Buradasınız
“Küfür Besmele Gibiydi”

301 işçinin ölümüyle sonuçlanan Soma katliamı davasının 14 Ekimde görülmeye başlanan 4’üncü duruşmasının 7’inci oturumu bugün yapıldı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşması, 1 haftadır devam ediyor. Mahkeme salonu girişinde alınan “sıkı güvenlik önlemlerine”, Ankara katliamının gerçekleştiği mitinge katılmış olan aileler “Ankara’da, Soma’da bu kadar önlem alınsaydı, bu kadar insan ölmezdi” sözleriyle tepki gösterdiler.
Davada sekizi tutuklu 46 kişi yargılanıyor. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik tutuklu olarak yargılanıyor. Maden ocağını rödovans sistemiyle Soma Holding’e kiralayan ve gerekli denetimleri yapmayarak katliamda büyük bir sorumluluğu olan AKP hükümetinden ve bürokratlarından ise hiç kimse bu davada yargılanmıyor.
“Madende küfür besmele gibiydi”
İlk oturumdan bu yana tanık olarak dinlenen ve katliamdan sağ kurtulan işçilerin anlattıkları, maden ocağındaki iş koşullarının ağırlığını ve patronun ihmallerini gözler önüne seriyor. Madenciler müfettişler geleceği zaman iş alanlarının düzenlendiğini ve müfettişlerin sadece belli bölgeleri kontrol ettiklerini anlattılar. Duruşmayı takip eden madenci aileleri, her duruşmada kayıplarının acısını tekrar yaşıyorlar.
Oturumlarda sanıkların savunmasını yapan avukatların müvekkillerini aklama ve suçu işçilere yükleme çabalarına madenci aileleri büyük tepki gösteriyor.
Mahkemede konuşan işçilerden Hasbi Demir, “5 dakika otursak hemen küfür ediyorlardı. Amirleri gördüğümüz zaman elimiz, ayağımız titrerdi. Azrail görmüş gibi korkuyorduk. Madende küfür besmele gibiydi, herkes söylüyordu” sözleriyle maruz kaldıkları çalışma koşullarını ve baskıları anlattı.
Hasbi Demir yaşadıkları facia anını da anlattı. “Bandın üzeri yanmaya başladı. Yangına müdahale etmek için yangın tüpü aradığım sırada, hayatını kaybeden Mehmet Efe, beni gördü ve ‘Kimse o tarafa gitmesin, yangın büyük, A 0’ın kaçamağına gidin’ diye talimat verdi. Gittiğim kaçamakta, 140 civarında madenci olduk. Saat 17.00-18.00 gibi bulunduğumuz yere de duman gelmeye başladı. Şeflerden biri ‘Herkes maskesini açsın’ dedi. O zaman işçiler maskesini açmaya korkuyordu, ’Ya büyük bir şey değil de, ceza yeriz’ diye. Sonra maskeleri açtık. Bazılarının maskesi çalışmadı, bazı arkadaşlar ‘Küf var’ dedi. Benimkinin de içi bir hoştu ama kullandım. Duman gelince mekanizenin içine gitmeye başladık. Dumana maruz kalmamak için sürünerek ilerledik. Arkadaşlar fazla sürmeden ölmeye başladı. Bayılanları çekmeye çalıştık, iri yarı olanların bile gücü yetmedi. Herkes kendi canını kurtarmaya çalışıyordu. Sonrasını hatırlamıyorum. Ardından yanımıza kurtarma ekibi geldi”. Demir, müfettişlerin geleceğinin önceden haberinin alındığını, sadece belli bölgeleri dolaştıklarını, bu gibi durumlarda ev tipi telefonların çelik telefonlarla değiştirildiğini anlattı.
Duruşmada bazı işçilerin ifade değiştirerek şikâyetlerinden vazgeçtikleri de dikkat çekti. 7 yıllık madenci Hüseyin Çökük, faciadan hemen önce dinamit atımı yapıldığını ve öncesinde gaz ölçümü yapılmadığını anlatmıştı. Çökük gaz ölçümünün yapıldığını söyleyerek ifadesini değiştirdi ve şikâyetinden vazgeçti.
