Buradasınız
Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır

Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için gerekirse zulmedenlerle uzlaşmak akıllıca olarak görülür. İnsani değerleri silikleştiren, toplumu çürüten böylesi dönemlerde akıntıya karşı durmak, doğru tutumlar alarak onurlu bir insan olarak kalabilmek daha da değerli hale gelir. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan Rüzgârın Oğlu filmi bizlere bunun başarılabileceğini gösteren anlamlı bir kesit sunar.
Film Hitler faşizmi döneminde düzenlenen 1936 Berlin Olimpiyatlarını anlatır. Nazilerin amacı Olimpiyatları gövde gösterisine dönüştürmek ve “Alman ırkının üstünlüğünü” kanıtlamaktır. Hitler iktidarının tüm çabalarına rağmen Olimpiyatlara damgasını vuran atlet ABD’li siyahi Jesse Owens olur. Stadyumu dolduran yüzbinlerce Nazi sempatizanının önünde 4 altın madalya birden kazanır Jesse! Elbette bu durum karşısında Hitler ve şürekâsı büyük bir hınçla stadı terk ederler. Siyahların sadece Almanya’da değil, adına yarıştıkları ABD’de de ırkçılığa maruz kaldığı bir ortamda Jesse’nin başarısı rezil bir palavra olan “üstün ırk” savını boşa çıkarmıştır. Ama film burada bitmez ve dikkat çekici yeni bir katman açılır.
Filmde yan karakter olarak gördüğümüz yarışmacı atletlerden Carl Luz Long; sarı saçları, fiziği ve spor başarısıyla Hitler faşizminin “üstün Alman ırkı”nın bir temsilidir. Dış görünüşüyle belki öyledir Long ancak ruhu ve yüreğiyle onların zihniyetine bir o kadar uzaktır. Daha 23 yaşında olan Long, uzun atlama yarışında en büyük rakibi olan Jesse’ye taktik vererek olimpiyat rekorunu kırmasını sağlar. Zaferinin ardından da centilmence Jesse’nin elini sıkarak tebrik eder. İki atlet kol kola girerek Hitler ve Nazilerin gözleri önünde Olimpiyat stadında şeref turu atarlar. Nazilerin destekçisi olmak istemeyen Long bu davranışıyla faşist rejime adeta meydan okur. Bazen cüretli bir dik duruş, heybetli kalabalıklara benzer. Long’un Hitler faşizmine karşı takındığı tutum böyledir ve bugünün genç kuşaklarına, bizlere pek çok şey anlatır.
Kapitalist düzenin temeli haksızlık ve zulüm ile karılmıştır. Dünyanın hangi coğrafyasında yaşıyorsak yaşayalım işçi sınıfının evlatları olarak bu düzenin yarattığı kötülüklerden payımıza düşeni alıyoruz. Karşı karşıya kaldığımız ama sesimizi çıkaramadığımız her zulüm ve haksızlık, içimizden bir parça götürüyor. Bizi örseliyor, yaralıyor. Öte yandan haksızlığa ve zulme karşı çıkmak için illa o haksızlığın ve zulmün kurbanı olmamız da gerekmez. Tıpkı İsrail devletinin Filistin’de gerçekleştirdiği zulmü protesto eden dünyadaki farklı milletlerden, farklı dinlerden gençlerin yaptığı gibi! İnsan toplumsal bir varlıktır. Topluma zarar veren herhangi bir olay karşısında “bana ne” deyip geçemez, geçmemelidir.
Elbette bir zorbalık karşısında direnmek her zaman kolay değildir. Hele ki zorbalığın kurumsallaştığı faşist rejimlerde çarklar en küçük sesleri bile bastırmak için işler. Fakat koşullar böyle diye sorgulamayı bırakan, her denilene kafa sallayan, doğrudan ayrılan insan çürür gider. Okulda, işyerinde, mahallede, sokakta, yani bulunduğumuz her alanda haksızlıklara karşı durabiliriz, durmalıyız.
Long’un hikâyesine geri dönelim. Olimpiyatlarda Long’un aldığı tutumun bir bedeli vardı. İkinci Dünya Savaşında Sicilya cephesine gönderilen Long, savaşta Jesse’ye yazdığı mektubunda ölüm zamanının yaklaştığını hissettiğini söylüyor ve şöyle diyordu: “Bu savaş bittiğinde Almanya’ya git, Karl’ımı bul ve ona babasını anlat. Ona savaş yüzünden ayrılmadığımız zamanların nasıl olduğunu anlat. Ona bu dünyada insanlar arasında neler olabileceğini anlat.”
Long haksızlık ve zulüm karşısında sessiz kalmamış, bencil şöhret parıltılarına tamah etmemişti. Egemenlerin zulmü bu tutumu nedeniyle kendisine dönmüşse de o bu bedeli ödemeyi göze almış, siyahi rakibiyle dost olmuştu. Dostundan oğluna anlatmasını istediği de buydu. Egemenlerin yarattığı tüm yapay ayrımlara rağmen, iki milletten iki insan pekâlâ dost olabilirdi. Egemenlerin savaşı yıkım, fikirleri zehir demekti. Long yaptığından pişman değildi ve oğlu Karl babasının haklı olduğunu bilmeliydi. Tarih bu onurlu tutumu hak ettiği şekilde değerlendirdi. Alman faşizmi lanetle anılırken Long gibileri aldıkları tutumla çocuklarına ve tüm insanlığa övünçle bahsedebilecekleri bir miras bıraktılar: Haksızlığa ve zulme karşı çıkmanın mutlaka bir yolu vardır, ama mutlaka!
Kemal Türkler Kavgamızda Yaşıyor!
112 Acil Sağlık Çalışanlarından Eylem
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- Çatalca’ya Bir Ziyaretin Ardından
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana 61 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiği Gazze Şeridi’nde İsrail’in soykırımı ve işgali ilerliyor. Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, insani yardım dağıtım bölgelerini hedef alan İsrail, öldüremediklerini aç...