Buradasınız
Mücadele ile Stressizsiniz!
Mersin Üniversitesi’nden bir öğrenci
Günlük hayatta hepimiz belirli oranlarda strese maruz kalıyoruz. Stres bazı durumlarda tetikleyici ve olumlu bir rol oynarken (mesela bir işi yaparken odaklanmamızı sağlar) strese sürekli maruz kalınması halinde bu olumlu halden ne yazık ki bahsedemiyoruz. Strese sürekli maruz kalındığında beynimiz kalıcı olarak hasar alabilir, kalp damar tıkanıklığı yaşayabiliriz ya da gen diziliminin değişmesi gibi kalıtsal durumlar bile söz konusu olabilir.
Stres beynimizin Hipokampüs bölgesini ve Frontal Lob kısmını ilgilendiriyor. Beynimizin vücudumuzda salgılanan Steroid hormonuna karşılık vermediği durumlarda oluşan karamsarlık hali ve çıkışsızlık durumlarına biz stres diyoruz. Stresin bilimsel olarak tanımı bu şekilde yapılıyor. Ancak stresin insan hayatına etkileri ne yazık ki bu kadar basit değil ve tek cümle ile anlatılmıyor.
Günlük hayatta hepimiz belirli oranlarda strese maruz kalıyoruz. Stres bazı durumlarda tetikleyici ve olumlu bir rol oynarken (mesela bir işi yaparken odaklanmamızı sağlar) strese sürekli maruz kalınması halinde bu olumlu halden ne yazık ki bahsedemiyoruz. Strese sürekli maruz kalındığında beynimiz kalıcı olarak hasar alabilir, kalp damar tıkanıklığı yaşayabiliriz ya da gen diziliminin değişmesi gibi kalıtsal durumlar bile söz konusu olabilir. Sürekli stres altında yaşayan biri bir müddet sonra öğrenme güçlüğü çekebilir, davranışları bozulabilir. Peki, stres nereden çıkıyor? Bilim insanlarının maymunlar üzerinde yaptıkları araştırmalarda, maymunlar içerisinde güçlü ve sürünün lideri konumundaki maymunların beyinlerinde stresin etkilerine rastlanmamıştır. Fakat daha küçük ve güçsüz olan diğer maymunların beyinlerinde stresin yarattığı tahribat çok büyüktür. Güçsüz olan sürü üyelerinin hayatta kalma şansının az olmasından ve diğer güçlü lider maymunların bölgede güç sahibi olmalarından dolayı yaşamsal kaygının tetiklediği stres faktörü, bu maymunların beyinlerinde büyük tahribata sebep olmuştur. Peki, yaşadığımız koşullarda insanlar içerisinde yaşamsal kaygıların en çok olduğu kesimde kimler var?
İki sınıf temelinde örgütlenmiş olan kapitalist sistemde patronlar, üretim araçlarının sahibidir ve bu nedenle üretimi kontrol ederler; işçilerin ürettikleri ürünlere el koyarlar ve dolayısıyla bölüşüm de sınıfsal temel de gerçekleşir. Ancak patronlara göre işçi sınıfı ürettiği ürünler üzerinde hak sahibi değildir. Patronlar sınıfı bütün üretim araçlarını ellerinde tutarak yaşamsal kaygılarından sıyrılmıştır ama işçi sınıfı ürettiklerine el konulmasından ve hiçbir üretim aracı üzerinde söz hakkına sahip olmayışından dolayı yaşamsal kaygıyı taşıyan sınıf olmuştur. Üretim araçlarına sahip patronlar sınıfı, dünya kaynaklarının nasıl kullanılacağına, neyin nerede üretileceğine, yaşamak için neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna kısacası dünyanın nasıl döneceğine karar verme hakkını kendinde görür. Bunu yaparken de işçi sınıfının yaşam koşullarını da belirlemiş olur. İşçilerin sabah kaçta kalkacağından tutun da akla gelebilecek her bir koşul, kapitalist üretimin dayattığı yaşam koşullarıdır. Bu cendere içerisinde kıt kanaat yaşamaya çalışan işçi sınıfı ise strese en çok maruz kalan sınıf olur.
