Buradasınız
MESS’in Yalanlarına İşçilerin Cevabı: GREV!
Gebze’den bir metal işçisi
Geçtiğimiz günlerde MESS Genel Sekreteri Özgür Barut, bir TV kanalında metal sözleşmesine dair açıklamalarda bulunmuştu. Bu “açıklamalarda” çarpıtma ve manipülasyon arşa çıktı. Hazırlanan sorular ve buna verilen cevaplarla patronlarımızın ne kadar da “zorda” olduğu anlatıldı, metal işçilerinin haklı talepleri görmezden gelindi. “Ekonomik gerçekler” diyerek metal işçilerine, işten çıkarmaları, düşük ücretleri dayatan MESS, işçileri bir kez daha tehdit etmekten geri durmadı. Bu ülkede işçilerin ve emekçilerin canını yakan hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı yokmuş, işverenlerin durumu işçilerden daha kötüymüş gibi insanlar manipüle edilmeye çalışıldı.
MESS Genel Sekreteri program boyunca döne döne metal sanayinin zor bir dönemden geçtiğini, Türkiye’de işgücü maliyetlerinin arttığını anlattı durdu. İşçi sendikalarının “ekonomik gerçeklere” uygun teklifler ortaya koyması gerektiğinden bahsetti. Barut’un iddiasına göre MESS’e bağlı işyerleri büyük fedakârlık ediyormuş, işçilere çok yüksek ücretler veriyormuş. İşçilerin istediği zam oranı, sözleşme taslağındaki talepler işyerlerini rekabet edemeyecek duruma getirirmiş.
“Kazanamıyoruz” palavralarına inanmamızı bekliyorlar. Oysa hem sanayi odalarının hazırladığı yıllık raporlar, hem de resmi kurumların açıklamaları, patronların büyük bir bölümünün kârının arttığını, kazanmaya devam ettiğini söylüyor. MESS ise ekranlarda boy gösterip yalan üstüne yalan söylüyor. Bugün MESS’e bağlı şirketler, en büyük beş yüz firma içinde yer alıyor. Yıllık açıklanan raporlara göre bu şirketlerin neredeyse hepsi kâr elde etmeyi sürdürüyor. Hazırladıkları birtakım grafiklerle işgücü maliyetlerinin yükseldiğinden dem vurup “kazanamıyoruz ki verelim” diyebilmekteler. Oysa bu kocaman bir yalandır. İşgücü maliyetleri yükselmiyor, tersine düşüyor. Bizim alım gücümüz, reel ücretlerimiz düşerken onların biz işçilerin sırtından kazançları artıyor. Patronlar büyümeye devam ediyor.
MESS metal işçilerine önerdikleri ücretin yeterli olduğunu şu sözlerle açıklıyor: “Bizim hesabımız çok basit, Türkiye’de enflasyon oranı belli, kamudaki memurun, işçinin aldığı zam belli, bütün kesimler enflasyon üzerine sıfır refah payı alıyor, beyaz yakalıların aldığı zamlar belli, sizin, bizim aldığımız zamlar belli, diğer sektörlerdeki işçilerin aldığı refah payları belli, enflasyon üzerine sıfırdır birdir. Ayrıca son bir yıldır 1 milyonu aşkın yeni işsiz var Türkiye’de, işsizlik oranı %14’ü bulmuş durumda, biz diyoruz ki bütün bunları hesaba katan bir toplu iş sözleşmesi olmalı.” Bu açıklama bir yandan ülkede işçi ve emekçilerin yaşadığı kötü koşulları özetler nitelikte, hem de patronlar sınıfının işçi sınıfına karşı tutumunu açıkça göstermektedir. Patronlar istiyor ki işçiler hak talep etmesin, verilene rıza göstersin. Eriyen ücretlerini telefi etmesin, reel ücretler düşsün ve böylece kendileri daha fazla kâr elde etsin! Tabi bir de şu enflasyon meselesi var ki işin içinden bir türlü çıkılamıyor. Mesela patronların enflasyonu başka, hükümetin enflasyonu başka, bir de alım gücüne yansıyan gerçek enflasyon başka. Tüm kesimler gerçek enflasyon denen sorunu biliyorlar. Fakat iş ücretlere gelip de bu gerçek enflasyonu yansıtmaya gelince, işverenler de, hükümet de işlerine gelen enflasyonu gösteriyor! MESS ülkedeki işsizlik rakamlarını da çok rahat bir şekilde açıklıyor. Sormak lazım; bugün işsizliğin tırmanmasında siz patronların hiçbir payı yok mu? İşçileri işyerlerinden atan sizler değil misiniz? Esnek çalışmayla istediğiniz bu değil mi? Şimdi de sözleşmede sendikaların tekliflerini yaparsak işsizlik yükselir, işçileri işten atmak zorunda kalırız diyerek bizleri terbiye etmeye çalışan siz değil misiniz?
