Buradasınız
Kore Savaşı: Adını Bilmedikleri Ülkede Ölen Askerler

Yıl 1950… Türk askerleri Kore’de. Adını bilmedikleri bir ülke… Dilini bilmedikleri, insanlarını tanımadıkları bir halk! Onlarla ne dost ne düşman olmuşlardı. O güne kadar bir zararlarını görmemişlerdi. Aralarında binlerce kilometre, okyanuslar, büyük kara parçaları... Tüm bunlara rağmen Türkiye’nin dört bir yanından 5 bin yoksul işçi ve köylü çocuğu 1950’nin 28 Eylül günü Amerikan nakliye gemisiyle, gencecik yaşta Kore’de savaşa yollandı. Askerler, anne babalar birbirine “Kore nire?” diye soruyorlardı. Konu komşu içinden bu ülkenin nerede olduğunu bilen çıkmıyordu.
1950’de Kore savaşının başını çeken ABD egemenleriydi. Türkiye de Demokrat Parti hükümetinin gayretleriyle savaşa asker yolluyor, bu zulme taraf oluyordu. Demokrat Parti, savaş politikalarını haklı göstermek için emekçi halka yalan söylüyordu. Sözde vahşi komünizmi ezmek, hür dünyayı korumak, barış ve medeniyete sahip çıkmaktı niyetleri! Böylece kapitalist çıkarlarının üzerini örtmeye çalışıyor ve savaş çığırtkanlığı yapıyorlardı. Gazeteler, dergiler, radyo haberleri adı bilinmeyen bir ülkede savaşı yüceltiyor, kutsuyordu.
ABD’li egemenler büyük bir memnuniyetle en ucuz maliyetli askerleri Türkiye’den elde ettiklerini açıklıyorlardı. Demokrat Parti hükümetinin hesabı NATO’ya dâhil olmak, ABD’den yardım almaktı. ABD ise sudan ucuz gördüğü Türkiye’nin askerlerini kullanmak istiyorlardı. Dönemin ABD Savunma Bakanı John Foster Dulles aynen şöyle diyordu: “Müttefik güçler en ucuz askeri Türkiye’den temin ediyor, bir askerin maliyeti 23 sente denk geliyor.”
Yoksul emekçi halkın çocuklarının kanını satan egemenler ise, savaşa karşı çıkanları vatan hainliğiyle suçluyorlardı. Menderes hükümeti Kore Savaşına karşı çıkan hiçbir muhalif sese tahammül göstermiyordu. Bu nedenle, Barış Derneği’nin faaliyetlerine polis saldırıyor, barış yanlıları tutuklanıyor ve barış yanlısı gazetelere sansür uygulanıyordu. Aynı bugün olduğu gibi barışı savunmak suç sayılıyordu.
O dönem yoksul halkın çocuklarının savaşa gönderilmesine karşı çıkan işçi sınıfının şairi Nazım Hikmet vatan hainliğiyle suçlanıyordu. Bir şiirle bu suçlamaya cevap veren Nazım Hikmet, şöyle sesleniyordu:
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmihalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
Amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Peki, neden Kore’de savaş vardı? Kore halkı açısından savaşın amacı Kore’nin ulusal bağımsızlığını elde etmekti. Çünkü İkinci Dünya Savaşı sonrasında Kore, ABD’nin öncülüğünde ikiye bölünmüştü. Bunun için ülkenin kuzeyindeki ulusal kurtuluşu savunan güçler, ülkenin birliğini sağlamak üzere bir savaş başlatmışlardı. Bu güçler, geniş halk desteğinin de yardımıyla, ülkenin güneyinde, ABD’nin desteğiyle kurulan işbirlikçi rejimi birkaç gün içinde yenilgiye uğratmışlardı. Ancak Çin’den sonra Kore’nin de kapitalist sistemin kontrolünden çıkması üzerine ABD egemenleri, 3 yıl sürecek vahşi bir savaş başlattılar. Bir halk, emperyalizmin çıkarları temelinde ikiye bölündü. Nice vahşete tanık olundu. ABD’nin çıkarlarını Güney Asya’da egemen kılmak için milyonlarca insan katledildi.
Bu acı tecrübeye rağmen, Türkiye’nin başındakiler, ülkeyi bir kez daha savaş cehenneminin içine itiyorlar. Savaşı haklı göstermek için ise “Türkiye büyük güç olacak” diyorlar. Yoksul çocukları ve emekçiler, Ortadoğu’da büyük güç olma hayalleri kuranların umurunda değil. Emperyalist savaşların kaybedeni daima işçi-emekçi halktır, kazananı ise sermaye sınıfıdır. Tarihten çıkaracağımız ders budur.
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...