Buradasınız
Köpeksiz Köyde Değneksiz Gezmek
Esenyurt’tan bir işçi

Esenyurt’ta bulunan bir tekstil firmasından tazminatı verilmeden atılan Reyhan Kara adlı kadın işçi, işyeri önünde basın açıklaması yaptığı sırada patronun taşlı saldırısına uğradı. İşten çıkarılan Reyhan Kara, saldırı sırasında başına taş isabet etmesi sonucu kanlar içinde kaldı. Patronun saldırısına uğrayan kadın işçi, iş kanununa uygun olmayacak şekilde işten atıldığını, patronun kendisine geçmişe dönük haklarının verileceği sözü olduğunu belirtti. Ancak verilen sözün tutulmadığını, tazminat ödememek için patronun çeşitli hilelere başvurduğunu açıkladı. Kadın işçi “hakkımı alana kadar mücadeleyi bırakmayacağım, kapının önünde her gün oturma eylemi yapacağım” dedi.
Özellikle son dönemlerde patronlar tarafından işçilere yönelik buna benzer fizikî saldırılar gerçekleştirildi. Hatta işçilere saldırmakla yetinmeyen patronlar, ailelerine, çocuklarına bile saldırdı. Silivri’de çalışma koşulları ve iş sağlığı önlemleri alınmadığı için sendikalaşma süreci yaşayan Kale Kayış fabrikasında işçiler yakın zaman önce işten atılmıştı. İşçiler fabrika önünde direnişe geçmiş, patron tarafından Ramazan ayı olması münasebetiyle düzenlenen iftar yemeğine aileleri ile beraber davet edilmişti. Kapalı bir odaya çağrılan işçiler, eşleri ve çocuklarıyla birlikte saldırıya uğramışlardı. Yine Esenyurt’ta bir gıda firmasında çalışan işçi fabrikaya alacaklarını almaya gittiğinde patronun avukatı ve adamlarının saldırısına uğramış, aylarca hastanede tedavi görmüştü. Anadolu’da çok kullanılan bir atasözü vardır “köpeksiz köyde değneksiz gezmek” diye. Patronların durumu buna benziyor. Patronlar dilediklerini pervasızca yapabiliyorlar çünkü onlara karşı duracak bir güç yok karşılarında.
Her şeyi üreten, var eden, işçiler açlık sınırı altında kalan ücretlere mahkûm ediliyorlar. Bu da yetmezmiş gibi haklarını aradığı zaman, patronlar tarafından dövülüyor, işten atılıyor veya türlü tehditlerle yüz yüze kalıyorlar. Peki, patronlar bunu yapabilecek gücü kendilerinde nasıl buluyorlar? Sorunun cevabı belli; biz işçiler örgütlü değiliz, patronlar da yönetenler de bizim örgütsüzlüğümüzden yararlanıyorlar. Aslında yaşadığımız bütün toplumsal sorunlar bu düzenin yarattığı sorunlar. Nasıl bizler makine başında her gün binlerce ürün üretiyoruz, bu sistem de sürekli işçi ve emekçiler için sorun üretiyor. Bu sorunların olduğu yerde kendiliğinden çözülmesini beklemek veya bir kurtarıcı, siyasi figür aramak kendimizi kandırmaktan öteye gitmez. Bu sorunlar milyonlarca işçi ve emekçinin sorunları ve bunu çözecek olan yine işçiler emekçiler olacak. Yeter ki bir arada olalım, ortak hareket edelim, mücadeleye atılalım. Sorunlarımız ortak, taleplerimiz ortak, hayallerimiz ortak. Bizler bu dünyanın zenginliklerinden, güzelliklerinden faydalanmak nasiplenmek yerine, dövülüyor, hakarete uğruyor, horlanıyor, itilip kakılıp üç kuruşa mahkûm ediliyoruz. Bunu bize reva gören patronlar ve onların siyasi temsilcileri hayatı zevkusefa içinde yaşıyor. Bunun neresi adil? Dünyanın bütün nimetlerinden yararlanmak bir avuç asalağın mı hakkı, yoksa üreten var eden işçi ve emekçilerin mi?
Tabii ki biz işçilerin hakkı. Ancak oturduğumuz yerden bu hakkın bize verilmesini beklemek, haksızlıklar karşısında sesiz kalmak, zulmü sömürüyü görmezden gelip bireysel olarak günü kurtarmaya çalışmakla hakkımız olanı alamayız. Taleplerimiz bize birileri tarafından bahşedilmeyecek, bunları söke söke biz alacağız. İşçi sınıfının mücadele tarihine baktığımızda, işçiler beraber hareket edip örgütlü mücadele ile kazanmış, mücadeleden uzaklaşıp sessiz kaldıkları zaman hep kaybetmişler. Bugün de yaşadığımız sorunları çözmek için önümüzdeki tek seçenek, işçi sınıfının bir arada yürüteceği örgütlü mücadeledir. Bizler bu mücadeleden kaçarsak, geri durursak sömürüye baskıya zulme dur demezsek, neler yaşayacağımız ortada. UİD-DER işçi bülteninin son sayısında yazdığı gibi, ne kadar mücadele, o kadar ekmek!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...