MESS, işçileri sefalet koşullarında çalıştırmaya devam etmek için çeşitli gerekçeleri ardı ardına ileri sürmekten vazgeçmiyor. Barut’a göre MESS, sözleşmenin uluslararası şartlara getirilmesini istiyormuş. Pek çok gelişmiş ülkede sözleşme sürelerinin çok uzun olduğunu, dolayısıyla rekabet edebilmek için sözleşme süresinin uzatılması gerektiğini ifade ediyor. Sözleşme süresinin en az üç yıl olması için harekete geçtiklerini söylüyor. Sıra işçi haklarına gelince standartları uluslararası düzeyin altına çekmek için çırpınanlar iki yıllık sözleşmeyi ortadan kaldırmak için uluslararası standartları bahane ediyorlar. İki yıldan uzun süreli sözleşme yapılan ülkelerden bahsediliyor ama MESS’e sormak lazım, acaba fabrikalarda çalışan işçilere, örnek olarak gösterdiğiniz ülkelerdeki gibi haklar veriliyor mu? Aynı ülkelerde işçi ücretlerinin daha yüksek, sosyal hakların daha fazla ve çalışma şartlarının daha iyi olduğundan neden bahsetmiyorsunuz?
MESS’in bir diğer saldırısı, esnek çalışmanın, daha uzun deneme süresinin toplu iş sözleşmesine girmesidir. Mesela birçok ülkede toplu sözleşmelerde haftalık çalışma saatleri düşürülüyor, MESS’e bağlı işyerlerinde ise çalışma saatlerinin düşürülmesi şöyle dursun, günlük çalışma 10-12 saate çıkıyor. Metal işçilerinin aldığı ücret geçinmeye yetmediği için, işçiler fazla mesai yapmak zorunda kalıyorlar. Bu koşullarda esnek çalışma demek iş olduğunda işçileri öldüresiye çalıştırıp iş olmadığında evinin yolunu göstermek, iş ve ücret güvencesini ortadan kaldırmaktır. Üstelik MESS’in “işçiler mesai yaparak çok para kazanıyor” iddiası gerçeklerle hiçbir şekilde bağdaşmıyor. MESS esnek çalışma ile kölelik koşullarını işçilere kabul ettirmek istiyor.
Dördüncüsü devamsızlığı olan çalışanların ikramiyesinin bir havuzda toplanması ve bu paraların sözde devamsızlığı olmayan işçilere ödenmesi meselesi… İşçinin ikramiye hakkına göz diken MESS, bunu işçileri bölerek, birbirine düşürerek yapmayı planlıyor.
MESS patronları işyerlerinde yapılan eylemlerden de çok rahatsızmış. Yasal müzakere sürecinde üretim kayıplarının olması, iş yavaşlatmaların yapılması, ülkedeki ekonomik gerçeklerden çok uzakmış ve bu tavır işverenleri zor duruma sokuyormuş. Metal işçileri olarak ne yapacaktık; sessiz kalıp tüm dayatmalara boyun mu eğecektik, sefalet zammı teklifinize razı mı olacaktık, kölelik koşullarını getirmenize izin mi verecektik?
TV programının sonuna doğru Barut gülerek, şöyle dedi: “Bu koşullarda yüzde kaça bağıtlanır konusuna değinirsek, biz rakamları açıkça ortaya koyduk, biz enflasyon oranında bir teklif yaptık. Yasal müzakere sürecini tamamladık, arabuluculuk süreci uzlaşmazlıkla tamamlanırsa bir grev kararı alınacak, o grev kararının milli güvenliği etkilemesi sebebiyle konu yüksek hakeme kadar gidecek, yüksek hakemdeki sonuç da belli, yüksek hakemde sözleşmeler enflasyonla ya da enflasyonun altında bağıtlanıyor.” Bu açıklama her şeyi özetliyor. MESS, işçileri açıktan tehdit etmekten çekinmiyor. Bu açıklama aynı zamanda hükümetin patronlara olan desteğini de açıklıyor. “Biz ne dersek hükümet de onu uygulayacak, biz sırtımızı grev yasaklayan hükümete dayıyoruz” demek istiyorlar. MESS daha görüşme masasında iken işçilere, “teklifimizi masada kabul edin, yoksa greviniz yasaklanacak ve sizin için daha kötü olacak” tehditleri atıyor.
MESS tarihi boyunca işçi sınıfının kazanımlarına saldırmaktan geri durmadı. Fakat aynı zamanda işçi sınıfı da geçmişte MESS’e karşı büyük mücadeleler verdi ve patronlara geri adım attırdı. Kemal Türkler önderliğindeki Maden-İş Sendikasında örgütlü işçiler, hakları ve gelecekleri için çetin mücadelelerle kazanımlar elde ettiler. İşçiler örgütlü bir güç olduklarında, karşılarındaki MESS’i dize getirmişlerdi. Bugün patronların rahatça tehditler savurması, karşılarında örgütlü bir işçi sınıfı görmemelerindendir. Ama hiçbir şey aynı kalmıyor, her şey değişiyor. Metal işçilerinin de sabrı taşıyor, haklarına ve geleceklerine saldıran patronlara karşı fabrikalardan güçlü bir GREV haykırışı yükseliyor.
MESS Lokavt İlan Etti!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Bu Pahalılıkta Davut Abi’yi Neden Misafir Ediyoruz?
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
- Birleşik Metal-İş Üyesi İşçiler MESS Dayatmalarına Direniyor
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...