Buradasınız
Hükümetin “Taşeronu Kaldırıyoruz” Yalanı

Her konuda yalan söylemeyi âdet haline getiren, en küçük düzenlemeyi bile sanki büyük sorunları çözüyormuş gibi pazarlayan hükümet, şimdi de kamuoyunu “taşeron çalışmayı kaldırıyoruz” reklamı eşliğinde aldatmaya çalışıyor. Buna bakmadan önce, gelin AKP hükümetinin taşeronlaştırma hamlelerini kısaca hatırlayalım.
15 Ağustos 2002’de, işçilerin ve sendikaların baskısıyla o dönemin Ecevit Hükümeti 4773 Sayılı İş Güvencesi Kanunu’nu Meclis’te yasalaştırdı ve yasa 15 Mart 2003’te yürürlüğe girdi. Yasa ilk çıktığında 10 veya daha çok işçi çalıştıran işyerlerini de kapsıyordu. Yani 10 kişinin istihdam edildiği bir yerde çalışan ve işten atılan işçi işe iade davası açabiliyordu. Davada, işçiyi haksız yere işten attığı kanıtlanan patronlar, 6 ile 12 aylık tazminat ödemeye mahkûm edilebiliyordu. Ancak AKP hükümeti bunu değiştirdi.
Bilindiği gibi AKP’nin iktidara geldikten sonraki ilk icraatlarından biri 22 Mayıs 2003 tarihinde yasalaşan 4857 Sayılı İş Kanunu’nu çıkarmak olmuştu. AKP hükümeti sadece bu yasayı çıkartmakla işçi sınıfına bir dizi kazık atmış, patronlara ise kıyaklar geçmişti. Yeni yasaya göre, İş Güvencesi Yasası hükümleri artık 10 değil 30’un üzerinde işçi çalıştıran işyerlerinde uygulanacaktı. Böylece hem Türkiye’de işçilerin önemli bir kısmı iş güvencesi kapsamının dışına çıkartılıyor, hem de küçük taşeron firmalar kurdurmak patronlar açısından avantajlı hale getiriliyordu. 6 ila 12 ay arasında olan işe iade davası tazminatı da 4 ila 8 ay olarak değiştirildi. “Geçici iş ilişkisi”, “kısmi süreli iş sözleşmesi”, “telafi çalışması”, “hafta tatili gününün değiştirilmesi”, “mola sürelerinin esnetilmesi” gibi uygulamalar yasalaştırıldı. Bu değişikliklerin her biri hükümetin “patron severliğinin” ve işçi düşmanlığının göstergesidir. Yasadaki diğer işçi düşmanlıklarını şimdilik bir kenara bırakıp taşeronlaştırma saldırısına bakalım.Yasa tüm yardımcı işlerde taşeron uygulamasına gidilmesine olanak verdiği gibi, asıl işin de bölünerek parça parça taşerona devrine olanak tanıdı. Geçici, esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yasalaşması tabloyu tamamlıyordu. AKP döneminde taşeronlaşma ve güvencesiz çalışma özel sektörde hızla yaygınlaşırken devlet kurumlarında da 4B ve 4C uygulamalarıyla güvencesiz çalışma biçimleri genelleştirildi. Aynı işyeri içinde çalışan işçiler farklı şirketlere bölündü. İşçilerin sendikalaşarak pazarlık gücü elde etmesi ve hak araması da olağanüstü zorlaştırıldı.
AKP’nin işçilere attığı bu kazıklar sayesinde sendikalılık oranları düştü, ortalama işçi ücretleri reel olarak düştü, iş kazalarında ve iş cinayetlerinde büyük artışlar yaşandı. Öte yandan patronların kâr oranları arttı, sermaye hızla büyüdü. 2002’nin Kasım ayında AKP iktidara geldiğinde toplam taşeron işçi sayısı 400 bin civarındaydı. Şimdilerde bu sayı 2 milyonu aşmıştır. Sadece sağlık sektöründe 2002 yılında 11 bin 685 olan taşeron işçi sayısı 10 kattan fazla artış göstererek 2013 yılı itibarıyla 131 bin 201’e yükselmiştir. Devletin bir çeşit taşeronluk sözleşmesi olan rödovans sistemiyle özel şirketlere devrettiği madenlerde çalışan işçiler -ki bu işçiler taşeron işçisi sayılmıyorlar- iş cinayetlerinde, devletin kadrolu maden işçilerine oranla 12 kat daha fazla ölüyorlar. Soma’da ve diğer madenlerde can veren işçileri unutmadık! İşçi katliamlarının, iş kazalarının bu denli artmasında AKP’nin işçi düşmanı politikalarının çok büyük payı vardır.
Gelelim AKP hükümetinin “taşeron sorununu çözüyoruz” diye pazarladığı yalana… Öncelikle ortada bir netlik yok! Çalışma Bakanı Faruk Çelik “kimler kadrolu işçi olacak?” sorusuna verdiği yanıtta, kamuda 750 bin civarında taşeron işçi olduğunu, “asıl işçi” ve “yardımcı işçi” ayrımına göre taşeron işçisinin kadroya alınacağını, bu ayrıma da önümüzdeki 6 ay içinde Bakanlar Kurulu’nun karar vereceğini söyledi. Bu sözler aslında hükümetin yıllardır sadece “yardımcı işlerde” değil, “asıl işlerde” de taşeron işçi çalıştırmak suretiyle yasaları çiğnediğinin itirafıdır. Şayet hükümet yıllardır yasaları çiğneyerek asıl işlerde de taşeron işçi çalıştırmıyor ise o halde kadroya alacağı kimse yok demektir! Özel sektördeki yüz binlerce taşeron işçinin bünyesinde çalıştıkları ana şirketlerin kadrosuna alınması ise söz konusu bile değildir.
Kısacası hükümet yalan propagandalarla milyonlarca işçinin umudunu birkaç ay daha sömürecek; taşeron sömürüsü devam edecek. Ta ki işçiler, örgütlü mücadeleyle kendi çözümlerini patronlar sınıfına dayatana kadar…
Asgari Ücret 1300 Lira Olursa Ne Olur?
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
Son Eklenenler
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...