Buradasınız
İşyerinde “Paralı Eğitim!”
İstanbul’dan bir işçi

İşbaşı eğitimleri adıyla işyerlerinde çeşitli eğitimler verilir, oryantasyon (uyum) eğitimi veya mesleki eğitimlerin sertifikaları işverenler tarafından verilir. Tüm işçilere verilecek yasal eğitimler ise 6331 Sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tarafından düzenlenir. Bu kanunun 17. maddesi “Çalışanların Eğitimi” adı altında verilecek eğitimleri maddeler halinde belirtir. Yasaya göre eğitimlerin her yıl tekrarlanması, teknolojik yeniliklere göre içeriğinin güncellenmesi ve daha da önemlisi eğitimlerin zorunlu, ücretsiz ve mesai saatleri içinde olması gerekir. Ancak her zaman olduğu gibi patronlar hem bu eğitimleri vermemenin bir yolunu buluyor hem de ücretli hale getirmeye çalışıyor.
Kimi patronlar ister mavi yakalı isterse beyaz yakalı olsun işçinin eğitimden kısa zaman sonra işten ayrılması durumunda verdikleri eğitimin parasını talep ediyorlar. Sözleşmeye koydukları maddeyle işçiyi bu parayı ödemeye zorluyorlar. Kimileri bu eğitimlerin karşılığı olan meblağı isterken kimileri de iki veya üç katını talep ederek işten çıkmayı zorlaştırıyor. Üstelik işverenlerin bu dayatması Yargıtay kararıyla da onanmış oldu. Yargıtay çalışana sağlanan eğitimin, işveren tarafından yapılan masrafların yazılı delillerle ispatlanması halinde, eğitim bedelinin işten ayrılan işçi tarafından ödenmesini kararlaştırdı. Böylece verilen eğitimi belgeleyecek faturalar, eğitime katılanların imza formları, sözleşmede tarafların kabul etmesi halinde eğitim masraflarının işçiden talep edilmesinin önünü açtı.
Patronlar eğitim maliyetlerini işçilere yansıtmalarına gerekçe olarak kısa sürede işten çıkan işçilerin çok fazla olmasını gösteriyorlar. İşyeri eğitimleri neticesinde işçinin vasıflarının arttığını söylüyorlar. Ama işçilerin neden kısa sürede işten ayrıldığını söylemiyorlar. İşe yeni giren bir işçi, iş bulmanın hiç de kolay olmadığı koşullarda durup dururken mi işten ayrılır? Biz işçiler çok iyi biliyoruz ki kimse durup dururken işten ayrılmaz, ayrılmak istemez. Yeni bir işe adapte olmak, o işyerinin çalışma düzenine, koşullarına uyum sağlamak öyle her zaman kolay değildir. Bu nedenle bir işçi kısa sürede işten ayrılıyorsa ya çalışma koşulları kötüdür ya da ücretleri çok düşüktür. Bu durumdaki işçi ya koşullarını değiştirmek için örgütlenecek ya da daha iyi koşullarda iş arayacak. Ücretleri yükseltmeyen, yükseltilmesini talep eden işçilere her türlü zorluğu çıkartan, işten atan patronlar, kendisi işten çıkmak isteyen işçiyi ise adeta cezalandırıyor. “Eğitim verdim”, “iş elbisesi verdim”, “servis parası verdim” diyerek işçiyi kölelik koşullarında çalışmaya zorluyor. Bir kez daha görüyoruz ki yaşadığımız sorunlar karşısında iş değiştirmek geçici bir çözüm gibi görünse de bizim gerçek ve kalıcı çözümlere ihtiyacımız var. Patronların saldırıları karşısında örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...