Buradasınız
Neyi Bildirir Sayılar?
sayılar bebelerin kundakları
sayılar tabutları şehirlerin
öldürülmüş
öldürülebilecek olan
sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir
sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri
Sayıların/rakamların “dili soğuktur” denilir. Yaşamımızı kolaylaştırdıkları gibi duygu ve düşünceleri salt birer veriye dönüştüren, eğer dikkatli bakılırsa hakikati çırılçıplak sergileyen yanları da vardır. Yaşamını ve tüm yeteneklerini işçi sınıfının sömürüye ve zorbalığa karşı mücadelesine adayan Nâzım Hikmet, Neyi Bildirir Sayılar şiirinde sayıların dilinden bahsediyordu… Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının fiili olarak toplam 10 yıl sürdüğünü ve bu 10 yıldan geriye “54 milyon ölü, 49 milyon sakat” kaldığını yazıyordu. 54 milyon ölü! Bir çırpıda çıkıveriyor insanın ağzından değil mi? Oysa 54 milyonun her birinin aileleri ve dostlarıyla, yaşadıklarıyla, yaşayamadıklarıyla, acıları, sevinçleri ve umutlarıyla birer insan olduğunu düşündüğümüzde ne kadar büyük bir trajediyle karşı karşıya kaldığımızı anlıyoruz. Gözlerini kâr hırsı bürümüş egemenler, bu iki savaşla dünyayı bir alev topuna çevirmiş, taş üstünde taş bırakmamıştı. Yıkımın faturasını ise bu savaşlardan hiçbir çıkarı olmayan dünya işçi ve emekçileri ödemişti, kimi hayatını, kimi kolunu bacağını, yerini yurdunu, kimi sevdiklerini kaybederek. Ancak ne çare, Nâzım’ın “aynı memleketliler” dediği milyonlarca insan bir istatistikten fazlası değildi egemenler için!
Bu iki savaşın ardından sermaye sınıfının sözcüleri yıllarca korkunç savaşların bir daha asla yaşanmayacağını, yaşananlardan gerekli dersleri çıkardıklarını vaaz edip durdular. Peki, sonuç ne oldu? Sadece son 25 yıla baktığımızda dünyanın çeşitli coğrafyalarında egemenlerin yeniden ve yeniden kozlarını paylaştığını görüyoruz. Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Pasifik’ten Afrika’ya kadar dört bir yanda emekçi kitleler acı çekiyor, kan ve gözyaşı döküyor. Son olarak Filistin’de yaşananları düşünelim. Haftalardır İsrail tarafından bombalanan Filistin’de 10 bine yakın insan katledildi. Bu insanların çoğunluğu kadın ve çocuktu. Gazze’deki Milli Eğitim Bakanlığı, yıl boyunca eğitime ara verildiğini çünkü öğrencilerin ezici çoğunluğunun hayatını kaybettiğini duyurdu. Ancak daha düne kadar gülen, oynayan, okula giden bu çocuklar birer sayıdan fazlası değil egemenler için!
“Yeryüzünde yuvarlak hesap ve şimdilik 2,5 milyarız. Yüzde 80’imiz aç” diyordu 1962 yılında yazdığı şiirinde Nâzım Hikmet. Ne değişti bu satırların yazılmasından bu yana? Yıl 2023 oldu, 1 milyar aç insan var dünyamızda. Çünkü toplumun ezici çoğunluğunu mülksüzleştirme ve aç bırakma pahasına bir avuç sermaye sahibini ihya eden sömürü düzeni hükmünü icra ediyor. Şiirinde 2 avcı uçağını sofraya koymayı teklif ediyor Nâzım Hikmet ve “40 milyon insan doyasıya yer içer/40 milyon kediye de artar ekmekten etten” diye de ekliyor. Bugün dünyada savaşa yaklaşık 2,25 trilyon dolar kaynak ayrılırken 500 bin bilim insanı savaş sanayisinde daha yıkıcı ölüm makineleri üretilebilmesi için çalışıyor. Öte yandan dünyanın en zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip Afrika’da 14 milyondan fazla insan ağır açlık çekiyor, Haiti’de anneler çocuklarına açlıklarını bastırabilmeleri için çamurdan “kurabiyeler” veriyor.
