Buradasınız
İyi Niyetle Sorunlarımız Çözülmüyor
Kartal’dan bir matbaa işçisi
Merhaba işçi kardeşlerim. 23 yıldır matbaa sektöründe çalışıyordum. Evliliğim nedeniyle işten ayrıldım. Ayrıldıktan sonra tazminatımı almak için başımdan geçenleri sizinle paylaşmak istiyorum.
Tabiri caizse bu matbaa fabrikasında doğdum diyebilirim. 13 yaşımda işe başladım, 36 yaşımda ayrıldım. Hayatımı, gençliğimi bu işyerinde tükettim. Çocuk yaşta başlamış olmanın getirdiği ezilmeyi, haksızlığı yaşadım. Sigortasız çalıştırıldım, çok yıprandım. Ben yıpranırken patrona da çok para kazandırdım. “Aldığım ücreti hak etmeliyim” diyordum. İşime hep dört elle sarıldım ama gösterdiğim özverinin karşılığını maalesef ki alamadım. Bunu da yıllar sonra anladım. Tazminat olayında emeklerimin boşa gittiğini çok daha derin hissettim. Çünkü patron bizim için bir ağabey bir baba gibiydi. “Elbette tazminatımı verir” diyordum. Ama yanılmışım en doğal hakkım için bile çok uğraştım.
Patrondan tazminatımı isteyince bana “elbette vereceğim, sen beni bilirsin kimsenin hakkını yemem, kimsenin hakkı bende kalmaz” dedi. Her aradığımda her konuştuğumda aynı sözleri söylüyordu. Çoğu zaman bilerek telefonlarımı açmıyordu. Adam yerine koymuyorlardı. Tazminat olarak ilk başta parça parça 3 bin lira verdi. Gerisi için sürekli “şu zaman, bu zaman vereceğim” diye oyalıyordu. Ben de hep iyi niyetli oldum. “Sabır göstereyim verir” diyordum. Bu iyi niyetim yüzünden işten çıktığımda hemen mahkemeye vermedim ama baktım iyi niyet sorunumu çözmüyor, patronun beni oyalama politikası son bulmayacak, ben de 170’i arayarak şikâyette bulundum. Şikâyetim üzerine işyerine bir kâğıt gönderildi. Patronun etekleri tutuşmuştu. Hemen beni aradılar, “yarın gel sana 4 bin lira çek verelim” dediler. Gittim çekimi aldım ama şikâyetimi geri alırsam geri kalan paramı vereceklerini söylediler. Ben de şikâyetimden paramı almadan vazgeçmeyeceğimi söyledim. Bana “nankörlük yapma” dediler. Ben de “bu nankörlük değil, asıl nankörlük sizin yaptığınız, ben hakkımı arıyorum” dedim. 2 gün sonra duruşma vardı. Her gün beni arıyorlardı. Gayet yumuşak bir ses tonuyla konuşarak nasıl olduğumu, ailemi soruyorlardı. Şikâyet etmeden önce adam yerine koymuyorlardı, telefonlarımı açmıyorlardı. Şikâyetimden sonra peşimden koşar oldular.
Duruşmadan bir gün önce yine aradılar. Ben telefonları açmadım. Araya iş arkadaşımı koyarak bana ulaşmaya çalıştılar. Ben evde yokken evime gidip alacaklı gibi kapımı kırarcasına çalmışlar. Sonra da misafirlikte olduğum yere geldiler. Üç patron yalakası beni ablukaya alıp baskıyla şikâyetimi geri aldırdılar. Geri kalan paramı çek olarak verdiler ve başka alacağım kalmadığına dair de imza attırdılar.
Bu olayda şunu çok iyi anladım ki patronlara karşı iyi niyetli olmak bize bir kazanç sağlamıyor. Her türlü yolla hakkımızı aramamız ve peşine düşmemiz, mücadele etmemiz gerekiyormuş. İşyerindeki UİD-DER’li arkadaşım hep haklarımız için mücadele etmemiz, birlik ve dayanışma içinde patronlara karşı yan yana olmamız gerektiğini anlatıyordu. Bu kapitalist sistemde mücadele etmeden hiçbir şeyin değişmeyeceğini, patronlardan baba, kardeş, dost olmayacağını söylüyordu. Başımdan geçen bu olayda UİD-DER’li arkadaşımın söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladım. Bu yüzden işçiler haklarını aramalılar, işçilerin kaybedeceği bir şey yok. İşçi safını bilmeli. İşyerlerimizde birlik ve dayanışma içinde olalım. İşçiler olarak başka kurtuluşumuz yok.
