Buradasınız
İş Kazaları Kader Değildir!
Gebze’den bir işçi

30 can… 30 madenci yerin 540 metre altında bıraktı yarınlarını. O yöredekiler bilir, madenciler her gün aileleriyle helâlleşip giriyordu kara elmasın bağrına. Her gün, güneşe son kez bakıyormuş gibi bakarak giriyorlardı maden ocaklarına. Ve maalesef güneşe hasret yürekler çıkamadılar bu sefer o derin kuyudan. Başbakan ise pervasızca, “sanki bu bölgede ilk kez grizu patlaması oldu, ilk kez ölenler oldu, abartmayın” diye buyurdu bizlere. Hatta maden kazalarının bu işin kaderinde olduğunu söyleyecek kadar yüzsüzleşti. Oysa madene her gün ölecekmiş gibi giren işçiler, bu kaderlerinde yazılı olduğu için değil, çalışma koşullarının ve iş güvenliğinin olmadığını bildikleri, patronların işçilerin hayatlarını önemsemediğini bildikleri için bu ruh halindeler. Rakamlar bunu daha iyi açıklıyor: Türkiye Taş Kömürü Kurumuna bağlı maden ocaklarında 1955-2009 yılları arasında tam 2 bin 687 işçi ölürken, 326 bin 321 işçi de yaralandı. Tabii bunlar resmi rakamlar. Ayrıca meslek hastalığı yönünden kömür madenciliği en riskli alanların başında gelmektedir. Bu da kaderden olsa gerek!
Evet, işçi kardeşler, bizler en ağır koşullarında çıplak ellerimizle yaratırken tüm hayatı, payımıza sefalet ve yoksulluk düşmektedir. Bizler ekmek kavgasında alınterimizi dökerken, patronlar bizlerin kanı üzerinden servetlerine servet katmakla meşguller. Her yıl binlerce iş kazası yaşanmasına rağmen, maliyetli olduğu gerekçesiyle hiçbir ciddi önlem alınmıyor. Göstermelik denetlemeler yapıyorlar ve sonra da sorunu işçilerin bilgisizliğine yüklüyorlar. Oysa şunu çok iyi biliyoruz ki, iş kazaları cehaletten değil gerekli önlemlerin bilerek alınmamasından kaynaklanmaktadır. İşçiler eğitilmiyorsa, bu da alınmayan önlemlerin bir parçasıdır. Türkiye’de son dönemlerde yaşanan iş kazaları ile ilgili istatistikler durumun vahametini biraz da olsa açıklıyor.
Genel olarak iş kazaları oranlarına bakacak olursak eğer, öncelikle şunu görürüz: Türkiye iş kazalarında şu anda dünyada üçüncü ve Avrupa’da ise birincidir. Türkiye, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olma özelliğine sahiptir. Sadece bu karşılaştırmadan bile açıkça şu sonuç çıkıyor; patronlar kârlarını biz işçilerin kanı ve canı üzerinden artırıyorlar. Özellikle işgücü maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde, iş kazaları ve meslek hastalıkları oranı oldukça yüksektir. Patronlar sınıfı biz işçilerden çaldıkları artı-değerle sermayelerini arttırıp üst basamaklara sıçrarken, bizleri de sefalet koşullarında yaşamaya ve güvencesiz çalışmaya itmektedirler.
Her yıl dünyada milyonlarca işçi iş kazaları nedeniyle ölmekte ve sakat kalmaktadır. SSK verilerine göre, 1994-2003 yılları arasında Türkiye’de 831 bin 248 iş kazası meydana geldi. Bu kazalarda 10 bin 85 işçi yaşamını yitirdi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun İstatistik Yıllığı Çalışmasının 2006 yılı verilerine göre ise durum şudur: Kayıtlı 7 milyon 818 bin 642 sigortalı işçi üzerinden yapılan araştırmada, toplam 79 bin 27 iş kazasının meydana geldiği, bunların 1953’ünün sürekli iş göremezlikle, 1592’sinin ise ölümle sonuçlandığı tespit edilmiş. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine bakacak olursak, 2008 yılında toplam 72 bin 963 kişi iş kazası geçirmiş. Bu kazalarda 865 işçi yaşamını kaybetmiş. 2009 yılına ait Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göreyse, Türkiye’de yılda ortalama 170 bin iş kazasının meydana geldiği, iş kazalarında ölenlerin sayısının 1140, sakat kalanların 2850 kişi olduğu kayıt altına alınmış. Bu rakamlara göre her 43 saniyede bir iş kazası olurken, her 110 dakikada bir ölümlü iş kazası yaşanmaktadır. Bu iş kazalarının çok büyük bir kısmı ise gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklanmaktadır. İş kazalarının yüzde 98’i önlenebilecek niteliktedir.
Açıkça görüldüğü üzere, iş kazaları biz işçiler için bir kader değildir. Bu söylem patronlar ve onların temsilcilerinin aldatmacalarından başka bir şey değildir. Biz işçiler böylesi aldatmacalara karşı daima uyanık olmak zorundayız. Şurası çok açıktır ki, bizler patronlar için canlı makineden başka bir anlam ifade etmiyoruz. Bizlerin hangi koşullarda yaşadığı ve öldüğü onların umurlarında bile değildir. Bizleri, makinenin bozulan parçasıymışız gibi kolayca değiştirebilmektedirler. İşsizlik kırbacıyla oldukça ağır ve kötü koşullarda bizleri çalışmaya iten bu düzenin egemenleri, sermayelerini gün geçtikçe arttırmaktadırlar. Bunu yapabilmelerinin tek nedeni var işçi kardeşler: O da bizlerin örgütsüz ve dağınık olmasıdır. Maalesef sendikaların başına çöreklenen bürokratlar yüzünden patronlara güçlü bir tepki veremiyoruz. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, patronların tüm saldırılarına ancak ve ancak örgütlü bir mücadeleyle karşılık verebiliriz. Bunun için örgütlenmeli ve sınıf bilinciyle donanmalıyız. Ancak bu yolla sendikalarımızın başındaki bürokratları defedebilir ve sendikalarımızı mücadeleci örgütler haline getirebiliriz. Bu sistem bize ölümleri, acıları, yoksulluğu ve sefaleti dayatıyor. Gelin bu sistemi işçilerin çelik yumruğuyla parçalayalım ve yerine insanca yaşayabileceğimiz bir dünya kuralım. İşçiler isterlerse başaramayacakları şey yoktur. Yeter ki örgütlenelim ve bilinçlenelim. Örgütlü işçi sınıfın önünde hiçbir güç duramaz.
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...