Buradasınız
İşçi Sınıfının Evlâtları, UİD-DER Saflarında Mücadeleye!
Gebze’den bir genç işçi
Kapitalizm altında iki temel sınıf vardır. Bunlardan biri işçi sınıfı, diğeriyse burjuvazidir. Bir de bu iki sınıfın çocukları vardır. İşçi sınıfının çocukları ve burjuvaların çocukları. Kapitalist sistem işçi sınıfına nasıl eşitsiz ve adaletsiz davranıyorsa bundan işçi sınıfının evlâtları da nasibini alıyor. Bunlardan biri de eğitim sistemindeki eşitsizliktir.
İşçi çocuklarına sunulan imkânlar düz lise, Anadolu lisesi, meslek lisesiyle sınırlıyken, burjuva çocuklarının özel okullar, kolejler, yurtdışındaki okullar gibi birçok seçenekleri vardır. Biz işçi sınıfının çocukları imkânsızlıklar içerisinde okumak zorundayız. Aslında daha baştan hikâyenin sonu bellidir.
Okullarda derslerin yanında başarı hikâyeleri anlatılır. Çok çalışırsanız diye başlayan cümleler “mutlu son”la biter her zaman. Okuldaki eğitim dışında ders çalışma imkânı genelde evle ve en fazlasından ailemiz zor belâ dershaneye gönderebilirse ucuz dershanelerle sınırlıdır. Ama zengin çocukları özel okul, özel ders, özel sınıfları olan dershanelerde eğitim alırlar. Biz dişimizi tırnağımıza takarak sabah akşam çalışırken, bu aldığımız eğitimle aynı üniversite sınavına gireriz. Bu sınav sonunda onlar yine özel üniversiteye bizler ise zor belâ kazandığımız düşük puanlı bir üniversiteye gideriz. Üniversiteyi kazandığımızda da sıkıntılar bitmez. Hemen maddi sıkıntılar başımıza üşüşüverir. Bu yüzden okulu bırakan gençler oluyor. Okul masraflarıyla ailene yük olmamak için hem okuyup hem çalışırsın. Bu şartlarda üniversiteyi zar zor bitirirsin ve bu sefer de iş bulma sorunuyla yüz yüze kalırsın. Karşına çeşitli engeller çıkar. İki yıldan beş yıla kadar deneyim arayanlar mı dersin, yabancı dil isteyenler mi... Üniversitede okurken çalışmak zorunda kalıyorsun ama kendi mesleğinde çalışamıyorsun. Garsonluk, anketörlük gibi işler yapıyorsun. Bunu da deneyim olarak gösteremeyince ne iş olursa yaparım deyip herhangi bir işe girmek istiyorsun.
Hiçbir yer kendi kadrosuna almıyor, taşerona yönlendiriyor. Sürekli bunlarla karşılaşınca artık iyi bir işyeri değil, taşeron şirket aramaya başlıyorsun. İşe girdikten sonra da sorunlar bitmiyor. Hiç bilmediğin bir işte eğitim vermeden direkt çalıştırıyorlar. “Zamanla zaten öğrenirsin” diyorlar. Geçimini sağlamak için mecburen çalışıyorsun. Aldığım ücret düşük dersen “fazla mesai” diye bir seçenek sunuyorlar. Bazen bu fazla mesailer “zorunlu mesai” olabiliyor. Fakat fazla mesailer de çözüm olmuyor. Karşılığında üç beş kuruş alıyorsun, ama ailenin yüzünü bile göremediğin zamanlar oluyor. Yoğun çalışma ve geçim sıkıntısı, “iş kazası”nı da kaçınılmaz kılıyor. Ama buna da “kader” deyip geçiyorlar.
Bizler de kendi çocuklarımızın eşitsiz şartlarda eğitim almalarını, kötü koşullarda çalışmalarını ve iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmelerini istemiyorsak, UİD-DER saflarında kapitalist sisteme karşı mücadelede yer almalıyız.
Bir Dakika, Bir Ömür
Alo 170 Hattı Ne İşe Yarar?
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...