Buradasınız
Metin Turan’ın Doğal Olmayan Ölümü Üzerine
Tuzla tersanelerinde işçiler ölüyor sapır sapır. Onca ölümden sonra Çalışma Bakanı Faruk Çelik bir gün çıkıp geliyor Tuzla tersanelerine; “önlemler yerinde, her türlü önlem alınmış” diyor, su serptiğini düşünerek meraklıların içine. Sonra usulca çekip gidiyor. Ama ölümler durmuyor bir türlü, Bakan tekrar çıkıp geliyor; “yok yok önlemleri beğenmedim” diyor bu sefer. Bakanın gözleri görüyor ve kulakları duyuyor, Bakan bakıyor önce yaşayanların suratına, sonra tersanelerin karanlığına, ve takdiri ilahi dercesine uzaklaşıyor.
Bu arada 4 Şubatta Tuzla Şahin Çelik tersanesinde çalışan 19 yaşındaki Metin Turan denize düşerek hayatını kaybetti. Metin’in ölü bedenini suyun üzerinde bulmuşlar sabah. Nasıl kaybetti o gencecik yaşında hayatını acaba Metin?
Metin akşamın karanlığında geminin dış bordasına asılı bir iskelede, raspalıyordu metalin tenini. Fazla mesaiye kalınmıştı o akşam ve geminin yüzeyinde raspa çalışıyordu Metin. Raspa gidip geldikçe kesif bir koku yayılıyor olmalı etrafa. Belki bu koku aklını bulandırıyor ve hayal kuruyordu Metin usulca, evde olmayı düşlüyor olsa gerek sıcak bir evde, belki de sevdiğinin yanında. Efkâr bu ya, sonra bir sigara yakmış olmalı, sigarasını yakarken aydınlanmıştır kederli suratı gecenin ıssızlığında. Geminin buz gibi teni, soğuk rüzgâr, karanlık, hayaller ve umutlar, derken yorgun bedeni kayıvermiş olmalı iskelenin üzerinden, belki de bayılmıştı soğuktan Metin. Düşerken ne düşündü kim bilir? Belki yüzmeyi bile bilmiyordu? Fırsatı olmamıştı öğrenmeye. Denizin karanlık soğuk suyuna değince vücudu kendine gelmiş olmalı, düşünmüştür hızlıca Metin olup biteni, anlamıştır öleceğini belki, sonra bir acı yutkunmuş mudur dersiniz suyun içinde? Belki çocukluk günleri, belki de memleketinin sokakları geçmiştir aklından hızlıca. Ne acı bir duygudur ölmek o yaşta, yaşamanın ne demek olduğunu bilemeden ölmek, göçüp gitmek bu dünyadan böyle pisipisine. Çırpınırken suyun içinde çaresizliğin acısı ile ağlamıştır belki de, gözyaşlarını bırakmıştır denizin derinliklerine…
O gece arkadaşları, giderken fark ediyorlar Metin’in ortalıklarda olmadığını. Her tarafa bakıyorlar ama bulamıyorlar genç işçiyi. Ertesi sabah, ailesi Metin’i soruyor tersaneye gelip, ne diyeceklerini bilmiyor arkadaşları. Tersane yönetimi polise haber veriyor ve bu sefer denizde aramaya başlıyorlar delikanlıyı. Genç bedenin nihayet su yüzüne çıkmış olduğunu görüyorlar. Tersane yönetimi Metin’in cesedinin üzerine ip attırıp boynuna geçirttiriyor, Metin’in ölü bedeni bile patronların barbarlığından kurtulamıyor anlayacağınız. Sonra boynundan ip ile bağlanmış Metin’i sanki bir malzeme çuvalıymış gibi yukarıya çekiyorlar. İşçiler şaşkın bakışlarla izliyor bu dehşet veren manzarayı. Genç işçinin çilesi böylede sona ermiyor ne yazık ki. Yukarda tersanenin köpekleri saldırıyor cesede acımasızca. Kurtarıyorlar cesedi köpeklerden zorla. Tersane yönetimi cesedi yukarı çekip öylece asılı bırakıyor havada, savcı gelene kadar. Metin’in bedeni vincin uçunda ve havada, bir suçlu gibi sallanıyor. Sanki patronlar tüm işçilere ibret olsun dermişçesine, işçiyi sallandırıyorlar saatlerce oracıkta. Bu manzaranın etrafında dönüp duruyor işçilerin bakışları, sonunda işçiler dayanamıyor artık ve gidip Metin’in aşağıya indirilmesini istiyorlar. Tersane yönetimi izin vermiyor ve güvenlik görevlileri işçileri durduruyor.
Sonrasında tersane patronu “yüzmek için girmiş sonra da boğulmuştur” diyor. İşçilerin şaşkınlığı daha da artıyor, “gecenin o saatinde hem de böylesi bir soğukta, ne yüzmesinden bahsediyor bu adam” diye düşünüyorlar öfkeyle.
Yaşanan vahşetin bu yalın hali bile, bu sistemde işçilerin ne durumda olduğundan, patronun gözünde işçilerin değerinin ne olduğuna kadar bir sürü gerçeği dışa vuruyor zaten. Onlar için bizler birer hiçiz, bir makineden ya da bir köleden hiçbir farkımız yok. Oysa bizler fabrikalarda onların istekleri doğrultusunda bir sürü fedakârlık yapmaktan vazgeçmiyoruz hâlâ. Ne için yapıyoruz tüm bunları? Bize kalan sadece yoksulluk, açlık ve ölüm. Ne zaman bitecek bu akıl tutulması? Çıkış yolu var. Yeter ki işçi sınıfının bir parçası olmanın haklı onurunu içimizde hissedelim. Bu onuru hissedebilmenin tek yolu ise, işçi sınıfının patronlara karşı verdiği mücadelenin bir parçası olabilmekten geçiyor.
UİD-DER’de Basın İşçileri Semineri
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- Amasra’nın Anlattığı: Her Şeyin Başı Örgütlülük!
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...