Buradasınız
1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
Gebze’den bir kadın işçi

Maden-İş’in öncülüğünde gerçekleşen 1977 MESS Grevinin “Büyük Grev” adını alması, hiç kuşkusuz sürecin öncesi ve sonrasıyla nakış nakış örgütlenmesinden geçmektedir. On binlerce işçi, eşlerinin, çocuklarının, sınıf kardeşlerinin, sendikalarının ve emek örgütlerinin dayanışmasıyla sekiz ay boyunca grevlerini sürdürdüler, sonunda da kazandılar. Oysa MESS, işçilere meydan okuyor, sözleşmeyi imzalamaya yanaşmıyor, greve karşı lokavt ilan ediyordu. MESS işçilere ve Maden-İş’e boyun eğdirmek istiyordu ama grevin sonunda boyun eğen ta kendisi oldu. Gelin bu önemli mücadeleye bir de emekçi kadınların gözünden bakalım. Bugünün kadın işçileri ve işçi eşleri olarak sınıfımızın heybesinde biriken bu deneyimlerden payımıza düşeni alalım.
Lokavt ilan edilen fabrikalardan birinde çalışan bir kadın işçi, yüksek ücret istedikleri ve fabrika kapattırdıkları yalanlarına karşı gerçeği şu sözlerle anlatıyordu: “Biz greve çıkmadık. Memleket ekonomisini batırıyorlar diye devamlı açıklamalarda bulundu işverenler. Oysa üretimi kendileri durdurdular. Arkadaşlarımız MESS’in lokavt kararına aldırmıyor. Sonuna kadar direneceğiz. Öyle ki, arkadaşlar MESS’i şimdi daha iyi tanıyorlar. Lokavt ilan edilen fabrikalarda işçiler fabrikaları terk etmiyorlar. Bütün fabrikalarda aynı sloganlar yankılanıyor; “Lokavt Hak Değil, Suçtur! Lokavt Nakavt Olacak!”
Grev büyüyor, güçleniyor ve tüm kararlılığıyla sürüyordu. Günler, haftalar hatta aylar geçmişti ama MESS işçilere diz çöktürememişti. İşçi eşleri grevin yedinci ayında bir araya gelerek, MESS’in türlü oyunlarını nasıl boşa çıkardıklarını İlerici Kadınlar Derneğinin çıkardığı Kadınların Sesi dergisine gönderdikleri mektupla anlatıyorlardı: “On binlerce metal işçisi yedi aydır grevde, on binlerce işçi karısı da grevde. On binlerce grevci çocuğu grevde. MESS, grevi kırmak için evlerimize Maden-İş ve kocalarımızın aleyhine mektup gönderdi. Mahallelerimize grev kırıcı ajanlarını yolladı. Böylece grevimizi kırmak istediler. Ama kıramadılar. Bizler şimdiye kadar kocalarımıza evde destek olduk. Pazarlarda İlerici Kadınlar Derneği’nin yardımıyla tezgâh açıp çeyiz sandığımızdakileri sattık. Maden-İş’e destek olduk. Grev yerlerine gidip yemek yaptık, moral verdik.”
Grev yerinde yemek yapmanın, işçilere moral vermenin tadı bir başkaydı ev emekçisi kadınlar için. Bu kadınlardan biri şu sözlerle anlatıyordu duygularını: “MESS’e karşı direnen Maden-İş üyeleriyle dayanışma için grev çadırlarında yemek pişirme kararını almıştık. İlk gün bana düşmüştü bu görev. Kuru fasulye pişirelim dedik. İki kilo kuru fasulyeyi akşamdan ıslattım. Sabah da haşladım ki orada çabuk pişsin. Ama haşlanan fasulyelerin dört kilo olacağını hesaba katmamıştım. Neyse, bir elimde fasulyeler, bir elimde yağ, pirinç, salça, diğer malzemeler, Göztepe’den Pendik E5 yolu üzerindeki Parsan Makine fabrikasına doğru yola çıktım. İki vasıta değiştirip E5’te fabrika yakınında indim. Fabrika yoldan en az bir kilometre kadar içerdeydi. Torbaları yüklenip başladım yürümeye. Grev çadırlarına, kollarım uzamış bir halde vardığımda grev gözcüleri eli kolu dolu bir kadının grev çadırına doğru yaklaşmasına biraz merak, biraz kuşkuyla bakıyorlardı. Grev gözcülerine kendimi tanıtıp, yemek yapacağımı söyleyince, bana küçük bir tüp, bir bıçak, bir de tepsi bulabildiler. Tencere yoktu. Yemeği tepside pişirdim. O gün grev gözcüsü on metal işçisiyle yediğim tepside pişmiş fasulyenin tadı hâlâ damağımdadır.” Kuru fasulyeyi pişiren o kadın, bu anısını 2003’te Petrol-İş Sendikası Kadın Dergisi için anlatırken o dayanışma duygusunun güzelliğiyle duygulanıyordu.
İşçilerin çocukları da bu mücadelenin bir parçasıydı ve şöyle sesleniyorlardı büyüklerine: “Abiler, ablalar, teyzeler, amcalar kulak verin sesime… Çocuğum ben yemek isterim. Çocuğum ben sıcak isterim. Çocuğum ben balon isterim. Babam grevde, yemeğim sıcak olsun diye. Babam grevde, balonum olsun diye.” İşçi eşleri grevin haklılığını, greve destek vermeleri gerektiğini kavradıkça daha fazla sayıda işçi eşine ulaşmaya başladılar. Mücadeleci kadınların öncülüğünde bir araya gelen işçi eşleri, çocuklarını yanlarına katarak grev alanlarını ziyaret ettiler, dayanışmayı büyüttüler. Maddi ve aynî yardım topladılar, dayanışma organizasyonları örgütlenmesinde görevler aldılar. Ve grevin yedinci ayında aldıkları kararı dosta da, düşmana da şu sözlerle açıkladılar: “Şimdi artık meydanlarda da, MESS’e karşı kocalarımıza destek olmak için kavga vereceğiz.”
Başta metal işçisi kadınlar ve işçi eşleri olmak üzere, tüm emekçi kadınlara çağrımızdır. Gelin bu deneyimleri bir süreliğine hafımızda tuttuğumuz kuru bilgiler olmaktan çıkartalım. Unutmayalım ki, hiçbir bilgi kendiliğinden yaşamımızı, çalışma koşullarımızı ve çocuklarımızın geleceğini değişikliğe uğratmaya muktedir değildir. Deneyimlerden yararlanarak harekete geçtiğimizde bu bilgilerimiz bilince dönüşür. Emekçi kadınlar olarak, bizler bir araya geldikçe, örgütlendikçe ve dayanışmayı büyüttükçe bilinçleniriz. Gün birimizin değil hepimizin kazanması için birbirimizin kapısını çalma günüdür. Gerçeklere gözümüzü birlikte açma günüdür. Eşlerimizin, sınıf kardeşlerimizin sadece yanında değil, mücadelenin kalbinde olma günüdür. Çocuklarımızın çocukluklarını yaşayabilmesi ve güzel bir gelecekleri olması için, hayat pahalılığı ve geçim derdinden kurtulmak için, emeğimizin değersiz görülmemesi için gelin MESS dayatmalarına birlikte karşı duralım!
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Metal İşçileri Sefalet Ücretine ve Sendikal Baskılara Karşı Mücadele Ediyor
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...