İfade değiştiren tekniker lüks ciple geldi
Benzer şekilde üretimden sorumlu maden teknikeri Recep Doğan da, savcılıkta gaz sensörleriyle oynandığına dair verdiği ifadeyi, böyle bir değiştirme olayına tanık olmadığını söyleyerek değiştirdi. Doğan, “Bazı şeyler suiistimal edilmiş olabilir. Herhangi bir şeyde aksaklık olmasa böyle bir olay da olmazdı” ifadelerini kullansa da facianın meydana geldiği ocaktaki güvenlik tedbirlerinin daha önce çalıştığı ocaklardan daha iyi durumda olduğunu iddia etti. Recep Doğan’ın duruşma salonuna lüks cipiyle gelmesi ailelerin avukatlarından Can Atalay’ın dikkatini çekti. Atalay’ın “lüks bir cipi nasıl olur da işsiz olan ve çalıştığı dönemde de 3 bin TL maaş alan bir kişinin kullanabilir” sorusuna Holding Başkanı Can Gürkan ile avukatı Kadir Çekin büyük bir tepki gösterdi. Bu tepkinin kendisi oldukça manidar.
Fikri Yıldırım adlı bir başka işçiyse, “Buranın ekmeğini yedim, Allah razı olsun. Şikâyetçi değilim” dedi.
Tutuksuz sanıklardan Serdar Günay, müfettişler gelmeden önce yapılan hazırlıklara dair “kırmızı halı da seriliyor muydu” sorusunu sorunca aileler ve avukatları tepki gösterdi. Bir madenci yakını bu sözler üzerine, şirket yönetimi tarafından işçilerin 13 Ekimden önce telefonla arandıklarını ve “Sizi işe alacağız, bizden haber bekleyin” dendiğini ve mahkeme ifadelerine göre işçilerin tekrar işe alınacağını belirtti. Bazı işçilerin ifade değiştirmesine tepki gösteren aileler, yaklaşık 1,5 yıldır işsiz olan işçilerin bu vaatlerle etki altında bırakıldıklarını, kandırıldıklarını ifade ediyorlar ve haklı bir tepki gösteriyorlar.
Facianın tanıklarından biri olan Yusuf Koçan, kürsüye geçip arkasındaki sanıklara dönerek “Beni tanıdınız mı” diye sordu. Koçan bu anda fenalaştı.
Koçan’dan sonra ifade veren işçi Mustafa Bostancı, maskelerin 6 ayda bir değiştirildiğine dair yalan ifade verince aileler tepki gösterdi. Bostancı ifadesinde iş yükünün son zamanlarda arttığını ve yarış gibi bir şey olduğunu belirtince, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı bu sözleri açmasını istedi. Bostancı, bazı bölgelerde sıcak kömür olduğunu, günde 50-60 kamyon kömür çıkarılırken bu sayının 70-80’e kadar çıktığını, en çok kömür çıkaran vardiyanın amirinin fotoğrafının panoya asıldığını söyledi.
AKP patrona sefayı işçiye sefaleti ve ölümü reva görüyor
13 Mayıs 2014’te gerçekleşen ve 301 işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan, Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan Soma katliamı için açılan davada aradan geçen zamana rağmen ciddi bir ilerleme kaydedilmiş değil. Davanın dördüncü duruşmasında verilen ifadelerden de görüldüğü gibi, Soma Holding’in patronunun oğlu tutuklu yargılanıyor olsa da işçiler işe alınacak vaadiyle kandırılabiliyor ve ifadelerini değiştirmeleri sağlanabiliyor. 1,5 yıldır işsiz olan madencilerin durumunu suiistimal edenlere karşı herhangi bir yaptırım uygulanmıyor. Her ay 100’ün üzerinde işçinin hayatını kaybetmesi, iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda AKP hükümetinin samimiyetini de ortaya koyuyor. Zaten “fıtrat” diyerek işçilere ölümü reva gören bir hükümet, ancak patronların çıkarını gözetir. AKP, hükümet olduğu yıllar boyunca, başta taşeron çalışmanın yaygınlaştırılması gibi, patronların kârını arttıran ama iş cinayetlerinin artmasına neden olan uygulamalara imza attı. Yaptıklarının yapacaklarının teminatı olduğunu söyleyen AKP, iktidarda kaldığı sürece birer, beşer, toplu işçi ölümleri de devam edecektir.
Kaynak Yok mu?
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...