Buradasınız
Büyük Ekonomiden İşçilerin Payına Ne Düşüyor?
AKP hükümeti yıllardır Türkiye ekonomisinin hızlı büyüdüğünü söylüyor. Gerçekten Türkiye ekonomisi hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer alıyor. AKP ve patronlar ekonominin büyüme performansını öve öve bitiremiyorlar. Peki, ekonominin hızlı büyümesi ne demektir? Hızlı büyüme işçiler açısından ne ifade ediyor, işçilerin payına bu büyümeden ne düşüyor?
Öncelikle ekonomik büyüme demek, yatırımların artması ve şirketlerin yani sermayenin büyümesi demektir. Sermaye, birikmiş emek anlamına gelir. Bu “biriken emek” işçilerin “karşılığı ödenmemiş” emeğidir. İşçiler çalışarak, emek harcayarak ortaya çıkardıkları mallara/metalara ve hizmetlere “değer” katarlar. Ancak işçi, emeğiyle ürüne kattığı değerin küçük bir kısmının karşılığını ücret olarak alır. İşçinin emek harcayarak yarattığı değerin büyük bir kısmına ise patronlar el koyar. Patronlar işçileri ne kadar çok çalıştırıp, karşılığında işçilere ne kadar az ücret öderlerse, yani işçileri ne kadar çok sömürürlerse o kadar çok para kazanır, sermayelerini büyütürler.
Şirketlerin nasıl büyüdüğünü, patronların yıldan yıla nasıl zenginleştiklerini hepimiz görüyoruz. Türkiye’de kâğıt üzerinde kişi başına milli gelir son on yılda dolar bazında 3 kat artarak 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara yükselmiş. Bu büyüme işçilere yansısaydı, şunu söyleyebilen milyonlarca işçi olacaktı: “5 kişilik bir aileyiz. 10 yıl önce evimize yılda 17 bin 500 dolar giriyordu. Şimdi ise evimize yılda 52 bin 500 dolar (yaklaşık 110 bin lira) para giriyor.” Oysa gerçek bu değil. Çünkü kişi başına milli gelir hesaplaması bir sahtekârlığa dayanır. Bir yılda üretilen toplam değer, bu arada patronların işçilerin sırtından elde ettiği yüksek kârlar sanki tüm toplumunmuş gibi kişi başına bölünür. Böylece asgari ücret alan bir işçinin yıllık geliri ortalamada yükseltilir. Gerçekte ise bugün 5 kişilik bir işçi ailesinde, en iyi ihtimalle 3 kişi çalışıyor. Her biri ayda 1000-1500 lira kazansa, bir yıl içerisinde eve giren toplam para 40 bin lirayı ancak bulur. O halde geriye kalan 70 bin lira nerede?
Kapitalistler ve onların hizmetindeki AKP, büyüyen ekonomiden ve artan zenginlikten milyonlarca işçiye zırnık bile vermemektedir. Bilakis, çalışma saatleri uzatılmış, iş temposu hızlandırılmış, taşeronlaştırma ve esnek çalışma yaygınlaştırılmıştır. 11 yılda 14 bine yakın işçi, iş cinayetlerinde can vermiştir. Öte yandan 2003 yılında Türkiye’de dolar milyarderi olan patronların sayısı 4 iken, bu sayı 2013’te 50’nin üzerine çıkmıştır. Zenginliğin kime gittiği ve kimlerin elinde toplandığı böylece ortaya çıkmış oluyor aslında. Patronların “çok çalışarak” zenginleştikleri koca bir yalandır. Meselâ Soma’da 301 işçinin ölmesinden sorumlu Soma Holding’in 5-6 yılda ilk 500 şirketin arasında girmesi, bir yılda 34 basamak üste fırlaması, İstanbul’da 56 katlı gökdelen dikmesi, katil patronun çalışmasının sonucu değil, işçilerin yoğun bir şekilde sömürülmesinin sonucudur.
Patronlar ve onların siyasetçileri, Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesi ile övünürken aslında işçilerin emeğini acımasız bir şekilde sömürdüklerini de itiraf etmiş oluyorlar. Elbette patronlar, ekonominin hızlı büyümesi ile emeğimizin daha fazla sömürülmesi arasındaki bağı anlamamızı asla istemiyorlar. Tüm işçiler bu gerçeğin farkına varsa kapitalist sömürü düzeni bir gün bile ayakta kalamaz. İşte bu yüzden patronlar ve siyasetçileri, gerçekleri gizlemek, işçileri kandırmak amacıyla bin türlü dalavereye başvuruyorlar.
Biz işçilerin, ekonominin büyümesiyle (yani daha yoğun sömürülmemizle) gurur duymamızı sağlamak için milliyetçiliği kullanıyorlar. 2023 yılında Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alacağını söyleyerek bize “gaz vermeye” çalışıyorlar. Bölgesinde güçlü, sözü geçen “Büyük Türkiye” söylemleriyle böbürlenmemizi istiyorlar. Bu arada Ortadoğu’daki emperyalist paylaşım kavgasından pay kapmak adına pis işlere de girişiyorlar. Hangi vicdan sahibi emekçi, Türkiye’nin komşu ülkelerde IŞİD gibi eli kanlı çetelere yüzlerce tır silah göndermesiyle gurur duyabilir? Ortadoğu’da yürüyen emperyalist paylaşım kavgasından Türkiye’nin pay kapması demek, Türkiye’deki birkaç büyük patronun daha çok para kazanması demektir. Bu kirli savaşlardan emekçilerin payına kan ve gözyaşından başka bir şey düşmez. Bu nedenle biz işçilerin milli gururunu okşayarak pis işlerini aklamaya çalışan patronlara ve sahtekâr politikacılara kanmamalıyız.
İşçilerin çıkarları ve kaderleri ortaktır. Bizim gurur duyacağımız şey işçilerin güçlü birlikler oluşturması, hakları için haksızlığa ve zulme karşı mücadele etmesidir. İşçilerin sömürülmediği, tüm zenginliğin bir avuç kapitalistin elinde toplanmadığı, savaşların olmadığı bir dünya kurmak için çalışmalı ve bu uğurda verdiğimiz mücadeleden gurur duymalıyız!
Biz Nasıl Birlik Olabiliriz?
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...