Buradasınız
Bizim Cehaletimiz Patronların Serveti!
Gebze’den bir işçi
Ben Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bir metal fabrikasında çalışıyorum. Sizlerle biz işçilerin cahilliğinin patronların servetini nasıl arttırdığını gösteren bir olayı paylaşmak istiyorum. Bir Cuma günü saat 3’teki çay molasına çıktığımızda amir herkesin yemekhanede toplanmasını söyledi. Yemekhanede toplandığımızda patron, bir cami imamını tanıttı bizlere ve oturduk hocanın bizlere anlattıklarını dinledik. İmam bize dürüst, helâl çalışmayı, aldığımız paranın hakkını vermeyi öğütledi. Zaten günde neredeyse 15 saat çalışıyorduk. Aldığımız para ise ancak fazla mesailerle asgari ücreti biraz geçiyordu. Hoca, bizlere hiç “aldığınız ücret kadar çalışın, hakkınızı arayın” demedi. Bizler de bilinçsiz işçiler olduğumuz için, onun anlattıklarından aklımızda kalan, patronun sayesinde ekmek yediğimiz ve ona bir vefa borcumuz olduğuydu. Bize verdiği paranın hakkını ödemek için her gün daha çok malzeme üretmemiz gerektiğiydi.
Ertesi gün sabah çayında, amir tekrar yemekhanede toplanmamızı istedi. Yemekhaneye gittiğimizde masaların üzerinde simit ve çay yerine kahvaltılık vardı ve başköşede gene bizim hoca oturuyordu. O an bütün işçiler hep aynı şeyleri konuşuyordu: Bizim patron, tek hakkımız bir bardak soğuk çayla bayat simitken, bizlere kahvaltılık masa hazırlatmış! İmamın yemek duası aynen şuydu: “Bu işçilere hayatlarında göremeyeceği bu sofrayı hazırlatan patronlarına ve ailesine uzun ömür, bol kazanç ihsan eyle, işyerine kaza belâ verme yarabbi.”
Sadece yarım saat süren kahvaltı sefası bitti. Sıra yaptığımız kahvaltının hakkını vermeye gelmişti. O günden sonra ben de dâhil olmak üzere, kadın-erkek bütün işçi kardeşlerim daha gayretle, canla başla çalışmaya başlamıştık. Oysaki dünyadaki bütün güzel şeyleri üreten ve yapan bizlerdik. Ama güzel bir kahvaltının bile hakkımız değil, karşılığını vermemiz gereken bir ödül olduğunu düşünmüştük.
Aradan birkaç ay geçmişti ki başıma bir iş kazası geldi ve parmağımı yaraladım. Bunu patrona söylediğimde beni anlaşmalı olduğu özel hastaneye göndermek istedi. “Mühim bir şeyin yok, iş kazası raporu tutturma, başımız ağrımasın. Ben senin paranı elden vereceğim” dedi. Gittiğim hastane özel olduğu için sadece iş kazalarından ücret almadıklarını söylediler ve benden belli bir miktar para istediler. Param olmadığı için o yaralı halimle devlet hastanesinin yolunu tuttum. Ne o halimle ve acınacak durumda hastane hastane gezerken ne de sonraki günlerde bizim o merhametli, namazında niyazında olan patron beni arayıp sordu.
Muayene olduktan sonra, doktor bana bir ay rapor verdi. İstirahatımın dördüncü gününde amir beni aradı. Ablasının düğünü olduğunu, iki gün gelemeyeceğini, onun yerine işe gidip çalışmamı istedi. “O kadar ekmeklerini yedim, iki günün lafını yapamam” diye düşündüm. Gittim, çalıştım. Amir geldikten istirahatıma devam ettim. Üçüncü gün amir, telefonuma mesaj attı. “İki gündür habersiz işe gelmiyorsun, bunun anlamı tazminatsız işten atılmaktır” diye yazmıştı. “Bu da ne demek? Ben istirahatlıyım. Ne izni?” dediğimde, “sen iki gün çalıştığın için senin raporunu iptal ettik. Çalışabiliyorsun. İşe başla ve çalıştığının parasını almaya devam et” dedi. Bu olayı UİD-DER’li ağabeylerim ve ablalarıma anlattığımda, raporumun iptal edilemeyeceğini, bunun yasal olmadığını ve raporum bitene kadar işyerine gitmememi söylediler. İyi ki UİD-DER’li arkadaşlara danışmışım.
O günden sonra patronların gözünde hiçbir değerimizin olmadığını, bizleri nasıl kandırıp basit oyunlarla kendilerine vefa borçlu hale getirdiklerini anladım. Daha bilinçli bir işçi olmak için gayret etmeye karar verdim.
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...