Kaçak çalıştırılan, köle gibi alınıp satılan, Filipinler, Tayland gibi ülkelerde pornografik gösterilerde kullanılan çocuklar hariç. Bu bilinenlerin yarısından fazlası yani 85 milyonu tehlikeli işlerde çalışıyor. Birleşmiş Milletlerin “Dünya Çocuklarının İnsan Hakları Yasası” diye bilinen dünya çocuk hakları sözleşmesine göre, 18 yaşına kadar olanlar çocuk olarak nitelenmektedir. Bu sözleşmeye imza atan taraf devletler, çocukları 18 yaşına kadar “Yaşama-Koruma-Gelişme-Katılım” haklarını güvence altına almakla sorumludurlar. Fakat bu sözleşme işçi çocuklarını kapsamıyor olacak ki, dünyada 168 milyondan fazla çalışan çocuk var. Çocuk işçiliğinde Güney Asya ve Pasifik ülkeleri 78 milyona yakın çocuk işçiyle başı çekiyor. Sahraaltı Afrika ülkelerinde ise 60 milyona yakın çocuk işçi var. Latin Amerika ve Karayipler’de 13 milyon, Ortadoğu ve Güney Afrika’da 9,2 milyon çocuk işçi var. Pakistan çocuk işçiliğinde başı çeken ülkeler arasında.
Çocuk olmanın ne olduğunu hayatları boyunca öğrenemeyecek olan milyonlarca çocuk! Çocuk işçiliğinin durumunu daha somut görmek açısından 4 yaşındaki İkbal Masih’i hatırlayabiliriz. Evi geçindiremediği için annesi tarafından bir halı fabrikası sahibine bir miktar para karşılığında verilen Masih’in köle gibi çalıştırılması… Kömürlü elleri tozlu yüzleriyle gün doğmadan sömürülmek için fabrika yollarını tutmak zorunda olan milyonlarca çocuk işçi… Diğer tarafta çocuk işçilerin küçücük elleriyle ürettikleri ve büyüttükleri zenginlik…
Dünyanın 18. büyük ekonomisine sahip Türkiye’de de durum çok farklı değil. Kürt illerinde yaşanan trajediyi görmek açısından İHD’nin, 2015 Yılı Çocuk İhlalleri Raporuna bakmak yeterli olacaktır. Raporda bölgede toplam 107 çocuğun yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Bölgedeki savaş on binlerce çocuğun eğitimden mahrum olmasına sebep olduğu gibi, fiziksel ve psikolojik etkisini kestirmek çok zor.
Türkiye’nin genelinde de tablo parlak değil. Sadece 3,5 yıl içerisinde 200’den fazla çocuğun iş kazalarında sermayeye kurban edildiği Türkiye’de, TÜİK’in 2012 işgücü anketine göre 893 bin çalışan çocuk var. Bu yine sadece bilinen resmi rakamlar. Büyük çoğunluğu tarımda çalışan çocuk işçiler, sömürü çarklarından kurtulamadıkları için okula başlayamıyor, başlayabilenler ise ekonomik nedenlerden dolayı devam edemiyorlar. Eğitim her çocuğun hakkı ama yoksul işçi çocukları hariç.
DİSK’in Türkiye’deki çocuk işçiliği raporuna göre çocukların haftalık çalışma saati 40 saati buluyor. Okula devam etmeyenlerde ise bu süre 54 saate çıkabiliyor. Okula devam edip çalışan çocuklar ise çalıştıkları fabrikaların, toprak sahiplerinin çocuklarıyla aynı sınavlara girip fen liselerine ya da üniversitelere girmeye çalışıyorlar. Öyle ya herkese eşit yaklaşan bir sınav sistemi bu! Yoksul da, zengin de aynı sınava tabi tutulacak. Burjuva eşitlik bu işte! “Çocuklar geleceğimizdir” diyenlerin belli ki gelecekten kasıtları, kâr çarkına katılacak olan gelecek işgücü. Liseyi bırakmak zorunda kalan 15 yaşındaki çocuk işçi, sigortalı bir iş bulduğu için kendisini şanslı görenlerden biri. Haftada 60 saat çalışıyor ve hayali ise dışarıdan liseyi bitirmek. Oysa gençlere “büyük düşünün” diyen sermayedarlar değil miydi?
Sermaye sınıfı, kâr hırsıyla her şeyi kendi çarkında eritiyor. Buna çocuk işçiler dâhil. Çocuk işçilik, birçok emek örgütünün uğraşıyla insanlara duyurulmaya çalışılmış ve kitlelerin basıncıyla bu konuda sanayi devriminden günümüze kadar bazı iyileştirmeler yaptırılabilmiş. 20. yüzyılın başlarında Amerika işçi sınıfı tarihinde önemli bir yeri olan Jones Ana, anılarında, çocuk işçilerin sermayeyi büyütmek için ne hale getirildiklerini şu sözlerle anlatıyor: “75 bin tekstil işçisinin grevde olduğu Pennsylvania’da en az 10 bin kişi çocuklardan oluşuyordu. İşçiler, daha yüksek ücret ve kısa işgünü için grevdeydiler. Her gün sendika merkezine küçük çocuklar gelirdi, kimisinin elleri kopuk, kimisinin başparmağı yok, kimisi de eklem yerinden kopmuş parmaklarıyla. Kambur, omuzları bükük ve çok zayıftılar. Çoğu 10 yaşından büyük değildi.” O günden yaklaşık 120 sene sonra bugün patronlar sınıfı, gelişmiş üretim araçlarına rağmen, düşük maliyetli olarak gördüğü çocuk emeğini sömürmeye devam ediyor.
Toplumun gelişmesi önünde bir engel olan, işçileri ve onun çocuklarını yutmaya devam eden kapitalist sistem, tüm çürümüşlüğüyle örgütlü işçi sınıfının zorunlu tarihsel görevini yapmasını bekliyor.
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- Çatalca’ya Bir Ziyaretin Ardından
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
Son Eklenenler
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...