Buradasınız
“Yeni Türkiye’nin Yolu Ülker’den Geçti”
İstanbul Üniversitesi’nden UİD-DER’li bir işçi-öğrenci
Önce ABD’nin çikolata devi Godiva’yı, geçtiğimiz günlerde ise İngiliz bisküvi devini satın alan Ülker, alanında dünyanın üçüncü büyük şirketi olma sıfatını taşıyor. Kuşkusuz Ülker bu konuma işçilerini iliklerine kadar sömürerek geldi. Ülker işçileri, ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere ve fabrikalarında yetkili olan Öz Gıda-İş Sendikası’nın patronla işbirlikçi tutumuna karşı DİSK/Gıda-İş Sendikası’na üye oldular. Ülker yönetimi bunu duyar duymaz Gıda-İş üyesi işçileri işten atarak işçilerin örgütlenmesinden ne kadar korktuğunu göstermiş oldu. Atılan işçiler İstanbul Topkapı’da bulunan Ülker fabrikası önünde direniş çadırı kurarak işe geri dönme mücadelesi veriyorlar.
Radikal gazetesi yazarlarından Jale Özgentürk geçtiğimiz haftalarda köşesinde, “Yeni Türkiye’nin Yolu Ülker’den Geçti” başlıklı bir yazı yazdı. Ülker’in patronu Murat Ülker’i fazlasıyla öven bu yazının tam da hak arayışında olan Ülker işçilerinin direnişte olduğu şu günlere denk getirilmesinin oldukça “manidar” olduğunu söylemek gerek. Zira Ülker patronuna övgüler düzen Özgentürk, her ne hikmetse kölece koşullarda çalıştırılan ve bu koşullara itiraz edip mücadele eden Ülker işçilerini görmezden gelerek pembe bir tablo çizmiş. Radikal’de çıkan bu yazıyı okuduğumda aklıma geçtiğimiz ay İşçi Dayanışması bülteninde çıkan Ülker işçileriyle yapılan röportaj geldi. Ben de bu ikisi arasındaki farklara dikkat çekmek istiyorum.
Radikal’deki yazıda Ülker patronunun iş kazalarını çok önemsediği iddia edilmiş. Güya Murat Ülker işçilerine “Hiçbir iş önlem alınmadan yapılacak kadar acele değil. Önlem alınmamışsa sakın o işi yapmayın, çalışmayın” diye akıl veriyormuş. Bakalım Ülker işçileri bültenimize nasıl aktarmışlar işin gerçek yüzünü: “İçeride 1000 kişiye yakın çalışan var; bunların 600’e yakınının bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı var. Ölümle sonuçlanmamış olabilir ama burada sağlığını kaybeden arkadaşlarımız var. Bir çikolata yere düşüyor. ‘Neden bu yere düştü’ diye tedbir alınıyor. Ama işçi yerlerde sürünüyor, hastalanıyor, hiçbir tedbir alınmıyor. İşçinin hiçbir değeri yok.”
Patronların işçilerin sağlığını nasıl hiçe saydığını, hangi önlemlerin alındığını gözler önüne seriyor bu sözler. Yine Murat Ülker’in hukuka saygılı biri olduğundan ve 7100 işçisinin sendikalı olmasıyla övündüğünden bahsetmiş Özgentürk. Peki, soralım o halde: Sendika değiştirmek anayasal bir hak değil mi? Hukuka saygısıyla övünen Ülker değil mi sendikalarını değiştiren işçileri, düzmece iddialarla işten atan? Peki devam edelim: Ülker patronu sürekli sendika temsilcileriyle, işçilerle bir araya geldiğini ve görüş alışverişi yaptığını söylemiş. Bakalım bu konuda Ülker işçileri neler anlatmışlar: “Burada sendikadan (Öz Gıda-İş) bir isteğimiz olduğu zaman ‘hallederiz’ deyip kenara çekiliyorlar. Biz bunlara sonuçta aidatımızı ödüyoruz. Bizim isteklerimizi yapması gerekirken, tam tersi işverenin isteklerini yapıyorlar. Bu yıllardır en rahatsız olduğumuz konu.”
Murat Ülker, Öz Gıda-İş temsilcileriyle işçileri nasıl daha iyi sömüreceğini görüşüp, tartışmış belli ki. Ülker işçileri, şirketin yıldan yıla büyüyerek dünya devi olmasını bültenimize “Ülker büyüdükçe biz işçiler küçüldük. Ülker sömürdükçe işçiler köleleşti” diyerek açıklamıştı. Bu konuyla ilgili Radikal’deki yazıda, işçilerin patronlarına “3,2 milyar dolar verdiniz. Dünyanın büyüğü oldunuz. Bu büyümeden biz de etkilenecek miyiz?” sorusunu sorduklarını, Murat Ülker’in de işçilerin bu sorusunu “esprili yaklaşımı ile”, “Artık çok borcumuz var. Bundan sonra çok daha fazla çalışıp, borcumuzu ödeyeceğiz” şeklinde cevapladığı yazılmış. En azından şunu söylemiş olayım, Murat Ülker’in “espri” anlayışı oldukça gerçekçiymiş!
İşçilerin ürettiği zenginliklere çöreklenen patronlar, işlerine geldiğinde işçilerle kaderlerinin ortak olduğunu, işçilerin haklarını gözettiğini söyler dururlar. İşin aslı, Ülker patronunun ve işçilerinin söylediklerinden bellidir. Fabrikalar, onların sahipleri patronlar için cennet bahçeleriyken işçiler için cehennem fırınlarıdır. Her şeyi üreten biz işçiler ürettiğimiz tüm zenginliğe asalaklar tarafından el konulmasının önüne ancak mücadele edersek geçebiliriz. İşçilerin yaşam koşullarının değişmesinin yolu birleşik mücadeleden geçiyor.
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
Son Eklenenler
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...