Buradasınız
Müdürlerin Koltukları da Saygıyı Hak Ediyormuş Meğer!
İstanbul’dan bir eğitim işçisi
Ben 16 yıllık işçilik hayatı olan ve bunun büyük bir kısmında da eğitim sektöründe çalışan bir işçiyim. Geçmiş 16 yılı gözümün önünde canlandırdığımda çalıştığım işyerlerinde ne kadar çok şey yaşadığımı hatırlıyorum: İşçi arkadaşlarıma ve bana dönük bir yığın haksız muamele, dayatmalar, aşağılamalar, tehditler vs… Bizi yönetenlerin bizden nasıl mantıksız şeyler isteyebileceklerini, bilinçli olmadıklarında işçi arkadaşlarımızın küçücük sorunlar karşısında bile nasıl tepkisiz kalabileceklerini, ama ancak kavga vermeyi bilenlerin sorunları çözebileceğini, başımızdan geçen bir olayı aktararak anlatmak istiyorum.
Öğretmenliğimin ikinci yılıydı. Bir gün okula gittiğimde öğretmen arkadaşların yaşlı birinin önünde ayağa kalkılması gerektiğini, toplumda artık eskisi gibi değerlerin kalmadığını vs. tartıştıklarını gördüm. “Nerden çıktı şimdi bu ayağa kalkma meselesi” diye düşündüm. “Yahu nedir sizin bu yaşlıların önünde ayağa kalkma meseleniz” diye sorduğumda, “senin olaydan haberin yok mu” diye sordular. “Ne olayı, ne haberi?” Kıssadan hisse anlatayım.
O sabah müdürümüz öğretmenler odasına giriyor ve “ben sizin müdürünüzüm, ama odaya girdiğimde müdür mü giriyor buraya, yoldan geçen biri mi giriyor belli değil, bundan sonra ben bu öğretmenler odasına girdiğimde ayağa kalkacaksınız arkadaşlar” diyor. Öğretmenler odasında herhangi bir muhalefet durumu yaşanmıyor. Ben okula geldiğimde de yaklaşık olarak olaydan bir saat geçmiş durumdaydı. Olay henüz bütün sıcaklığını koruyordu ve öğretmenler odasından bir karar çıkmaya hazırlanıyordu. “Kalkalım mı, kalkmayalım mı” ikilemiyle devam eden bu tartışmanın sonuç kısmına yakın odaya girmiştim ki, olayın gerçek yüzünü öğrendiğimde müdürün dediklerinden çok çıkmakta olan karara şaşırdım. Bizim müdür çoğumuzun korkaklığına güvenerek kendi çiftliğinde yeni kurallar belirlemişti. Ama yanılmıştı! Ben kısa bir süre içinde öğretmen arkadaşlarımızın arasında hızlı bir muhalefet örgütleyip, bunun çok saçma ve dayatmacı bir kural olduğunu, saygı denilen şeyin bu tür şekilsel şeylere indirgenemeyeceğini, saygının hak edilen bir şey olduğunu, saygı duymadığım bir adamın önünde kalkmayacağımı vs. anlatmaya başladım.
En sonunda beklenen an geldi. Müdürümüz test yapmak için öğretmenler odasına girdi. Öğretmen arkadaşlardan kimisi ayağa kalktı, kimisi de tereddüt içinde kaldı. Müdür ise hemen gürlemeye başladı: “Sizin hiç yaşlılara saygınız yok mu? Ben hem müdürünüz hem yaşlı bir adam olarak bu odaya giriyorum, maşallah hâlâ oturanınız var!” Müdürün bu sözlerinden sonra dayanamadım ve “Neden kalkacakmışız önünüzde? Yaşlı ve müdür olduğunuz için mi? Saygı hak edilen bir şeydir, ayağa kaldırılmaksa zorla yaptırılan bir şey!” dedim. Müdür hemen cevabı yapıştırdı: “Kızım bana saygın yoksa koltuğuma olsun bari!” Ben de cevapladım: “Madem koltuğunuz saygıyı hak ediyor, niye koltuğunuzla girmiyorsunuz öğretmenler odasına?” Bu tartışma üzerine, kararsız kalan arkadaşlar da beni desteklemeye başladılar ve müdür geri adım atmak zorunda kaldı. “Madem bana saygınız yok, kalkmayın, hiçbiriniz kalkmayın. Sizi de adam yerine koyup saygı bekleyende kabahat” diyip odanın kapısını çarpıp, çekip gitti. Uzunca bir süre de odaya girmedi.
Çok küçük bir sorunda dahi tepki geliştirmezsek, daha büyüklerinin yolunu açacağımızı öğrendim UİD-DER’in bana verdiği mücadele kültüründe. Bizler hiçbir sorunu küçük-büyük diye ayırmamalıyız. Patronlar ve onların yöneticileri boyun eğmemizi sağladıklarında canımızın çok yandığını düşünmeyiz. “Alt tarafı bir boyun eğme” deriz. Öyle mi peki? Kafamızı eğdiğimizde iş bitiyor mu? Bunu başardıklarında bununla yetinmiyorlar, bir süre sonra kulağımızdan tutup istedikleri yöne doğru çekiştiriyorlar. O zaman da canımız yanıyor. Ama canımız yandıktan sonra bağırmak için geç olmaz mı? Bağıracaksak kulaklarımız tutulmadan çok daha önce bağırmamız lazım. Ve tabii ki tek başına değil, hepimizin olmasa da çoğumuzun birlikte bağırmasıdır onları hizaya sokacak olan.
30 Maden İşçisinin Sözü
Hastanede Eylem
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...