Yarın iş kazası geçirme kaygısı, işten atılma kaygısı, sömürü koşullarında fazla mesailer, gece mesaileri, sosyal aktivitelerden uzak kalma, kira ve diğer giderlerin karşılanması vb. gibi durumlar işçilerin başından bir an olsun eksik olmaz ve onları sürekli bir stres altında bırakır. Bunun sonucu olarak da pek çok işçi, daha kırk beşinde iken kalp ve damar hastalıkları yaşar. Yüzlerce işçi işyerlerinde maruz kaldığı sakatlıklarla hayatına devam etmek zorunda kalır. Kimisi davranış bozukluğu yaşar, hayatını planlayamaz, öğrenme güçlüğü çeker. Sağlığımızı büyük ölçüde etkileyen stres faktörünü yaratan kaygılar kapitalist sistemin ürünüdür. Zaten ağır çalışma ve yaşam koşulları altında ezilen işçilerin kendilerine ayıracak zaman bulamaması ve stres altında geçirdiğimiz bir ömür sağlığımızın günden güne daha çok zarar görmesine sebep olur.
Stres ile baş etme yollarından en etkilisi spor yapmak ve kendimize zaman ayırmaktır. Bunun adı psikolojide eylemsel birlik olarak da geçer. Ancak fazla mesailer ve çalışma koşullarının ağırlığı kendimize zaman ayırmamıza izin vermiyor maalesef. Eylemsel birlik faktörü bu koşullardan ve stresten de kurtulmanın temel direği. Biz işçiler kapitalist sömürü koşullarından ve onun yarattığı stres faktörü gibi nice olumsuz etkilerden kurtulmak için mücadele etmeliyiz. Sistemin dayattığı kölelik koşullarında yaşamaya devam edersek savaşlar, iş kazaları, kalıcı sakatlıklar, krizler ve daha nice acı bizlerin başından eksik olmayacak. İşçiler kapitalist sitemi ancak örgütlü olduklarında başlarından atabilirler. Kapitalizm ortadan kalktığında, onun yarattığı mülkiyet ve üretim ilişkileri de son bulmuş olacak. İşçi sınıfı köle gibi çalışmaya mahkûm olmayacak. Sömürüsüz, sınıfsız, savaşsız, işsizliğin ve geçim derdinin olmadığı kaygısız ve dolayısıyla stressiz bir dünyanın yolu açılacak. Bu koşullar son bulsun diye örgütlenmeli ve sınıfımızın gücünün farkına varmalıyız. Unutmayalım ki işçiler örgütlüyse her şeydir ama örgütsüz oldukları sürece hiçbir şey.
Hizmet Sektörü
Birlikte Değiştirebiliriz
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
Son Eklenenler
- Siyonist İsrail devletinin Filistin’de yürüttüğü savaş bir yılını doldurdu. Bu savaşta on binlerce Filistinli can verdi. Yüz binlerce Filistinli yollara düştü, yer değiştirdi. Bombaların yanı sıra, açlık, susuzluk, salgın hastalıklar da nice can...
- İsrail’in geçtiğimiz sene 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yürüttüğü savaş şiddetini arttırarak ve yeni bölgelere yayılarak devam ediyor. ABD, Çin ve Rusya’nın, bölgedeki rakip güçler olan İran ve İsrail’in kozlarını paylaştıkları bu savaşın alanı Gazze’...
- Bursa Kemalpaşa’da bulunan Eker Süt Ürünleri fabrikası işçileri Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılmış, direnişe başlamışlardı. Direnişçi işçiler 6 Ekim’de sendikalarıyla birlikte Bursa’da “Eker I Run” koşusu öncesi basın...
- Filistin’de yürüyen savaşın üzerinden 1 yıl geçti. Bugüne kadar 50 binin üzerinde insan İsrail’in saldırıları sonucu can verdi. İsrail devletinin Gazze’de sürdürdüğü soykırım ve katliam devam ediyor. Lübnan’a yapılan son saldırılarla birlikte...
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...