Buradasınız
Matbaa-Yayın Çalışanlarından Merhabalar!
Ankara’dan matbaa-yayın işçileri
Bizler matbaa-yayın (dizgi) sektöründe çalışan işçileriz. Uzun zamandır küresel ölçekte hissedilen kriz biz işçilerin yaşamlarını altüst etmeye devam ediyor. Bizler de diğer sınıf kardeşlerimiz gibi işten atılma korkusuyla yüz yüze çalışıyoruz. Geleceksizlik, umutsuzluk, yoksulluk en güzel yıllarımızı alıp götürüyor. Bu sektörde ve diğer sektörlerde çalışan işçi dostlarımızla sıkıntılarımız aynı; uzun çalışma saatleri, maaşlarımızın zamanında ödenmeyişi, zorunlu mesai dayatmaları, mesai ücretlerimizin ödenmeyişi, esnek çalışma ve taşeronlaştırma, güvencesiz, kayıtdışı çalıştırılmak yaşamlarımızın birer parçası oldu.
Matbaa sektörünün basım-yayın kısmında çalışan bizler mesleğimizin güzel bir meslek olduğu konusunda kendimizi avutur dururduk. Kimimiz daha ortaokul çağlarında başladı bu alanda çalışmaya, bazılarımız ise maaşı “yüksek” diye atıldı bu mesleğe. Bu işi bizlere öğreten “ustalarımız” mesleğimizin kalifiye olduğunu, kıymetini bilmemiz gerektiğini anlatıp dururlardı. Eğer efendi efendi çalışırsak ekmek yerdik bu meslekten. Onlara göre efendilik patronların dayatmalarına karşı ses çıkarmadan çalışmaktı. Artık bu dönemin koşullarında o söylenen sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığını çok iyi anlıyoruz!
Zaten uzun çalışma saatleri yüzünden canhıraş çalışan bizler, bırakın mesleğimizi sevmeyi bazen ondan nefret eder olduk. Diyeceksiniz ki insan mesleğinden nefret eder mi? Aslında etmemeli, doğru olan bu. Fakat bir terslik var bu işte, biz çalışıyoruz patronlar sefasını sürüyor, saatlerce bilgisayarların başında göz nurumuzu döken biziz ama parayı götüren onlar oluyor. Tüm bunları düşündükçe mesleğimizden hem soğuyor hem de sinirlerimiz gergin bir şekilde çalışıyoruz işte. 12-14 saat boyunca çalıştırılan biz işçilerin sizce sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün müdür? Mesailer sosyal hayatımızı neredeyse tamamen alt üst etmiş durumda. Yaşamlarımız duvarların arasına sıkıştırılmış, çevreden yalıtılmış bir halde çalıştırılıyoruz. Bu koşullarda söyleyin lütfen nasıl mutlu olabiliriz ki?
Örneğin üç aydır mesai paralarımızı alamıyoruz! Maaşlarımız parça parça ödeniyor! Ücret bordrolarımız imzalatılmıyor. Yayın sezonu bittiğinde birçoğumuz kapı dışarı ediliyoruz! Sigortan patronla anlaşmaya vardığın andan itibaren başlatılması gerekirken başlatılmıyor, aylar sonrasına atılıyor! Diyelim ki hastalandın çalışmaya gidemiyorsun, bu durumunu bildikleri halde arayıp pişkince işe çağırıyorlar seni. Yani dostlar patronlar o kadar rahatlar ki, onlar için yeter ki sömürülecek işçiler olsun, genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, evli ya da bekâr hiç fark etmiyor. Evde bekleyen çocukların varmış, hastan varmış, bunların hiçbir önemi yok! Hepimiz ama hepimiz bunları yaşıyoruz ve biliyoruz. Nereye kadar gidecek böyle, nerede patlak verecek bilemiyoruz dostlar.
Unutmadan bu mektubu sınıf kardeşlerimize ulaştıran UİD-DER’e ve çalışanlarına teşekkür ediyor, fabrikalarında TİS sürecine hazırlanan işçi dostlarımıza, UPS kargo direnişçilerine, Brillant’ta hak mücadelesi yürüten kardeşlerimize, Hacettepe taşeron işçilerine ve diğer sınıf kardeşlerimize yürekten selamlarımızı sunuyoruz.
Bu mektubumuzda bunları paylaşmak istedik siz dostlarımızla. Tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.
Birleşen İşçiler Yenilmezler!
Patronların Saldırılarına Karşı Mücadele Edelim ve Kazanalım!
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...