Barış
İnler, Cinler ve Patronlar
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Tarihin en büyük filozoflarından biri olan Aristo, bundan yaklaşık 2300 yıl önce yazdığı bir eserine şu cümleyle başlar: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” İnsanı insan yapan, onu doğadaki diğer canlılardan ayıran başlıca unsurlardan biri...
- Kapitalist sistem toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfına, bu sınıfın bir parçası olan gençlere söz hakkı tanımıyor. Pek çok sorun yaşıyoruz ama itiraz hakkımız yok sayılıyor. Ağır çalışma koşullarına itiraz ediyorsun, patron “beğenmiyorsan...
- İktidarın 2024 yılı için “büyük zam” müjdeleriyle açıkladığı asgari ücret ve emekli maaşı zamları, yılın daha ilk üç ayında enflasyon yüzünden güneş gören kar gibi eridi. Milyonlarca emekliye reva görülen 10 bin liranın sefalet maaşı olduğu, asgari...
- Motokurye olarak çalışan Balıkesir Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Ata Emre Akman, 11 Mayısta sipariş bırakmaya gittiği adresten ayrılırken defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Ata Emre’nin ölümünden sonra ülkenin pek çok kentinde protesto...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmen olarak 1 Mayıs coşkusunu bu sene yine UİD-DER ile birlikte yaşadık. Rejimin baskılarının arttığı, işçi ve emekçilerin nefes alamadığı bir dönemde bizler alanlarda taleplerimizi haykırdık, dost...
- Merhabalar. 1 Mayıs öncesinde UİD-DER’in temsilciliklerinde düzenlenen “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” etkinliklerini izleyebilme fırsatı buldum. UİD-DER’li işçi abi ve ablalarımız etkinliklerde şarkılarla,...
- İzmir’de Bayraklı ve Çiğli belediyelerinde emekçiler haksız işten atmalara ve maaş kesintilerine karşı mücadele ediyor. Bayraklı Belediyesi’nde çalışan Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçileri ve belediye işçileri, ücretlerindeki haksız kesintileri 14...
- “Çöl kalsın gurbeti, çöl kalsın Zonguldak’ı...” Eşini maden kazasında kaybetmiş bir emekçi kadın, duyduğu acıyı bu sözlerle haykırır. Aslen bir öğretmen olan Hasan Kalyoncu, tayin olduğu Karadeniz şehirlerinde bunun gibi nice feryada tanık olur ve...
- Geçtiğimiz Ramazan Bayramında emekçilerin çoğunluğu çocuklarına bayramlık bile alamadan bir bayram geçirmek zorunda kaldılar. İmkânını bulup memleketine giden emekçiler yol ücretleri, yakıt parası derken ellerindeki üç kuruşu da tükettiler. İmkânı...
- Türkiye işçi sınıfı tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma maden katliamının üzerinden on yıl geçti. Acımız da öfkemiz de taptaze. Ne yazık ki bu on yılda binlerce işçi kardeşimizi daha iş cinayetlerinde yitirdik. Kapitalist kâr düzeni her gün...
- Ticaret Bakanlığı 2 Mayısta İsrail’le ticaretin tamamen durdurulduğunu açıkladı. Bakanlık 9 Nisanda ise ihracatı “kısıtlama” kararı almıştı. 7 Ekimden bu yana kahve zincirlerini, deterjan markalarını boykot çağrıları yapan, fırınlara, bakkallara “...
- Merhaba dostlar. Ben İstanbul’dan bir eğitim işçisiyim. Haftalar öncesinde başlayan coşkumuz, enerjimiz takvimler 1 Mayıs dediğinde zirveye çıktı. 1 Mayıs’ı geride bıraktık ama ben hâlâ çok heyecanlıyım. 1 Mayıs’tan önce kendi kendime düşündüğüm ve...
- Merhaba dostlar, bizler Gebze’de yaşayan genç işçi ve öğrenci gençler olarak geçtiğimiz 1 Mayıs’ta UİD-DER ile mücadele alanlarında yerimizi aldık. Bu sene derneğimizin aldığı ortak karar ile Bursa ve Lüleburgaz’da 1 Mayıs mitinglerine katıldık....