Sayıların yüzü soğuktur, sayılar gerçekliği anlatma konusunda yetersizdir. Gerçekliği görebilmenin yolu olup bitenlere sınıfımızın perspektifinden bakmamızdan geçiyor. Savaşlarda, göç yollarında, depremlerde, sellerde, iş cinayetlerinde ya da açlıktan, basit hastalıklardan ölenler bizim sınıfımızın insanlarıdır. Sermaye sahiplerinin emek sömürüsü üzerinden çoğalttıkları sıfırlara da yaşamdan koparılan sınıf kardeşlerimize de salt bir sayı olarak bakmayalım. Yaşanan insanın alçaltılmasıdır, değersizleştirilmesidir ve buna sadece örgütlü işçi sınıfı son verebilir. Nâzım Hikmet’in dizelerinde bahsettiği dünyayı ancak işçi sınıfı kurabilir.
atomlu atomsuz silahsızlansak bütün iklimlerde
ve insanca işlesek yeryüzü nimetlerini
çoğaltsak onları dörtte bir
kazırdık açlığın kökünü üç ayda
dişlerimiz dökülmez olur
kanamaz dişetlerimiz
hele çocuklarımız
keder silinir gözlerinden
eğri büğrü bacakları doğrulur
iner şiş karınları
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
Son Eklenenler
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...
- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin, 19 gün sonra yapılan bir ihbar sonucunda, öldürülmüş ve cansız bedeni bir torba içinde dere kenarına bırakılmış olarak bulundu. Narin’in...
- Polisin saldırılarına, Emniyet Müdürünün tehdidine boyun eğmeyen direnişçi Polonez işçileri halaylarla, türkülerle, sloganlarla, dayanışmayla direnişlerini sürdürüyorlar. Tüm emek dostlarını direnişleriyle dayanışmaya çağırıyorlar.
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi işçilerin yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçi ve emekçilere kesen ekonomi programları ise sorunlarımızı katlanarak büyütüyor. Bu...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı. Hem su sarfiyatını azaltacak hem de aile bütçesine katkı sağlayacak tasarruf önerilerini sıraladı. Aşırı kurak bir dönem...
- Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesinde bulunan, Selüloz-İş Sendikasının örgütlendiği MKB Rondo grevinin 11. gününde, UİD-DER coşkulu bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor” pankartı taşıyan UİD-DER’li işçiler, “...
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...
- Yeni eğitim yılı başlarken çocuklarımız heyecanlı. Bizlerse düşünceliyiz. Çocukların heveslenip istedikleri rengârenk çantalar, kalemler, defterler ne yazık ki el yakıyor. Daha çocuklarımız okul çantalarını sırtlarına takamadan, bizim sırtımıza okul...
- Bir grup UİD-DER’li işçi olarak Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesindeki MKB Rondo grevini ziyaret ettik. Duymayan işçi kardeşlerimize MKB Rondo grevini duyurmak, grev yerine dayanışmaya davet etmek için bu mektubu yazmak istedik. Grevci işçiler bizi...
- 6 Eylül 2014’te İstanbul Mecidiyeköy’de Torunlar Center inşaatında meydana gelen işçi katliamının üzerinden tam 10 yıl geçti. Asansörün otuz ikinci kattan yere çakılması sonucu 10 işçi feci şekilde can vermişti. İşçiler asansörün bozuk olduğunu...
- İktidarın her türlü desteğini arkasına almanın rahatlığı ve pervasızlığı içindeki sermaye sınıfı insanların üzerine ateş açarak katledecek kadar gemi azıya almış durumda. Bugün doğasını savunduğu için Reşit Kibar’ı katleden, İliç’te işçileri toprak...